Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mengen °C

(<)img src="https://placehold.it/120x600">
deneme kod arasında img'den önce ve en son (<)kapama işareti arasında boşluk olmayacak < img src="https://www.5banners.com/store/img/cms/00102.gif" >

Eğitim – Bilim Köşesi Murat Erdoğan

Eğitim – Bilim Köşesi  Murat Erdoğan
25.10.2017
476
A+
A-

Sevgili okurlar;

Bu haftaki yazımı, günümüzde oldukça sık kullandığımız bir iletişim aracı ( cep telefonları ) hakkında hazırladım.

Cep telefonları, telekomünikasyon endüstrinin son yıllarda en suratli gelişen dallarından sadece bir tanesidir ve bu endüstrinin küçük parçalarının bir üyesidir. Böyle olmasına rağmen, insan sağlığı açısından bu konu çeşitli yönleriyle ele alınıp incelenmesi gereken bir konu haline gelmiştir. Teknik, dogru kullanım, alım-satım, roaming, hücre istasyonlarının (base stations) kurulacağı yerler bu yönlerden sadece birkaçıdır. Bu listeyi daha da uzatabilir ve bunların bazılarını başka bir yazı konusu yapabiliriz. Fakat ben bu yazımda, sadece cep telefonlarının insan vücudu üzerinde yapabiliceği tesir ve zararlarını anlatmaya çalışıp, şimdiye kadar yapılan bazı sınırlı araştırmaIarın sonuçlarını aktarmaya çalışacağım.

Cep telefonları yüksek frekans ve düşük güçle çalışan cihazlardır. Bunlar açık oldukları zaman konuşmasak bile sürekli olarak hücrelerindeki istasyonIa iletişim halindedirler. Bu iIetişim sayesinde hücre istasyonları, hücrelerindeki cep telefonlarının yerlerini sürekli olarak tesbit edebilrnektedirler. Bunun yanında, çevremizde bir sürü etrafa mikro-dalga enerjisi saçan radyo ve televizyon vericileri vardır. Bunların yayınları çok daha güçlü olduğu halde, bizden çok uzak ve saçtıkları enerji uzerimizde yoğunlşmadığı için vücudumuza pek tesir etmiyorlar. Pek yakın olmamak şartıyla hücre verici istasyonları da fazla bir tehlike teşkil etmiyorlar.

Konuşmak için cep telefonunu kulağımıza yaklaştırdığımız zaman istasyondan gelen radyo dalgaları kulağımızın etrafinda, başımızda konsatre olmaya başlıyor. Fakat bunun gücü düşük olduğu için vücudumuza pek tesir etmiyor. Cep telefonu istasyonla haberleşmeye başladığı an, ya da onu gerektiren konuşmaya başladığımız zaman alıcı durumundaki telefon vericilik görevini yerine getirmeye başlıyor ve radyo dalgası ile yayın yapmaya başlıyor. Radyo dalgaları radyo enerjisi taşıyan dalgalardır, dolayısıyla bu enerjinin bir kısmını kulağınız ve başımız emiyor. Bu enerjinin miktarı az da olsa başımızdaki hücreleri ve dokuları ısıtmaya yetiyor. Bu ısınma da telefonda harcadığımız zamanla doğru orantılıdır. Telefonda ne kadar uzun zaman kalırsak başımız o kadar daha fazia ısınıyor ve bu ısınmanın beynimız üzerindeki etkileri de o kadar çok oluyor.

Bu ısınma oranını, daha yeni teknoloji kullanan digital dediğimiz son model telefonların eski teknoloji kullanan (analogue) telefonlara göre artırdığı biliniyor. Bu yeni tip telefonları kullananlar eski telefonları kullananlara oranla kulak etrafında daha fazla ısınma ve baş ağrısı gibi olgulardan daha çok şikayet ediyorlar. Ben bu yazımızda, bu konuda var olabilecek bazı ayrıntıları göz ardı edip esas konu üzerinde duracağım. Çünkü kulak etrafında meydana gelen ısınma cep telefonu kullanmanın bir sonucudur. İki farklı sistemle çalışan telefonların tesirleri biraz farklı olabilir ama netice itibariyle sonuç aynıdır.

Bir devlet kuruluşu olan NRPB’ye (National Radiological Protection Board) göre başa vuran ısı gücü oranı her 10 gram doku için 0.1 watt’tır. Bu rakam sınır olarak kabul ediliyor. Yine bu kuruluşa göre bu ülkede satılan cep telefonların hiçbiri bu sınırı aşmamaktadır. Bu noktada görüş ayrılıkları ve tartışmalar sürüyor.

Esas tartışmalar ve görüş ayrılıkları bu kulak etrafında meydana gelen ısınma üzerinde yoğunlaşmaktadır. Kulak etrafındaki bu ısınmanın beynimize yapabileceği zararlar konusundaki tartışmalar sürmektedir. Bazılarına göre başımıza vuran radyo enerjisini kulağımız ve kafatasımız emiyor ve bu enerji beynimize ulaşmadan dağılıyor. Diğer bilim adamları da bunu kısmen kabul ediyorlar ama telefon konuşması 3-5 dakikayı geçmemek şartı ile. Bu süreden sonra başta biriken radyo enerjisi beyine ulaşıyor ve zarar vermeye başlıyor.

Haziran 1998’de Almanya’da Dr.Braune ve arkadaşları daha net bir araştırma gerçekleştirdiler. Araştırma sırasında 10 gönüllünün başlarının sağ taraflarına cep telefonu tutturdular. Gönüllülerden habersiz bu telefonlar uzaktan kontrolle açılıp kapatılmış ve tansiyonları ölçülmüş. Her defasında bu kişilerin tansiyonlarının 5 ile 10 mm Hg arasında yükseldiği saptanmış.

Gwent’de bağımsız bir laboratuarda çalışan biyolog Roger Coghill yaptığı çalışmalarda cep telefonları ile baş ağrısı ve hafıza kaybı arasındaki bağı kurabilmiştir. Son yaptığı araştırmayla da cep telefonlarının meydana getirdiği mikrodalgaların vücudumuzda mikroplara ve hastalıklara karşı savaşan kandaki akyuvarlara zarar yerebileceğini ortaya çıkarmıştır.

Bu yazının amacı panik yaratmak değil sadece cep telefonu kullananları uyarmak ve olası sağlık zararları konusunda bilgilendirmektir. Benim önerim, herkesin cep telefonlarını normal olarak kullanmaları, fakat konuşma sürelerini günde 5 dakika ile sınırlamalarıdır. Çocukların ise, acil durumların dışındaki zamanlarda cep telefonlarını hiç kullanmamaları en doğrusudur.

 

 

Merak ettikleriniz için : bilimsel9@hotmail.com

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.