Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mengen °C

(<)img src="https://placehold.it/120x600">
deneme kod arasında img'den önce ve en son (<)kapama işareti arasında boşluk olmayacak < img src="https://www.5banners.com/store/img/cms/00102.gif" >

DÜŞ-ünü-YORUM

DÜŞ-ünü-YORUM
27.12.2014
492
A+
A-

 

Atatürk, Kostarika Devlet Başkanı ve Köroğlu
Birkaç yıl önce Kosta Rika Devlet Başkanı Oscar Aries Sanchez Türkiye’yi ziyaret etti ve bir konuşma yaptı. Konuşmasında barış vurgusu yaparken bizim tarihimizden bir efsaneye atıfta bulundu.
Konuşmasının her sözcüğüne imzamı atabilirim. Uzun yıllardır aklımda ve ruhumda büyüttüğüm bir ütopyayı ete kemiğe büründürmüş.
Açıklayayım.
***
Sonsuz evrende, sınırsız sayıda galaksi… Bu galaksilerden bir tanesindeki 200 milyar yıldızdan bir taneciği olan güneş sistemi…
Güneş sisteminin içinde nokta kadar bir Dünya…
Bu minicik Dünya’da, hepsini bir araya toplayıp bir top yapsan koskoca küremizin yanında portakal kadar yer kaplamayacak olan 6 milyar insancık…
Bu 6 milyar insancığın ortak söylemi olması gereken “Bizim Dünya’mız” yerine, “bizim toprağımız”.
“Biz, minik insanlık ailesi” yerine “ben”.
***
Bu ‘minicik insanlık ailesinin’ 890 milyonu yetersiz besleniyor.
2008 verilerine göre her gün açlıktan ölen insan sayısı 18 bin.
Kilolarından şikayetçi olan insan sayısı 1.123.000.000. Yazı ile bir milyar yüzyirmiüçmilyon.
Obezite hastalığına yakalananların sayısı 335 milyon.
Hanımlar, Beyler, gdo karşıtları, ulusalcılar, her boydan, her soydan solcular, sağcılar, Cumhuriyetçiler, Muhafazakarlar, Üniterciler, Federasyoncular, Türbanlılar, Türbana karşı olanlar, Türkler, Kürtler…
Açlıktan ölmek nedir, bilir misiniz?
Açlıktan ölmek ölümlerin en acısıdır, insafsızcasıdır. Önce mide büzüşür. İşlevini yitirir. Sindirim sistemi iflas eder. Ağızdan anüse kadar olan bütün her şey kurur. Hücreler ölür. Gıda alamayan kaslar gevşer, sakız gibi olur. İnsanın içi kavrulur. Sanki bedenin içinde bir volkan patlar.
Sonunda beyin ölür.
Ne olduğunu anlamadan…
Neden öldüğünü bilmeden…
İşte tam burada, açlıktan ölümü tarif ettikten sonra, insanlığın on bin yılında beni çok sarsan, çok etkileyen, kendisine hayran bırakan bir Ülkenin Devlet Başkanı’na bırakıyorum sayfaların gerisini. Bu konuşmayı okumalısınız dostlarım.
Savaşlarınız, anlaşmalarınız, ittifaklarınız, dayatmalarınız, topraklarınız, sınırlarınız, fetihleriniz, uyduruk efsaneleriniz, seçimleriniz, parlamentolarınız, abartılı ve yalan tarihleriniz, komplolarınız, beni Bay Başkan’ın bu konuşması yanında zerre kadar ilgilendirmiyor, bilesiniz.

Sayın Oscar Aries Sanchez

Aşağıda alıntılar yaptığım konuşmanız bütün ömrümde beni en çok sarsan, en çok etkileyen, en çok cesaretlendiren ve en çok umutlandıran cümleleri seslendirmiş, size teşekkür ederim.
Şimdi siz ve ben, birlikte iki kişiyiz.
Oscar Aries Sanchez’in 24 Kasım 2009 tarihinde Bahçeşehir Üniversitesi’nde yaptığı konuşmadan;

Kosta Rika, tarihte ordusunu fesheden ilk ülke oldu. Kaynaklarımız sağlık ve eğitime aktarıldı. Sonuç: Latin Amerika’nın okuma oranı en yüksek ve sağlık sistemi en iyi ülkesi haline geldik.

