Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mengen °C

(<)img src="https://placehold.it/120x600">
deneme kod arasında img'den önce ve en son (<)kapama işareti arasında boşluk olmayacak < img src="https://www.5banners.com/store/img/cms/00102.gif" >

Mengen Civarına Gelen İlk Türk Aşireti Nereye Yerleşti? – Özkan AKAR

Mengen Civarına Gelen İlk Türk Aşireti Nereye Yerleşti? – Özkan AKAR
07.01.2021
2.050
A+
A-

Mengen civarına gelen ilk Türk aşiretinin Eğriova yaylalarına geldiği fakat burasının yüksek rakımlı olması ve kışın yağan yoğun kar nedeniyle burada barınmalarına elverişli bir ortam bulunmadığından daha müsait olan Mengen deresi içlerine yerleşmeye başladıkları bilinen bir gerçektir.



Mengen’de her köyün bir yaylası olduğu gibi Sarıkadılar Köyüne tahsis edilen yayla Eğriova’dadır.
Sayın Büyüğümüz Merhum Osman MÜYESSEROĞLU’nun bundan 56 yıl önce 1965 yılında kaleme aldığı bu yazıyı hiçbir kelimesine dokunmadan,olduğu gibi yayınlıyorum.
O dönem ki yayladaki yaşamı konu alan bu yazıda, yaylaların geleceği hakkında fikirlerini ortaya koyan merhum Osman Müyesseroğlu maalesef haklı çıkmıştır.Yaylamız unutulmaya yüz tutsa da her yıl davarını yaylaya çıkaran Nurettin Çevik ağabeyimiz ve Yaylamıza sahip çıkmak adına oraya çeşmeler yaptıran Köy Derneğimiz sayesinde bu süreç biraz daha uzayacak gibi görünüyor.
Unutmayalım ki : Gitmediğiniz yayla sizin değildir !…
Bu vesile ile Köyümüz biyoğrafisini ,gelecek kuşaklara miras olarak bırakan Osman dedemizi ; minnet,şükran ve rahmetle anıyorum.
Saygılarımla
Özkan AKAR
SARIKADILAR KÖYÜ YAYLASI
DÜNÜ-BUGÜNÜ
Mengen’in birçok köyleri gibi Sarıkadılar köyünün de,yaz mevsiminde hayvanlarını otlatacak bir yaylası vardır.Bıu yayla,köye takriben 15 kilometre mesafede bulunan Gerede ile Mengen arasında Eğriova mevkiindedir.Doğusunda Eskipazar’ın kurukavak köylerinden Demciller köyü yaylası,batısında Karasu, kuzeyinde Çırdak yaylası, güneyinde Demirciler yaylası ve mayha yeri vardır.
Eğriova’da Sarıkadılar yaylasından başka ; Kösekadı,Serkiz,Arak,Pazarköy,Bürnük,Alkuru,Kavacık,Karandu,Karaşıhlar,Taşlı,Osmangadı, Çırdak,Demirciler,Karacalar,Demciller ve Kabaarmut yaylaları vardır.
1800 metre civarında rakımı olan bu mıntıka,oldukça bol çam ve köknar ağaçları ile bezenmiş ,geniş bir ormandan ibarettir.Arazi kısmen dalgalı olup,adacıklar halinde düzlük ve çayırlıklar mevcuttur.Suları iyi ve boldur.
Bu yaylalarda mal sahiplerinin kendilerine mahsus,takriben 6×6 metre ebadında yuvarlak ağaçların çatılması suretile meydana gelmiş olan dörtköşe ufak bir yaylaevi vardır.Bu evin birinci katı ikamete mahsus olarak kullanılır,zemin kısmı ise buzağı ve malak ahırıdır.Yayla evlerine gelik adı verilmiştir.
İşbu yaylaların hangi tarihte ve kimler tarafından kurulduğu hakkında elde mevcut herhangi bir bilgi yoktur.Mengen köyleri 350-400 senelik bir maziye sahip oldukları tahmin edildiğine göre,yaylalar da köylerin kuruluşundan sonra çok geçmeden ihdas edilmiş olması ihtimal dahilindedir.
