Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mengen °C

(<)img src="https://placehold.it/120x600">
deneme kod arasında img'den önce ve en son (<)kapama işareti arasında boşluk olmayacak < img src="https://www.5banners.com/store/img/cms/00102.gif" >

YENİ KÜLTÜRÜMÜZ MASKE VE SOSYAL MESAFE

01.09.2020
446
A+
A-

YENİ KÜLTÜRÜMÜZ

MASKE VE SOSYAL MESAFE

“Eşyayı dahi incitme” diyen bir medeniyetin mensuplarıyız..

Eşyadan, maldan, mülkten,

Her türlü taşınır, taşınmazdan geçtim!

Ne yazık?

“Eşyayı dahi incitme” diyen insanoğlu;

Kendi cinsini incitmeyi meziyet, ihtiraslarını masatla bilemeyi marifet sayıyor.

Su içtikleri bardağı öpen Mevleviler,

Ormana girerken, genç ağaçları korkutmamak için baltanın sapını bezle saran tahtacılar nerede..

Nerede Allah aşkına.

İnsanın en küçük hatasını pusuya yatmış bekleyen ne çok insan var.

Hayatlarımız, ağır tahrik ve nefsin esareti altında.

Her Pazar Sabah’a yazar; Cem Sancar şöyle söyler…

“İnsanın esas sınavı

Ölümle yüzleşmek değil.

Kendiyle yüzleşmek”

Yani!

Sınav bu; hiç kolay olur mu?

XXX

İbrahim Tenekeci;

“En ağır olan da; doğru insana yapılan yanlıştır.”

“Bu, her şeyden evvel, Allah”ın gücüne gider” diye yazalı çok olmadı.

Milletin gönlünde tutunmak elbette mühim.

İhtirastan uzak durmak ha keza.

Nitekim!

Nasihat ve telkinden nasibini alamayanlar,

Empati tavrı gelişmemiş olanlar,

Bereketi kaçmışlar,

Doğru insana yanlış yapmaktan asla çekinmezler.

“İnsanlar kendi işlediği, kocaman günahlarını çuvala basar. Senin küçücük yanlışını, duvara asar”

Bu hep böyledir…

XXX

Korona günlerinde şunu fark ettim.

Yazıya dökmek vakit aldı.

Şunu görüyorum ama!!

Hiç bir şey eskisi gibi değil..

Olmayacak da!

Mekanlarımız küçüldü, bizler daraldık.

Kabımıza sığmıyor, ele avuca gelmiyorduk halbuki!

Ne oldu bize.

Artık hep evdeymişim gibi bir his var içimde…

Dışarıya çıktığımda el içine çıkmış gibi hissediyorum.

Yine de, yepyeni bir heyecan kaplıyor içimi.

Fakat dönüş; uzun bir yoldan gelmiş gibi; yorgunluktan başka bir şey değil.

Kuralcı, yaptırımcı mesafe uyarıları arayı gittikçe açıyor gibi.

Salgına karşı mücadelede, güçlerimizi birleştirip seferber edemiyoruz?

Niye!

Kimimiz kurallara uymakta zorlanıyor, kimimiz ise hiç oralı bile değiliz?

Bu soruların cevapları hiç de sanıldığı kadar kolay değil.

“Neydi hepimizi bir arada tutan şey.”

Sebeplerimiz o kadar çok ki!

Pandemi süreci çok farklı bir kültürü inşa etmemize vesile oluyor.

XXX

Ben şuna inanıyorum.

Sosyal mesafe ve maske duyarlılığımız bizi bize yakınlaştıran en mühim sebeplerimizden biri oldu artık.

Sosyal mesafe ve maske, kültürümüzün bir parçası haline çoktan geldi bile.

Zira; mesafeli duranlara burnu büyük yakıştırması yapılır, maske takanlara bir başka bakılırdı.

Şimdi öyle mi ya..

Sosyal mesafe insana saygıyı, buruna kadar takılan maske alçakgönüllü ve mütevazı olmayı işaret ediyor fikrimce!!

Bu vesile ile!!!

Maske, sosyal mesafe ve hijyene dikkat edenler ve sağlık çalışanları dünya ahiret kardeşimdir.

Yeni kültürümüz, kimliğimiz, maske ve sosyal mesafe hayırlı olsun.

XXX

Bugün,

Mengen Belediyesine ait Park Cafe’ye uğradım.

İki gündür müthiş sıcak var.

Yaprak kımıldamıyor dersem yeridir.

Park Cafe’nin ilk baştaki terasına konuşlanmadan önce oturacağım bank ve masaya, masadaki dezenfektanı püskürterek, yanımda getirdiğim ıslak mendille silmeye üşenmedim.

Terasta benden başka kimse yoktu.

Dikkat edeceğim en yakın sosyal mesafe ile aramda elli metre var.

Karşımda;

Akasya ile söğüt ağacının arasına ceviz girmiş.

Çimenlerin su ile arası açılmış.

Ardımda;

Balıklar, yosun kaplı derede akvaryumda gibiler.

Gidecek yerleri yok.

Mekanda;

Biraz su sesi, az serinlik, çok gölge ve bol ilham var..

Halâ!

#Vi_Fi hizmeti yok! büyük eksiklik.

XXX

Boluspor Kulübü alışık olmadığımız kadar farklı işler yapıyor.

Ezber bozan haller peş peşe geliyor.

Boluspor TV, bunun son örneklerinden biriydi.

En dikkatimi çeken mevzu;

Tavuk sektörünün mühim aktörlerinden Beypiliç’in isim sponsorluğu meselesi oldu.

Bu nasıl gerçekleşti.

Mecazen!

Kim kesti.

Kim yoldu.

Kim sosladı.

Kim tencereye attı.

En önemlisi de aşçı tabii.

Kim pişirdi ve Bolu şehrinin önüne, Boluspor formasının göğsüne koydu.

Menüde alternatif olarak tatlı ne var.

Onu çok merak ediyorum mesela..

Ben tavuk göğsünü severim.

Tavuk sektörünün lider firmalarından olan Beypiliç firmasının katkısını da sevdim.

Artık kanat ızgara düşümü, Beypiliç’e kanaat ederek gerçekleştireceğim.

 

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.