Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mengen °C

(<)img src="https://placehold.it/120x600">
deneme kod arasında img'den önce ve en son (<)kapama işareti arasında boşluk olmayacak < img src="https://www.5banners.com/store/img/cms/00102.gif" >

İsmetpaşa Mengen Kahvehaneleri ve Tayyar Karademir’e Dair – Özkan AKAR

İsmetpaşa Mengen Kahvehaneleri ve Tayyar Karademir’e Dair – Özkan AKAR
16.03.2022
1.617
A+
A-

İnsanoğlu bilmediği bir yere gittiğinde illa ki tanıdık birilerini bulup, görmek ister. Mengen’den Başkent’e gelenlerin ilk gittiği yer İsmetpaşa’daki Mengen Kahvehaneleri olurdu. Bunlar kahvehaneden öte, çok ama çok amaçlı mekanlardı, işlevleri büyüktü. Adeta PTT gibiydiler. Köyden gelen hasret kokulu mektuplar, burada sahibini bulur, Mengen’e gönderilecek mektuplar bu mekanlardan yola çıkardı. Sadece mektup mu? Şimdiki Kargo firmaları yokken, Mengen Kahvehaneleri vardı. Kargo merkezi gibi çalışırdı. Kahvenin bir köşesinde; Mevsimine göre köyden gönderilen içi elma, armut, ahlat, kabak, cüğüz dolu çuvallar, Bakliyat dolu erzak torbaları, köy peynirleri, yılbaşılarda gelen tuğuklar, gazlar, culuklar ve yolda kırılmasın diye içi samanla doldurulmuş sepetler içinde taze köy yımırtaları…

Yımırtaların çoğu da köyde kendileri bile yemeyip, hambarda biriktirilip, oğul ışak yisin diye, köyden bilmem kim ilen Angara’ya gönderdikleri yımırtalaa…😢 (Yeri gelmişken o dönemler köylerimiz oldukça hareketliydi. Köydeki herkes eker biçer gurbetteki çocuklarına mutlaka kışlık bir şeyler göndermeye gayret ederlerdi. Oysa şimdi öyle mi? Gönderecek kimseler kalmadı, sönüyor artık köylerimiz, evlerimiz… Bacalar tütmez oldu. Bu da başka bir yazı konusu)

O zamanlar İŞ-KUR yoktu, aynı zamanda İŞ-KUR’du Mengen Kahvehaneleri. İş arayanlar aradıkları işi burada bulurdu. Aynı şekilde elemana ihtiyaçları olanlar da burada bulurdu çalışacak kişiyi. O dönem birçok kişi işini burada buldu, çalıştı ve nihayetinde emekli oldu. O zamanlar Emlakçı da yoktu. Emlak işleri de bu küçük mekanlarda dönerdi. Kiralık ev arayanlar Eş, dost, arkadaş, hısım, akraba sayesinde ev kiralardı. Aynı zamanda Banka gibiydi, parası olmayan ya da biten, tanıdık birilerinden kredi niyetine mutlaka borç para almaya kahveye gelirdi, dayanışma vardı. Hiç kimse parasız bırakılmazdı. İnsanlar saf ve temizdi. Parası olan olmayana verirdi, borç alan da üzerine yatmaz zamanından önce verirdi aldığı parayı.
Kahvehane sahipleri; Rüknettin Köyünün Osmankadılar Mahallesi, Demirligillerden; Merhum Mehmet Ali Karademir ve Seyfettin Karademir’di. Kardeş çocuklarıydı ve Kahveleri birbirine yakındı. Kendileri, baba tarafından akrabamız olurlar.

Babam, genelde Mehmet Ali Amcanın kahvesine takılırdı. Çocukluğumuzda birçok kez gitmişliğim vardır bu mekanlara. Kapıdan içeri girdiğimizde adeta Mengen’e girmiş gibi olurduk. Köylülerimizi burada görürdük. Mengen şivesiyle hararetli, yüksek sesli konuşmalar olurdu her masada. O zamanlar sigara yasağı filan hak getire, özellikle kışın camlar açılmadığı için göz gözü görmezdi sigara dumanından. Orta yerde gürül gürül yanan bir zoba vardı. Efkarlı olanlar sürekli cigarasını tütürürdü keyifle. Köylerde; ölen, kalan, yeni doğan , nişan, düğün yapacakların haberleri burada duyulurdu. Ocak kısmının yan tarafı davetiyelerle dolu olurdu. Bu ağ şimdiki internet ağı gibiydi. Bütün haberler buradan dağılırdı dört bir tarafa…

O dönem bırakın cep telefonunu, interneti, hayal bile edilemezdi. Ev telefonu ise sınırlı bir şekilde çok az kişinin evinde ve işyerinde vardı Ankara’da. Seyfettin Karademir’in kahvesinde vesikalık fotoğraflar bulunan bir pano vardı. Herkes profil fotoğrafını asardı bu panoya. Pano dolunca ikincisi geldi…

İş çıkışı hemen herkes bu mekanlara uğramadan evlerine gitmezdi. Yemek yemek, su içmek gibi zorunlu bir ihtiyaçtı buralara uğramak.

Çoğu zaman Tayfun Karademir ve Tayyar abi, babalarına yardıma gelirlerdi. Tayfun abi, kendi işleri için ayrıldığında ve Mehmet Ali amca yaş itibari ile kahveden elini eteğini çektiğinde mekanı işletmek Tayyar abiye kalmıştı. Tayyar abimiz, çok hareketli, enerjik bir yaşam sürdü. Akşam, arkadaşının Mengen’deki köy düğününde bulunup, sabah erkenden dükkanının başında olurdu. O dönemin vasıtalarını düşünürseniz bunu nasıl yaptığını anlayamazdınız. Adeta sihirbaz gibiydi, düğün, cenaze, zamanlı, zamansız, her ortama yetişirdi bir şekilde. Maalesef ölüm de zamansız yakaladı genç yaşında Tayyar abimizi.. Kalp krizi sonucu vefat etti. Bu vesile ile Mehmet Ali amcamızı ve Tayyar abimizi rahmetle anıyorum, Ruhları şad, mekanları cennet olsun. Seyfettin amcamıza da sağlıklı günler dilerim.

Şimdi İsmetpaşa’dan her geçişimde içim cız eder. Mengen’lilerin ortak buluşma mekanlarının olduğu yerler yıllar önce yıkıldı, enkazları kaldırıldı. Şimdi orada boş bir arazi var.

Bu çok şey görüp yaşamış mekanlar yıkılırken artık renkleri solmaya yüz tutmuş fotoğraflarla dolu çerçeveleri duvardan almak Tayyar abiye kalmıştı. Şimdi bu panolar olması gereken yerde, Rüknettin Köyü, Osmankadılar mahallesindedir.

Özkan AKAR
15 Mart 2022





 

YORUMLAR

  1. Şahin Şentürk dedi ki:

    Mekanı cennet olsun, yeğenim ,abim çok erken ayrıldı aramızdan, tüm sevenlerine sabırlıklar dilerim…..

  2. ORHAN dedi ki:

    Çolak Enver Ağa’yı unuttun…😌