Eğriova yaylalaları son yarım asırdan bu yana eski hususiyetlerini günden güne kaybetmektedirler.Bu arada Osmangadı,Taşlı,Karacalar yaylaları tamamen ortadan kalkmış olup şimdilik yerleri bilinmektedir.
Sarıkadılar köyü yaylasında 1925 yılı civarında ve daha önce mevcut 27 yayla evinin hepsi yok olmuştur.Bu yaylada,halen Murat Tokay’a ait sonradan yapılan bir tek yayla evi kalmıştır.Bu suretle de aşağı yukarı on seneden beri sakinleri tarafından bu yaylaya çıkılmamaktadır.Sadece bu köyün davar sahipleri olan Murat ve Mustafa Tokay kardeşler ile Ahmet Aydoğan yalnız davarları ile yaylaya gitmekte olup,şimdilik yaylanın varlığını bunlar muhafaza etmektedirler.Zamanla bunların da yaylaya çıkmalarını terk etmeleri halinde,Sarıkadılar köyü yaylası da diğer yaylalar, bir kısım yaylalar gibi tarihe karışmış olacaktır.Bu yaylada eskiden 27 yayla evinin sahipleri şunlardır ;
1925 Yılına göre Sarıkadılar Köyü yayla yerleşim planı
1-Sarıkadıoğlu Çamurlu Nuri Ağa,
2-Sarıkadıoğlu Ramazan Erdoğan ( Öyvelek )
3-Sarıkadıoğlu Ali Çavuş,
4-Sarıkadıoğlu Ali Bey,
5-Sarıkadıoğlu Mustafa bey,
6-Cebecioğlu Ahmet Aydoğan,
7-Sarıkadıoğlu Hamit Efendi,
8-Hatipoğlu Tahir Çavuş,
9- Hatipoğlu Arif Çavuş,
10-Sarıkadıoğlu Tebeleş Recep Ağa,
11-Kolçakbaşıoğlu Emin Bey,
12- Kolçakbaşıoğlu Hüsnü Bey,
13-Kadirbaşıoğlu Ayna Halil Ağa ( Erzurumlugil )
14-Müyesseroğlu Molla Osman Efendi,
15-Osman Kethüdaoğlu Salih Ağa,
16-Halilkadıoğlu Hacı Mehmet,
17-Müyesseroğlu Ahmet Ağa,
18-Osman Kethüdaoğlu Gökgöz Ali,
19-Sarıkadıoğlu Kara Mahmut,
20-Osman Kethüdaoğlu Kıcırın İzzet Ağa,
21-Hatip Recep Efendi,
22-Oruçoğlu Feyzullah,
23-Müyesseroğlu Hasan Ağa,
24-Osman Kethüdaoğlu Tahir Ağa,
25-Bayramkadıoğlu Bakaya Ramazan Çavuş,
26-Cebecioğlu Halil Usta,
27-Hamzaoğlu Deli Halit ( Karahasanlar),
Çok eskiden beri yaz mevsiminde gidilmesi mutad olan ve hayvanların semizlenmesine yaradığı kadar,havasının temizliği ile sularının iyiliği sayesinde insanların sıhhati için de çok faydalı olan bu tabiat güzeli yaylaların son zamanlarda rağbetten düşmesinin sebeplerini şöylece izah etmek mümkündür.
1-Kurukavak köylerinin, Eğriova yaylaları sakinleri ile eskiden beri devam edegelen hudut anlaşmazlıkları yüzünden zaman zaman iki tarafın birbirleri ile hasımane kavgaları,( Son zamanlarda hudut anlaşmazlıklarını bertaraf etmek için Mengen Kaymakamlığınca muvakkat bir karakol kurulmakta ise de birkaç jandarmadan ibaret olan bu küçük karakol duruma tamamen hakim olamamaktadır.)
