Gazetecilikte gelinen son nokta !
Genç yaşında kendisini gazeteciliğin içinde bularak bu meslekte yoğrulmuş, kısa zamanda yaşadığı tecrübelerle kaleme aldığı yazı; genç, idealist, gazeteciliğe merak duyan kardeşlerimizin iyi okuması ve anlaması gereken bir yazı olmuş.
Gazetecilikte gelinen son nokta !
Gazeteciliğe başladığım yıllarda çok heyecanlıydım. O gazeteler nasıl çıkıyor, haberler nasıl yazılıyor diye merak ederdim. İlk haberim bir amatör küme maçını yazmak oldu. O yazdığım haberleri gazetede yayınlatabilmek için 6 ay uğraştım. Çünkü daha düzgün ve alışmam için haberlerim çöp kutusuna atılırdı. Bir haberi 5 kere yazdığım oldu. Öyle elimize hemen fotoğraf makinesi de vermediler.
Şimdilerde gazeteye adım atanlar gibi Nikon, Canon kullanamadık. Gazeteciyim de diyemedik. “Alışıyor” dediler, “çırak” olduk. Zamanla koskoca spor sayfalarını hazırlar oldum. Artık o digital makineleri de elimize verdiler. Aylar yıllar gecti derken bir de kamera çıktı. O kamera görüntüleri televizyonlarda döndükçe ben de mutluluktan havalarda döndüm. Biber gazı yemeler, karda esir kalmalar, adliye önünde terlik yemeler, yüzlerce kazaya gidip cesetlerin içinde donup kalmalar, devlet büyükleriyle birebir görüşüyor olabilmek ve daha sayamadığım yüzlercesi hayatımın unutulmaz anlarını yaşattı.
Görebileceğim bir çok şeyi gördüm, yaşayabileceğim bir çok şeyi yaşadım. Ancak eskilerin havalı mesleği “gazetecilik”in karın doyurmadığını yeni anladım. Aradan geçen yıllar bana şunu gösterdi ki; artık bu meslek rayından çıktı. Ne eskisi gibi delikanlı gazetecilik, ne de tarafsız bir medya kaldı. En acısı da bu meslek artık karın doyurmaz oldu.
Murat Çelik
Bolu nun sesi