Ölümcül silahlanma yarışı

Her yıl 1,5 trilyon dolarlık bir silah yarışına yol açan, çok daha güçlü ve öldürücü silahlar üretildi. Ölüm tacirleri, mesleklerinde yükselmeye devam ediyor. Savaşın oyuncakları, hâlâ hükümdarların hayallerini süslüyor. Birçok ulus, barış yerine savaşı tercih etti. Birçok ulus, en gelişkin akıl gücünü, halklarını beslemek, barındırmak, ya da eğitmek üzere çözümler üretmek için değil, insan yaşamına kasteden dahice yollar tasarlamak için kullandı. Birçok ulus, halklarının alnına kara yazı yazarak, sınırlı kaynaklarını, yaratmak yerine imha etmeye harcadı..

Ordusunu lağveden ülke

Benim küçük ülkem, Kosta Rika, ulusal ve uluslararası anlamda, inandığı şey uğruna sesini çıkarmanın yolunu buldu. Bugün sizinle bunu paylaşmak istiyorum. Tüm ulusların birlikte söyleyebileceği, Kosta Rika’nın Yurtta Sulh şarkısı, bizim Cihanda Sulh şarkımız ve Gelecek için Barış şarkısı.

Kosta Rika, az çok Türkiye gibi, kıtaların birleştiği yerde. Kuzey ile Güney Amerika’nın ortasında. Küçük bir ülke… Türkiye, hem yüzölçümü hem de nüfusuyla, bizden 15 kat daha büyük. Fakat hayallerini gerçeğe dönüştüren bir hayalperestler ülkesi. Bizimkisi Latin Amerika’nın en eski demokrasisi ve bölgede evrensel ve zorunlu eğitimi tesis eden ilk ülke. Ancak gerçek Yurtta Sulh şarkımızın ilk notaları 1948 yılında ses vermeye başladı. O yıl Kosta Rika, tarihte ordusunu kendi rızasıyla fesheden ilk ülke oldu. Bir zamanlar orduya ayrılan kaynaklar, doktorlara, hemşirelere, öğretmenlere ve sınıflara aktarıldı. Kosta Rika’da çocuklar tank ya da asker görmedi. Omuzlarında tüfekler yerine, ellerinin altında kitaplarla yürüdü. Sonuç: Latin Amerika’nın okuma yazma oranı en yüksek ve sağlık sistemi en iyi ülkesi.

Atatürk “Ulus inancını, tüm kanunların, ulusal yaşamın temel gerçeği olarak, pratik nedenlerden esinlenmesi gerekliliği üzerine kurmuştur” demişti.

 

Bu kulağa basit geliyor ama bazı hükümetler için, Köroğlu’nun zamanındaki zalim hükümdarlar için olduğu kadar zor oldu. Halklarının aç kalmasını, önüne geçilebilir hastalıklar yüzünden ölmesini, cehalet ve yoksulluğa mahkûm olmasını tercih ettiler. Hepsi, silahlar ve savaş için. Kimseye bir faydası olmayan silah yarışı uğruna acımasızca gerçek ihtiyaçları gözardı ettiler. Geçen yıl ordularına günde dört milyar dolar harcayan dünya ülkelerinin en büyük düşmanı ne? Birçoğu için, yok etmeyi hedefledikleri insan düşmanlarından gelen tehditler, az gelişmişlik tehdidinin yanında solda sıfır kalır.

Güvenliklerini arttırmak için harcama yapıyor ancak şiddete yol açan sorunları ele almada başarısızlar; semptomlara yatırım yapıyorlar, hastalığa değil. Bu korkunç uyuşmazlık üzerinde düşünmezsek, Cihanda Sulh şarkısı asla duyulamayacak. Bu yüzden Kosta Rika, uluslararası arenada iki konunun desteklenmesi için sesini yükseltiyor.

Yüzde 74’ü sivillerin elinde bulunan dünyadaki 640 milyon hafif silahın tahrip gücü, ortak güvenliğimiz için öncelikli tehditlerden biri. Yaşamları şiddet yüzünden zarar gören ya da sona eren milyonlar için hiçbir seçenek yok. Geriye kalanımızın ise bahanesi yok. Bu anlaşmanın başladığı yolculuğu sonlandırmasını temin etmeliyiz. Silah akışını düzenlemek mücadelemizin sadece bir parçasıdır. Daha büyük bir sorunu da ele almalıyız: Bütün dünyada, kaynakların kıt olduğu bölgelerde bile, orduya yapılan aşırı harcama. Bunun için benim hükümetim, Kosta Rika Sözleşmesi’ni sundu. Bu girişim, borçların affını sağlamak için mekanizmalar üretecek ve silahlar ve askerlerden çok eğitim, sağlık, barınma ve çevresel önlemler üzerine yatırım yapan gelişmekte olan ülkelere ilave yardım sağlayacak.

