Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mengen °C

(<)img src="https://placehold.it/120x600">
deneme kod arasında img'den önce ve en son (<)kapama işareti arasında boşluk olmayacak < img src="https://www.5banners.com/store/img/cms/00102.gif" >

BİR ADAM YARATMAK – Selami ÖZKAN –

01.03.2017
636
A+
A-
BİR ADAM YARATMAK “Ben ne yaptım? Bir hududu zorladım, kendimin dışına çıkmak isterken kendime rast geldim. Meğer nasıl yaratıldığımı anlamak için bir adam yaratmaya kalkmalıymışım. İnsan kaderini bir rüya gibi uykuda bulur. Allah ile kalabalık arasında kaldım.” Bir Adam Yaratmak Necip Fazıl’ın 1937’de yazdığı üç perdelik bir oyun. İlk piyesi olan “Tohum”dan sonra ikinci tiyatro eserini yazan Üstad’ın şaheseri. Oyun ilk defa 1937-1938 sezonunda İstanbul Şehir Tiyatroları tarafından sahnelenmiş, başrolü Muhsin Ertuğrul oynamıştır. Geçen hafta dostlarımızla, öğretmen arkadaşımızın da rol aldığı bu ünlü piyesi seyretmeye gittik. Bolu İl Halk Kütüphanesi’nin salonunda sahnelenen oyun izleyicilerin büyük takdirini topladı. Dekorundan, sahnede kullanılan kıyafetlere kadar her şeyin titizlikle seçildiği oyunda ufak tefek eksiklikler de vardı elbet ancak başrol oyuncusu Erdal Atik’in şahane performansı bu eksiklikleri gidermeye yetti de arttı bile. Bir Adam Yaratmak, “Ölüm Korkusu” isimli bir piyes yazan ve piyesinin başkarakterini kendi hayatındaki hadiselerin çerçevesinde oluşturan yazar Hüsrev’in etrafında şekillenmiştir. Yazdığı oyun büyük bir ilgiyle karşılanan Hüsrev’in hayatında yazdığı oyunda meydana gelen olayların büyük bir bölümü yaşanmıştır. Eser ile Hüsrev’in hayatı arasındaki benzerlikler Hüsrev’i etkisi altına almıştır. Hüsrev, “Ölüm Korkusu” piyesinde yarattığı karakterin annesini kazayla öldürmesine nazire yaparcasına sevdalısı Selma’nın hayatına bir kaza kurşunuyla son verir. Piyesindeki kahramanın çıkmazlarını yaşamaya başlar. Bu sırada dost bildikleri, Hüsrev’in şöhretinden yararlanmak istemektedir. Psikolog olan arkadaşı Nevzat, Hüsrev’i kendi muayenehanesinde akıl sağlığını kaybettiği gerekçesiyle yatırıp reklam yapmak istemekte, gazete patronu olan Şeref ismindeki bir diğer dostu da Hüsrev ile ilgili sansasyonel haberler yapmaya çalışmaktadır. Hüsrev tüm bu olanları acı içinde izlemekte ve üzülmektedir. Hüsrev, çevresindekilerin ona delirmiş gözüyle bakmaya başladığı bir anda yazdığı “Ölüm Korkusu” piyesinin final sahnesini oynamak üzere incir ağacını görme niyetiyle köşkün bahçesine çıkacak fakat ağacın yerinde olmadığını görünce kahrolacaktır. Onun, yazdığı piyesi oynamaya başladığını fark eden annesi, evin yaşlı hizmetkârına ağacın kesilmesini emretmiş, böylece oyun da bozulmuştur. Ruh doktoru olan arkadaşı Nevzat, Hüsrev’in delirdiği haberine istinaden polis eşliğinde Hüsrev’i almaya gelmiştir. Tımarhaneye gitmeyi kabul eden kahramanın piyesi kapatan sözleri çok manidardır: “Ne yapayım anne! Kestiniz incir ağacını!” Piyesteki rolünün hakkını veren değerli dostum Halil İbrahim Şahin’e ve rol arkadaşlarına teşekkürlerimi iletiyorum. Oyun 24 ve 31 Mart’ta da sahnelerde olacak. Bir vesile ile yolunuz bu güzel oyuna düşerse ne mutlu sizlere.
               Selami ÖZKAN
 
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.