2-Kurukavak köylerinin Eğriova’ya yakınlığı sebebiyle,yaylaya çıkıldığında bir kısım hayvanların ekin tarlalarında husule getirdikleri zarardan dolayı,kurukavaklıların aşırı derecedeki hakaretleri ile beraber aldıkları fazla miktardaki para cezaları,
3-Senenin 9-10 ayı,boş kalan zamanlarında yayla evlerinde kasdi mahsusla kurukavaklıların yıkma,yakma gibi husule getirdikleri tahribat,
4-Ormandan ağaç kesme işi serbest olduğu zamanlarda ,eskiyen,yıkılan ve yakılan yayla evleri kolaylıkla tamir edilmekte veya yenileri yapılmakta iken ,bilahare kurulan Devlet Orman İşletmesi ,bu gibi tamir ve yeni inşalara müsaade etmemesi yüzünden yayla evi kalmayan mal sahiplerinin yaylayı terk etmek zorunda kalmaları
5-Mengen halkının son zamanlarda geçim sıkıntısı ile gurbete çıkanlarının fazlalığı ve köyde kalanların da meşgalelerinin çoğalmış olması yüzünden yaylaya çıkacak vakit bulamamaları.
Artık yavaş yavaş yok olmaya yüz tutmuş olan bu güzelim yaylaların eski hususiyetlerinden kısaca bahsedelim: Eğriovanın rakımı (1800) yüksek olduğundan kasım ayında yağan kar, nisan ayında kalkar.Bundan sonra çayırlıklar yeşermeğe otlar büyümeye başlar. Mayıs ayı ortalarına doğru burası, hayvanları serbestçe doyurabilecek hale gelir. Köyler birbirleriyle haberleşmek suretile aşağı yukarı aynı günlerde yaylaya göç ederlerdi.
Yaylaya göç etme günü herkes arabasını koşar, içine bir iki kat yatak, minder ile kafi miktarda kullanacak bakır kap, un vesair yiyecek yükleyerek beraberce yola çıkılırdı.
Diğer taraftan davarı olanlar,o sırada daha küçük olan kuzu ve oğlaklarını analarının yanlarına katarlar,ellerinde ne kadar çan,zil varsa hepsini davarlara takarak yayla yolunu boylarlardı.Sığır ve mandalar ise,yavruları yanlarına katılarak topluca çocuklar tarafından yaylaya kovulurdu.Yaylaya giderken en çok sevinen çocuklar olduğu gibi,yaşlılardan yaylaya fazla düşkün olanlar da can atarlarlardı.Bunlar rasında Müyesseroğlu Molla Osman,Mehmet Efendi,Hüseyin Efendi,Sarıkadıoğlu Kara Mahmut ,Ali Bey, Tebeleş Recep Ağa,Kolçakbaşıoğlu Hüsnü Ağa,Çakır İsmail Ağa başta gelenlerdir.
Yaylaya çıkıldığında ilk iş olarak,geçen devre köye göç ederken her hangi bir kayanın dibine veya çam pürlerinin arasına saklanmış olan gelik kapıları bulunarak yerlerine takılır,şayet saklanan yerinden kayba uğramış ise yenisi yapılır ve geliklerde ufak tefek tamirat yapılırdı.Daha sonra sığır ve davar ağılları tamir edilirdi.Yayla orman içinde bulunduğundan ,yakacak odun sıkıntısı diye bir şey düşünülmezdi.