 

Gelişmiş uluslar, çocuklarını eğitmek yerine askerlerini teçhizatlandırmak isteyenlerin kararlarına artık destek veremez. Halkının gerçek ihtiyaçlarını göz ardı eden liderlerin yanında duramayız.

Umuyorum, Türkiye halkı, bu teklifleri gerçekleştirme sürecinde bizim yanımızda olur. Umuyorum, ülkelerimiz, barışın üçüncü ve son şarkısında bir arada olur. Eğer doğru yaparsak, bu barışın söylenmesi gereken son şarkısı olacak, çünkü bu Gelecek İçin Barış şarkısı. Geçmişin hatalarını düzeltmek önemli ama gençlerimizi, onlar için yarattığımız zorlu uluslararası şartlara da hazırlamalıyız.

Şüphesiz, bugünün öğrencileri uluslararasında işbirliğinin bir seçenek olmaktan çıktığını bilecek. İnsan ırkının bekası için bu çok önemli olacak. Bu yıl yaşadığımız ekonomik kriz, sınırların daha da önemsiz olduğunu ve geleceğin liderlerinin bunların ötesine geçebilmesi gerektiğini gösterdi.

Bizi bekleyen çevre krizi, daha önce görülmemiş bir uluslararası dayanışmayı gerektiriyor, çünkü herhangi bir yerdeki kirlilik ya da yıkım, her yerde yaşamı tehdit ediyor. Bu sorunların ağırlığı omuzlarımıza çöküyor ama çözüm çocuklarımıza kalmış. Büyüklerinin yapamadığını onlar başaracak. Bu, şu anlama geliyor, onları kendi eğitilme biçimimizle eğitemeyiz. Albert Einstein’ın delilik tanımının kurbanı olamayız: “Delilik, aynı şeyi tekrar tekrar yapıp, farklı sonuçlar beklemektir.” Eğer bunu sürdüremeyecek yeni mezunlar yaratıyorsak, dünya barışı için bir politika oluşturamayız. Eğer ilkokul, lise ve üniversitede açıkça ele almıyorsak, savaşın zihniyetini değiştiremeyiz. Gençlerimizi barışa hazırlamanın yolunu bulmalıyız. Dilin, kültürün ve dinin dayattıklarının ötesine geçmek bilhassa önemli. Her zaman söylediğim gibi, köprüler inşa etmek duvarlar örmekten daha değerlidir.

Bugün sizlerle, askeri harcamalar ve silahsızlanma gibi önemli konuları tartıştım. Bunlar insan gelişimiyle ilgili şeyler. Ancak bu kelimeler, meclis koridorlarına ya da bazı konuşmalarla sınırlı kalıyorsa, çok az etkisi olur. Bunları sınıflarımızda konuşulan konular haline getirmeliyiz. Öğrencilerimizi, bu gerçeklikleri sorgulamaları için yüreklendirmeliyiz. Öğrencilerimize, savaşta değil, diyalogla kazanılan zaferleri kutlamasını, tarihteki önemli savaşların günlerini değil, imzalanan barış anlaşmalarının günlerini öğretmeliyiz.

Hasidik geleneğe göre, bilgeliği, yapmış olduğu iyilikleri aşan bir insan, kökleri az ama dalları çok olan bir ağaca benzer, devrilmesi kolaydır. Ancak öğrendiklerini eyleme dönüştürebilen kişi, dalları az ama kökleri çok olan bir ağaca benzer. En güçlü rüzgârlar bile onu sökemez.

Sadece barışı ve özgürlüğü anlayan değil, ama aynı zamanda o değerleri hayata geçirebilen öğrenciler hazırlamak, her öğretmenin ve sınıfın hedefi olmalı. Ancak okul ve üniversitelerimizde bu büyük değişimleri yapabilirsek, insanlık tarihinde ardında savaş yerine kalıcı bir barış mirası bırakan ilk nesil olabiliriz. Böylelikle çocuklarımız ve torunlarımız, büyüklerinin nihayet görebildiklerini söyleyebilecek.

Çeviren: Zeynep Nuhoğlu

Teşekkür ederim Bay Başkan. Dünya liderlerinin açgözlülerden, savaş tacirlerinden, gözü dönmüşlerden ibaret olmadığını gösterdiniz…
Sizi alkışlıyorum. Teşekkür ederim.

 

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.