Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mengen °C

(<)img src="https://placehold.it/120x600">
deneme kod arasında img'den önce ve en son (<)kapama işareti arasında boşluk olmayacak < img src="https://www.5banners.com/store/img/cms/00102.gif" >

Aşçılık neden artık herkesin rüyası?

Aşçılık neden artık herkesin rüyası?
08.10.2014
1.009
A+
A-

Mutfağa girmeye neden her zamankinden daha hazırız? Aşçılık okuluna gitmek, kurumsal işini bırakıp nefis yemekler yapan bir işte çalışmak bugünün en popüler hayallerinden biri. Bu hafta biraz bunun üzerine kafa yoralım istedim. Bu yoldan geçmiş biri olarak, deneyimlerim emrinize amade.

Yemek yapabilmek için fiziksel güç harcıyoruz. Alışverişi, soğanı sarmısağı, soyulması vs.

Yemek yapmak başı ve sonu net olan bir süreç. Tabii sonucunda da ödülü var. Ya yemeği yiyorsun ya da sevdiklerine sunuyorsun…

Ekonomi, politika gibi bizim kontrolümüzde olmayan onlarca değişken varken yemek yapmak çok daha tanımlı bir süreç. En beklenmedik durum, güzel malzemelerin size nefis sürprizler yapması olur.

Yaratıcılığınızı kullanma imkânı tanıyor. Yeri geldiğinde madden yeri geldiğinde manen, pek çok hayat zorluğu yemek yaparken ortadan kalkıyor. Sadece kuru ekmek ve suyla yapabileceğiniz onlarca tarif var.
Gelenekten geleceğe. Refika,’Bulgurcu Teyze’ Nursen Doğan’dan el alırken…
İnsanın ürettiğini tüketmesi, tüketeceğini üretmek için çaba sarf etmesi mutluluktan başka ne olabilir ki.

Emek verip hazırladığını biriyle paylaşmak da çok iyi geliyor.

Yemek sevginizi, derdinizi anlatmak için bazen bir araç, bazen içine kapanık bir dinleme kutusu gibi. Yemek, Fatih Kısaparmak’ın ‘Kilim’ türküsündeki gibi adeta… “Sevdiğine sözü olan bir kilim dokur, kilimin dilinden ancak anlayan okur. Sırlarımı verdim sana, sevgimi verdim, şu gönlümü kilim yaptım yoluna serdim.” Kısaparmak’ın ‘kilim’ için anlattıkları tam olarak yemek için de geçerli. Yediğiniz yemeği yapanı tanıyorsanız, dikkat edin. Üzgün mü, coşkulu mu, sıkkın mı olduğunu yemeğin tadından sezinlersiniz. Hissederek yapan için her yemeğin bir hikâyesi vardır.

Yemek yapmada fantezilere yer var. Bu fantezileri denemek, kimileriyle bir yere ulaşmak, kimileriyle bir yere varılmadığını görmek hayatın illa bir sonuç elde etmek değil yolculuğun ta kendisi olduğunu anlayabilmek açısından çok kıymetli.

MUTFAĞA GİRMEYE NEDEN HER ZAMANKİNDEN DAHA HAZIRIZ?

HER ŞEY İÇİN ÖDÜL VAR

Öğretiler de eğitim sistemleri de ödül üzerine kurulu. Böylece sonuç odaklı hızlı getiriler ortaya çıkıyor. Oysa o kadar ilaca rağmen grip halen ya yedi günde ya da bir haftada geçiyor. Zaman hiç bu kadar hızlanmamıştı; sabırsızlık ve yüksek beklentiler onu bile yavaşlatıyor.

YENİ İŞ TANIMI

Fiziksel üretim azalıp bizden çok uzaklaşıyor, hizmet sektörlerine kayıyoruz. Üretim yerine satış ve müşteri memnuniyeti için çalışılan bir dünyaya gidiyoruz.

