ÇOK ÇABUK UNUTTUKLARIMIZ-Tahsin AKDUMAN

Hafta sonu iki gün İstanbul’da idim. Eminönü ve Sirkeci de dolaşırken doksanlı yılların başlarında buralara alışverişe geldiğimdeki manzaralar aklıma geldi. Çöp yığınları günlerce alınmaz büyük tepeler oluşur, musluklardan sular akmaz. Akarsa da kokar, içilmez. Her mahalleye tanker ile su gelir. Mahallede apartman altlarında benzinci gibi akaryakıt yerine su istasyonları gelenlerin bidonlarına su doldurur. Her yerde pislik, pejmürdelik ve keşmekeşlik hüküm sürer, ulaşım tam bir rezalettir. Bir yerden bir yere gitmek mümkün değildir. Yönetimde olan belediyede İSKİ genel müdürünün ve hanımının maceraları. Bunları çoğumuz zor hatırlıyoruz. Gençler zaten bilemezler.

İzmit civarında geliyorum. Rahmetli Özal iki şeritli ilk otoyolu ve İzmit tünellerini açmıştı. Ne büyük olaydı. Şöyle bir baktım.  Boğaziçi köprüsüne açıldığı 1973 yıllarında bu kadar masrafa ne gerek var diyen sol kesimi hatırladım.  O zamanın 3 milyonluk şehri şimdi 15 milyon olmuş.  Her yere metro ile ulaşılıyor. Ankara-İstanbul hızlı trenle 4 saat, Üsküdar’dan Sirkeci Marmaray’la dört dakika. İnsanlar bu projenin dünyanın en önemli projesi olduğunu söylüyor. Eski eserler ve camiler eskiden kimse onarımının yüzüne bakmazdı. Birçoğu restore edildi. Çoğu onarılıyor.  Bu bile ecdada saygının ve eskinin yaşatılması açısından çok önemli.

İstanbul’a üçüncü köprü bitmek üzere, Üçüncü havaalanına başlandı. Boğazlar anlaşmasını delecek ve İstanbul’u çağ atlatacak “Kanalİstanbul” projesi başladı. İzmir yolu kısalıyor. Körfez geçiş köprüsü inşaatı hızla sürüyor. Yirmibin kilometrelik bölünmüş yol ağı yapımı otuz bine çıkacak. On beş senede bitirilemeyen Bolu Dağı tüneli bile bir senede bitmedi mi? İki tane nükleer santral yapılıyor. Yıllardır kapısında ağlayan idarecilerimize inat İMF ye borç verir duruma geldik. Yüzlerce büyük projeden aklıma geliverenler bunlar.

Bazıları kendi hayal görüyor. Bu önümüzdeki seçimde koalisyon bekliyorlarmış. Bilmem ne sebepler varmış. Çok beklerler. Gidin İstanbul’a bir sorun. Türkiye’nin nüfusunun beşte biri İstanbul’da yaşıyor. Ekonominin % 90 ı İstanbul’da gerçekleşiyor. İstanbul sıkıntıya düşerse o zaman korkulur.  Her yer turist dolu.  Caddede yürüyünce her ırktan insan dolaşıyor. Görünen o ki İstanbul her şeyden, hareketten, bereketten kalabalıktan memnun. Bazıları iktidar olamamanın, halkın gözüne girememenin kıskançlığı ile hareket ediyorlar. Hatta her şeyi göze alıp ezeli düşmanımız, bizim hiçbir zaman iyiliğimizi istemeyecek olan dış mihraklarla beraber bile hareket ediyorlar. Neymiş efendim falan dış devlet veya dış cemiyet bizim yönetimden memnun değilmiş. Ben size bir şey söyleyeyim. Dış memleketlerden esas bizden memnun olurlarsa tehlike vardır. Dış ilişkilerde memnuniyet yoktur. Ancak çıkar ilişkisi vardır. Benim dış ülkelerden hangisinden çıkarım daha fazla ise ben onunla iş yaparım.

İstanbul’da iken aklıma “Gezi Protestocuları”nın Başbakan Yardımcısı ile görüşüp çıkışta gazetecilere isteklerini ileten konuşmaları geldi. Ne diyorlardı; Üçüncü köprü yapılmasın. “Kanalİstanbul” iptal edilsin. Üçüncü havaalanı yapılmasın. Aynı şekilde 17 ve 24 Aralık olayında da alakalı alakasız tüm olaylar birleştirilmiş, Bakan çocukları, Belediye Başkanı, “Kanalİstanbul”, Üçüncü Havaalanı, Üçüncü Köprü müteahhitleri de olaya dahil edilip hadiseyi güya büyük bir olaya aylardır dönüştürüp hükümeti yıkıp koalisyon hayalleri kuruldu. Belki varsa yolsuzluğun üzerine tek tek gidilse kale alınabilirdi.  Ama niyet başka idi. Doğuda kardeşliği sağlayacak çözüm süreci hep baltalandı. Bizi en fazla yaralayan da İslami kesimden bir gurubun da Gazete, TV ve haber ajansları ile bu guruba dahil olması idi. Son iki seçim sürecinde de bu ittifak devam etti. Ancak millet seçimlerde ezici bir çoğunlukla iradesini ortaya koydu.  Bunlara itibar etmedi, etmeyecek görünüyor. Halen de bu ittifak yeni oyunlarını hazırlamakla meşgul oluyor.

En son Suriye’deki olayları bahane edip terör örgütü de ortalığı karıştırmadı mı? Başarılı olamadı.  Oralarda şehirlere çocukları, gençleri kışkırtıp birçok vatandaşımızın ölümüne sebep oldular. Sonradan nedamet o canları geri getiriyor mu? Bu kışkırtıcılara kanıp sokakta eylem yapanlara soruyorum? Siz orada kan döktükçe, can aldıkça sizin memleketinize kimse gelmez. Olanlar da kaçar. Kendi hemşerilerinize bile oralarda eziyet, korku, baskı veriyorsunuz. Herkes kaçınca orada kiminle oturacaksınız. En sonunda herhalde kendi kendinizi yersiniz. Kim gelir sizin gibi vandalların egemen olduğu topraklara yahu? Sittin sene kendi kendinize ortaçağ karanlığında medeniyetten bihaber yaşarsınız.

Hükümetin milletimizin arasındaki kardeşlik bağlarını kuvvetlendirme çalışmalarını destekliyoruz. Cumhuriyet döneminde hiçbir hükümet bunu başaramadı. Bizi hep şucu, bucu, ilerici, gerici, yobaz, Türk, Kürt vs diye ayırdılar. Din ve inançlarını yaşayanları hor gördüler. Hatta en büyük tehlike dediler. İnancından dolayı başını örtenleri okullara, cemiyete sokmadılar. Şimdi ne oldu dünya mı yıkıldı. Her şey aslına döndü. Dönmeye de mecburdur.

Türkiye bir dönüşüm yaşıyor. Bu bir medeniyet mücadelesidir. Her şey olması gereken gerçeğe yani aslına dönüyor. Bunu anlayamayanlar, göremeyenler, bilemeyenlere söyleyecek sözümüz yoktur. Bu millet kendisine hizmet edenleri unutmaz, unutmayacaktır.

Sonsuz selam ve sevgilerimle, hoşça kalınız…18.11.2014 …….