Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mengen °C

(<)img src="https://placehold.it/120x600">
deneme kod arasında img'den önce ve en son (<)kapama işareti arasında boşluk olmayacak < img src="https://www.5banners.com/store/img/cms/00102.gif" >

Manavgat Aşçılar Derneğinden Çikolata Eğitimi

Manavgat Aşçılar Derneğinden  Çikolata Eğitimi
09.03.2017
594
A+
A-

Manavgat Aşçılar Derneği işbirliği ile Akdeniz Üniversitesi Myo Yüksekokul Çikolata Eğitimi

M.Ö. Orta Amerika’daki Olmek ve Maya uygarlıklarının topraklarından İspanya’ya ve oradan da önce Avrupa sonra da tüm dünyaya yayılan kakao, eşsiz lezzetiyle pastacılık sektöründe yerini aldı. Türk mutfağında da kısa sürede önemli bir yer edinen kakaonun kullanımı ve uygulaması, Manavgat Aşçılar Derneği’nin katkılarıyla, İreks Gıda’nın usta şefi Kamil Çalar tarafından Manavgat MYO Aşçılık Bölümü öğrencilerine uygulamalı olarak anlatıldı.

 

Akdeniz Üniversitesi Manavgat Meslek Yüksek Okulu Aşçılık Bölümü öğrencilerine, dünya mutfaklarının eşsiz lezzeti çikolatanın, sektörde kullanımı uygulamalı olarak anlatıldı. Manavgat Aşçılar Derneği’nin katkılarıyla, İreks Gıda usta şefi Kamil Çalar tarafından öğrencilere önce çikolata ile ilgili teorik bilgiler anlatıldı. Ardından okul mutfağında uygulamalı olarak öğrencilere çikolatanın yapımı ve kullanımı eğitimi verildi.

 

Çikolatanın tarihinin günümüzden 3 bin yıl önce başladığını belirten Kamil Çalar, “Mayaların kökeni olan Olmeklerle başlıyor. Hammaddesi olan Kakao; Mayalarda ve Azteklerde zenginlerin, savaşçıların ve kralların içeceği; aynı zamanda para olarak da kullanılacak kadar değer verilen, altınla gümüşle bir tutulan bir üründür. Meksika’yı keşfi sırasında Cortez, Aztek Kızılderililerinin kakao tohumlarıyla, ‘sıcak içecek’ anlamına gelen “chocolatl” adlı bir içecek hazırlayıp içtiklerini gözlemledi. İspanyolların kıtayı fethinden sonra kahve, çay gibi diğer zevk veren içeceklerin izlediği yolu izleyerek Avrupa kıtasını fetheder. XIX. yüzyılda keşfedilen yeni bir teknik sayesinde bugün bildiğimiz anlamıyla katı çikolata yapımına başlanır. Aristokratların içeceği, bu sayede halkla buluşur. O zamana kadar sıvı, genelde de sıcak içilen bu madde katı ve soğuk versiyonuyla yaygınlaşır, kitlelerin gönlünü kazanır. XX. yüzyılda ise dev bir sanayi haline gelir” diye konuştu.

 

İyi kalitede bir çikolatanın ortalama olarak yüzde 50 kakao kitle oranına sahip olması gerektiğini belirten Çalar, bu oranın fildişi çikolatada yüzde 35’lere kadar düştüğünü söyledi.

 

Manavgat Aşçılar Derneği (MAD) olarak Manavgat MYO’da çikolata eğitimi ile birlikte 4. eğitimlerini düzenlediklerini belirten MAD Başkanı İsmail Karataş, “Diğer dallarda eğitimimizi tamamlamıştık. Bundan sonra da eğitimlere devam edeceğiz. Bu birlik beraberlik içerisinde öğrencilerimizle buluşmamız bizim için büyük bir gurur kaynağı. İnşallah daha çikolata heykelleri eğitimimizi de gerçekleştireceğiz. Meslekte, öğrencilerin çok yakından ilgilenmesi bizi çok gururlandırıyor, iyi bir eğitimle beraber çok iyi yerlere geleceklerine inanıyorum. Eğitim ve panellerimiz devam edecek inşallah hepimiz için hayırlı olur” diye konuştu.