İlk günleri gerek davar gerekse sığır hayvanları bir hafta kadar yaylanın içinde veya yakınında otlamak sureti ile karınlarını doyururlardı.Esasen büyükbaş hayvanlar yaylada kalındığı müddetçe belli başlı güdülmez,başıboş bırakılır,sadece göz kulak olunur,akşam olunca sığırlar kendiliğinden yayla içine toplanır,gelmeyenler olursa sahipleri tarafından bulunarak getirilirdi.Mandalar ise ,tamamen serbest bırakılır geceleri orman içinde yatarlardı.Çünki,mandaya kurt ve ayı gibi canavarlar saldırmaya cesaret edemezler,etseler bile mandalar birbirini çok iyi korurlar.Mandaların başlıca yayılma mevkileri Çiçek alanı,Tokmak Boğazı,Virane yayla, Mayha yeri, Sarıağıl,Şabankasap, Göktaş,Yongalıyazı,Domuz alanı, Kırkpınarlar,Hızar deresidir. Buralarda kısım kısım köylerin bütün mandaları müşterek otlarlardı.Mandanın kışın sık sık taranıp yıkanması ve yazın da aranmasının güçlüğü manasına gelen ‘’mandanın kışın taranması,yazın aranması ‘’ şeklinde köylerimizde bir atasözü vardır.Hakikaten mandanın yaylada aranması güçtür.Çünki ,çok geniş bir muhite yayılmış olarak başıboş gezen bu hayvanlar,bazen birkaç gün devamlı surette sahipleri tarafından aranmakla zor bulunur.
Yaylaya çıkınca kısa bir müddet sonra hayvanlarda derhal bir canlılık göze çarpar,tüyleri değişir semizlerlerdi.Bu surette ,kıştan zayıf olarak yaza çıkan hayvanlar semizlemiş olarak yayladan inerlerdi.
Hayvanların canlanıp semizlenmesine yarayan işbu yaylalar,hiç şüphesiz ki insanların sıhhati için de çok yarayışlı olurdu.Zira mis gibi kokan temiz çam havası ve soğuk kaynak suları,insana adeta hayat bahşederdi.Bununla beraber,alınan gıdalar da sütten mamul yoğurt,peynir,yağdı.Hemen hemen her sofrada yoğurt bulunurdu.Diğer belli başlı yemekler de ekseriya sütlü çorbalar,höşmerim,kedibatmaz,börek diğer hamur işleri ile çeşitli mantarlardı.Bu suretle,senenin en iyi gıdası yaylada alınırdı.Aynı zamanda ,yaylalar insanın dinlenmesini temin eden bir nevi istirahat yeri idi.Fazla yoğurt yenildiğinden ,gündüzleri çam diplerinde bir iki saatlik pek tatlı bir uyku uyunurdu. Her yaylada olduğu gibi,Sarıkadılar yaylasının da taş başındaki düzlükte bir kıçırtması ( Çüğürme)vardı.Gençler ve çocuklar bu kıçırtmaya vakit buldukça neşe ile bol bol binerlerdi.
Erkek çocuklar köstebek tutarlar,bu hayvanın bacağına bir ip takarak mahalleyi gezdirirler,süt,yağ ve un toplayarak kedibatmaz yaptırıp topluca yerlerdi.Kız çocukları çiğdem çıkarırlar,bunları bir ipe dizerek boyunlarına kolye yerine takarlar,taşlardaki yosunlardan ellerine kına yakarlardı.Yetişkin genç erkekler güdek oynayarak vakitlerini doldururlardı.
Temmuz ayı başlarında işler bitmiş olduğundan ,köydeki genç kadınlar topluca yaylaya misafir giderlerdi.Bu gidiş esnasında kadınların yanında bulunan erkekler yaylaya yaklaşınca tabanca atmak suretile misafir geldiklerini duyururlardı.Bu misafirlik yaylada 3-5 gün devam eder,kısa da olsa köydeki kadınlar da yaylanın temiz havasından istifade ederek dinlenir ve eğlenirlerdi.
Hülasa olarak denilebilir ki ,yaylalar insanların ve hayvanların tam manası ile senelik istirahatını temin eden çok güzel bir mesire yeridir.Ne yazık ki bu tabiat güzeli yaylalar yok olmaya yüz tutmuş olduğundan artık tarihe karışmak üzeredir.
Yazan : Osman MÜYESSEROĞLU
SARIKADILAR KÖYÜ BİYOĞRAFİSİ
1965


YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.