Uzaklarda bir ada KÜBA!

Uzaklarda bir ada KÜBA!
Son yılların en gözde turizm rotalarından bir tanesi de hepinizin bildiği gibi Orta Amerika’nın ada devleti Küba! Dünya’nın küçük ama namı en büyük devleti olarak rahatlıkla tanımlayabileceğimiz bu güzel insanların ülkesine bizim de yolumuz eşim Işıl Bandakçıoğlu’nun sayesinde düştü. Tahmin ediyorum ki, bir çoğunuzun tarih ve siyasete olan ilgisi, bir çoğunuzda gezi ve seyahate olan ilgisi, Küba hakkında belli bilgilerin sahibi olduğunuz yönündedir. Kendi penceremden Küba’yla ilgili gözlemelerimi sizlerle paylaşacağım. Sürekli olarak yeni ve farklı pazarlar arayışında olan turizm firmaları, Küba’nın dünya ile entegrasyonun gelişmesiyle bu pazara odaklanmış olup, çeşitli pazarlama taktikleriyle Küba’yı ilgi çekici hale getirmiş bulunmaktadırlar. Bu taktiklerden en önemlisi de hiç kuşku yok ki, Fidel Castro öldü Küba’yı bozulmadan muhakkak görün sloganıdır! Herkesin bildiği bir gerçek; Paranın değdiği her yerde, özellikle uzun yıllar baskılanmış toplumlar da değişim kaçınılmazdır. Küba’nın da parayla olan imtihanı sonrası bu imtihandan yenik çıkması halinde Küba’nın birçok özelliği yerle bir olacak ve Küba’yı sıradan bir Karayip adasına dönüştürecektir. Dolayısıyla turizm firmaları bu dönemi iyi kullanmak istemektedirler.
Tur programlarına baktığınızda, Küba’nın en pahalı rotalardan bir tanesi olduğunu göreceksiniz. Tabi bunun en önemli sebebi bizim paramızın değerinin çok düşük olmasından ötürü kaynaklandığını söyleyebiliriz. Bu pahalılık Küba seyahatiniz boyunca sizi yalnız bırakmayacaktır. Küba yerel para birimi olan CUC, Euro ile aynı değeri taşımakta, yani 1 CUC = 1 Euro = 4 TL. Uzun lafın kısası Küba seyahati düşünüyorsanız, cebinizin seyahatinizin gün sayısına orantılı olarak sağlam olmasında fayda var! Kredi Kartı mı dediniz? Yok onu unutun. Şehir merkezine göre havalimanın da para bozdurmak bir nebze düşük olsa da, eğer banka da yarım saat ile bir saat arasında para bozdurmak için beklemek istemiyorsanız paranızı havalimanında bozdurmak gerekiyor. Küba’da en ilgi çeken şeylerin başında taksiler geliyor. Bir zamanlar bizim büyük şehirlerimizde de bulunan daha sonra bir anda kaybolan 1950- 1960 model Amerikan Arabaları! Bu araçları ilgi çekici renklere boyayarak ciddi bir turizm potansiyeli yaratmışlar. Bu araçlar sayesinde nostaljik bir rüzgar esiyor. Dünya üzerinde benim gördüğüm 3 ülke taksileriyle ekol yaratmış durumda, Kısmen İngiltere, ABD ve Küba, diğerleri oldukça sıradan! Küba’da Portekiz ve İspanyol mimarisi hakim. Dolayısıyla devrim sonrası inşa edilen binaları saymazsak mimari bir bütünlük mevcut, bu da Küba sokaklarını özgünleştiriyor. UNICEF in katkılarıyla da ciddi bir restorasyon çalışmasıyla sokaklar güzelleşiyor. Küba da oteller oldukça pahallı, ev pansiyonculuğu çok gelişmiş durumda, otellere ödediğiniz paranın karşılığını alma şansınız yok. İyi bir pansiyon ev nispeten beklentileriniz karşılayabilir. Hepsi devletin kontrolü altında. Yemek konusunda da size pek güzel şeyler söyleyemeyeceğim. Yine Portekiz ve İspanyol mutfağı başı çekiyor. Havana’da, yabancı misyon ve konsoloslukların bulunduğu iki ayrı bölgede akşam yemeği yedik her ikisi de vasattı. Puro, Müzik, Rom, dediğinizi duyar gibiyim! Evet, kafe bar ve restoranlar da, Küba ve Latin müziğini canlı olarak dinleyebilir puro eşliğinde meşhur mojito ve pina colado’nuzu içebilirsiniz. Fakat bunları dünyanın bir çok yerinde de yapabilirsiniz. Anti parantez belirtiyim puro fiyatlarının oldukça pahalı olması da pek anlaşılabilir bir şey değil. Havana’dan sonra Trinidad ve Varadero en önemli turisttik merkezleri olarak karşımıza çıkıyor. Varedero, Havana ya göre bir nebze daha sizi tatil beklentilerinize yaklaştırabilir.
Peki, Küba’ya niye gidilir! Küba’ya iki şey için gidilir. Birincisi, hali hazırda kuvvetle ihtimal dünyanın en düzgün, bozulmamış insanlarıyla, onların sade, basit ve sevgi dolu hayatlarını yaşamak, modern dünyanın negatif getirileriyle bizler esir alan yoğun maddi baskılardan kurtulmak, popüler deyişle bir tür detoks yapmak için, yani gerçek anlamda kafa dinlenmek için gidilir. İkincisi ise Atatürk ve Türk devrimini kendisine örnek almış, Halkını, cehaletten kurtararak tamamını okur yazar hale getirmiş, sokaklarında bir tane dilenci olmayan, tıpta mucizeler yaratmış, ABD’nin burnunun dibinde anti – emperyalist ve anti-kapitalist bir devrimi gerçekleştirip tüm zorluklara karşı ayakta tutabilmiş, alt edilememiş, devrim ve sosyalizm bayrağını yere düşürmemmiş, Fidel Castro ve arkadaşları, Ernesto Che Guevara, Camilo Cienfuegos, Juan Almeida Bosque, Raul Castro’nun hayatlarına dokunmak için gidilir.
Yoksa, Türkuaz rengi bir deniz ve beyaz kumlar için o kadar yolu gitmeye değmez. Hele hele bize haiz son derece utanç verici olan hem de anlı şanlı şirketlerimizin, bayi toplantısı adı altında yaptıkları toplu zamparalık turlarının bir figürü olmaya hiç değmez!
Ümit ederim ki Küba değişmez, Ümit abi! Küba gezimizde bize gerekli her türlü bilgiyi veren, Gerçek bir Küba sevdalısı ve uzmanı Ümit Yaman abimize teşekkürlerimizle..

Cumhur Bandakçıoğlu 
Fotoğraflar;
1- Havana Atatürk Büstü
2- Yıllar sonra Akın Abay kardeşimle Küba da karşılaşmak
3- Küba’nın özgün taksileri
4- Kübalı müzisyenler
5- Semt Pazarı
6- Kübalı kadın