Bolu ‘İnanç Turizmi’ merkezi olacak – Mengen’in değeri ayrı

Kültür ve Turizm İl Müdürü Doğanay, 4 hak dini kapsayan ‘İnanç Rotası’nı hayata geçireceklerini duyurdu. Bu sayede Bolu’da yer alan farklı dinlere ait kültürel değerler ortaya çıkacak ve Bolu İnanç Turizmi merkezi haline gelecek.

Kültür ve Turizm Bolu İl Müdürü Hakan Doğanay, dikkat çekici ve herkesi kucaklayan proje olan ‘İnanç Turizm’ini anlattı. İnanç deyince akla dört hak dine de ait kültürün, geleneklerin ve yapıların gelmesi gerektiğine vurgu yapan Doğanay, ‘İnanç Rotası’ ile bir kültür mozaiği oluşturulacağını söyledi. Bununla birlikte Bolu halkının ‘tanı ki tanıtasın’ ilkesi ile kendi değerini ve kültürünü bilmesi gerektiğine de dikkat çekti.

Bolu’nun içinde her dinden yapılar ve kültürel değerler barındırdığını belirten Hakan Doğanay, rota hazırlarken Roma, Orta Bizans, Osmanlı ve günümüz Türkiyesini dikkate aldıklarını belirtti.

“BOLU İNANÇ TURİZMİ MERKEZİ OLACAK”

Doğanay, proje hakkında verdiği bilgilere dair şu sözleri kullandı:

“Bolu Roma, Orta Bizans, Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti kültürlerinde mozaikleyip bağrında barındırdığı için tam bir medeniyetler ve kültürler mozaiği oluşturulmuş. Onun için Bolu’da yaşayan insan hazineleri de var. En önemlilerinden biri de Ahmet Yesevi’den yani İran’ın Horasan’ından başlayıp bugün İstanbul’un Fethi’nin hocası olan Göynük Akşemsettin Hazretlerinin nazerisine kadar olan bir İnanç Turizmi var.  Biz bunu da artık yavaş yavaş turizm literatürüne koymayı düşünüyoruz. Çalışmalarımızı da bu yönde yapmaya çalışıyoruz. Eğer bunu da başarabilirsek inşallah Bolu aynı zamanda bir ‘İnanç Turizmi’ merkezi olma yolunda hızlı adımlarla ilerleyecek.”

“BİR MOZAİK OLUŞTURUYORUZ”

“İnanç turizmi dediğimizde aklımıza sadece türbeler ve nazareler gelmemeli. ‘İnanç turizmi’ her dört hak dinin ve dört kitabın da ortak kabul etmiş olduğu inançlar olarak ele almalıyız. Bizim Çeltik Deresi’nde bulunan Çeltik Kilisemiz gibi, Mengen’de bulunan kiliselerimiz gibi, Yeniçağa’da bulunan dertli aşığımız Ferhatımız gibi, Hazreti Yunus Emre’nin babasının türbesinin Mengen’de olduğu gibi… Bunlar da aynı zamanda bir ‘İnanç Turizmi’. Çünkü biz millet olarak bütün ritüellere, bütün dinlere ortak yaklaşıyoruz, hepsini kabul ediyoruz ve hepsini kutsal sayıyoruz. Ama son hak dinin bizim olduğumuza inanıyoruz. Doğal olarak biz millet olarak da bu dinlerin, ritüellerin Bolu’da yaşadığını biliyoruz ve ona göre davranıyoruz. İnanç turizmi rotaları hazırlarken de ona göre hazırlıyoruz, sadece camiler, türbeler olarak hazırlamıyoruz. Kiliselerimiz var, tapınaklarımız var, stadyum kalıntımız var. Yani bunları da o ‘İnanç Turizmi’nin içerisine koyarak bir çeşme, bir mozaik oluşturuyoruz. İşte Bolu’nun tarihi zenginliği de ‘İnanç Turizmi’ndeki zenginliği de daha doğrusu rota zenginliği de buradan kaynaklanıyor. Onun üzerine gitmeye çalışıyoruz. Projemiz 2-3 seneye meyvelerini verecektir. Çünkü insanların dikkatini çekecek. Bir de benim çok önemsediğim bir şey var: tanı ki tanıtasın. Öncelikle Bolu’nun kendi halkının kendi değerlerini bilmesi gerekiyor. Yani insan bilecek ki anlatabilecek. Önce Bolu bilmeli. Yani nasıl bir hazinenin üstünde duruyor, nasıl bir tarihi yapının üzerinde duruyor, nasıl bir kültürel mozaiğin üzerinde duruyor önce onu bilecek.”

Kaynak: Köroğlu Gazetesi