HIZLI İŞ DEĞİŞTİRME

Artık insanlar 35 yaşına gelene kadar on – on beş defa iş değiştiriyor.

RUH AĞIR, ENERJİ AZ

Hem evde hem işte, yaşamak ve üretmek için fiziksel olarak daha az enerji harcıyoruz. Düşünmeye ve planlamaya verilen ağırlık ruhun depresyona girmesi için zemin hazırlıyor.

ZAMAN KALMADI

Kimsenin zamanı yok. Ev kadınının da emekli anneannenin de yetişemediği onlarca şey var. Eskiden hayatımız daha sınırlıydı ve net çizgilerle çevriliydi, şimdiyse dünyanın bize vaat ettiği imkânlar bizi bir yerlerde devamlı eksik bir şeyler yaptığımızı düşünmeye itiyor. Etraf bunu bol bol pompalıyor.

DERİNLİK BİTTİ
Gastro İstanbul Festivali’nde, Refika, yemek yarışması finalistleriyle.

Bir evvelki çağ profesyonelleşmeye, bir işte bir alt kolda derinlemesine eğitime önem verirken bu çağda başarılı olabilmek için çok disiplinli düşünce yapısına sahip olmak, materyal ve duygusal pek çok konuyu bir anda harmanlayarak düşünmek gerekiyor. Erkeklerin düşünce şekli bu yapıda zaman zaman kısa kalıyor. Kadınlarınsa iş potansiyelleri, kurumsal alanda yönetici olma imkânı çok daha fazla artmış durumda. Örneğin, bugün Amerika’da üniversite bitiren üç kadına karşı iki erkek var.

‘YAPTIM’ DİYEBİLMEK

Üretimden uzaklaşınca onun fiziksel halini görüp “Bunu ben yaptım” diyebileceğiniz az şey kaldı. Elle tutulur bir şekilde “Elimin emeği, ben yaptım” diyebileceğimiz şeylerin azalması en ermiş kişinin bile zaman zaman kendini sınadığı bir olgu artık.

HUZURSUZLUK ARTTI

Mutsuz ve huzursuz yaşıyoruz. Akıp gikmek yerine kendimizle bir mücadele halindeyiz. Bir kısırdöngü içinde, kafeste çemberini döndüren hamster gibi koşturuyoruz, ancak atlayıp nereye gittiğimize bakarsak treni kaçıracağız hissi oluşuyor içimizde.

ÖZGÜVEN PATLAMASI

Çocuklar çok daha özgüvenli yetişiyor. Ancak özgüven ile sabır gösterme arasında negatif bir korelasyon var. İnsanlar eşlerine ve işlerine karşı daha az sabırlı.

SEÇİMLER ÇOĞALDI

Alacağımız veya vereceğimiz hizmeti seçerken seçim şanslarımız ve işler arasında transfer çok kolaylaştı. Dolayısıyla seçim şansımız her geçen gün katlanarak artıyor. “Bu şansın artması ilk anda herkesi daha mutlu edecek” diye düşünebilirsiniz. Oysa fazla seçim, bir karar aldıktan sonra insanın aklının bir diğerinde kalmasına sebep oluyor. “Acaba” dedirtip sahiplenmeyi azaltıyor, bir yandan da mutluluk azalıyor. İnsan aldığı hizmetten de daha az memnun kalıyor, verdiğinden de.

DENGELER DEĞİŞİYOR

Erkekler güç kaybediyor. “Kadınlara daha çok yer açılacak” diyerek sevinilecek bir haber gibi görünse de bu, değişim çok zor. Öte yandan hem kadın hem de erkek için birçok bedeli olacak bir süreçten bahsediyoruz. Memleketimizde bir taraftan gelenekler ve sosyal baskı, bir taraftan da kadına şiddet vakalarının ve cinayetlerin 10 yılda 14 kat artmış olması bu bedelin bir yansıması.

(Hürriyet)

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.