 

Manavgat Meslek Yüksek Okulu Aşçılık Bölümü Öğretim Görevlisi Özcan Utar ise sektörde bulunan değerli ve tecrübeli ustalardan öğrencilerin faydalanmasının, öğrencilerin geleceği için çok faydalı olduğunun altını çizerek, “Sektördeki değerli ustalarımızla öğrencilerimizi bir araya getirip bu tür etkinliklerle öğrencilerimizin gelişiminde büyük katkılar sağlandığını düşünmekteyiz. Özellikle kişisel hünerlerini sergileyen hocalarımızın öğrencilerimize uygulama eşliğinde mesleki birikimlerini aktarmaları çocuklarımız açısından çok daha etkili olmakta. Bunun için de sektördeki ustalarımızdan, Manavgat Aşçılar Derneği Başkanımız İsmail Usta ile çeşitli organizasyonlar yapmaktayız” diye konuştu. Utar, okul ve öğrenciler adına, MAD Başkanı İsmail Karataş nezdinde dernek yönetim kurulu ve üyelerine katkıları dolayısıyla teşekkür etti.
Şehirde yaşam belirtilerini M.Ö 1390 yıllarına kadar uzanmakta olup çeşitli uygarlıkların da mekânı olduğunu görebilmekteyiz. İl zamanında birçok kavim ve devlet tarafından istila edilerek yapıların da zarar görmesine neden olmuştur. Yaşamış olan uygarlıkların içinde Frigler, Lidyalılar, persliler, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlı devleti yer almaktadır. Şehrin Osmanlı devleti himayesine geçmesi de 1323 yılında Orhan Gazi komutasın da olan Konuralp Bey’in Bizanslılar ile yaptığı savaş neticesin de ele geçirilerek kazanılmıştır. Şehir de Konuralp beldesin de yer alan antik kent tarihi M.Ö 3 yüzyıla kadar uzanan bir tarihi de kalıntıları ile gözler önüne sermektedir. Şehir de Karadeniz bölgesine ait olan yer şekillerini görmek mümkündür ve dağlar Karadeniz kıyısına paralel olarak uzanmaktadır. Düzce ovasının merkez de yer alması ve etrafının dağlar ile çevrili olması da iklimsel değerlerini belirlemektedir. Şehrin önemli gezilecek yerlerinin içinde yer alan Konuralp müzesi içinde 3 teşhir salonu, 1 laboratuvar, 2 depo, 1 konferans salonu ve idari kısım yer alır. Müze içinde görülmeye değer 6.124 adet eser yer almaktadır. Tabak deresi üzerin de yer alan mermer köprü Akçakoca yolu Çilimli yolu ayrımında yer alır. 10 metrelik olan üç kemerli mermer köprü sıra dışı bir yapım tekniği ile hiç harç kullanılmadan yapılmıştır. Kısa zaman önce tahrip olmuş olan köprünün nasıl bu hale geldiği bilinmese de kalan kısımları görenleri hayrete düşürmektedir. Roma çağlarından kalan surlar Osmanlı devletine karşı savunma amaçlı yapılan ve görsel değeri usta mimari işçilikleri ile görülesi yerlerinden biri olarak gösterilmektedir. Şehir de hem gezme açısından zengin tahini eserlerin görülmesi hem de Karadeniz Mutfağının özel tatları deneyimlemek de mümkün olabilmektedir  Farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış olan düzce de firg, pers, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı devleti izlerini taşıyan kalıntılar yer almaktadır. 1323 yılında Orhan Gazi yönetiminde olan Osmanlı devletinin ele geçirmesi ile Bizanslılara karşı yapılan savaş sonucu yönetime dahil olmuştur. Tarihi kentin yer aldığı Konuralp beldesin de M.Ö 3. Yüz yıldan kalma yaşam kalıntılarını da görmek mümkün olmaktadır. Geçmiş tarih öncesinden yörede yaşanan 17 ağustos 1999 depremi ile 12 Kasım 1999 depremleri çok büyük can ve hasar kaybına neden olarak yenilenmesinin sayesin de daha güçlü bir yapısal değer ile daha korumalı olarak yaşam değerleri de gelişmektedir. Şehrin arkeolojik zenginliği Konuralp müzesin de yoğun olarak görülebilmekte olup içinde 6bini aşkın olan eser sayısı ile ziyaretçilerine önemli tarihi bilgileri de verebilmektedir. Akçakoca yolu üzerin de yer alan mermer köprü 10 metrelik boyu ile mermer bloklardan oluşmuş olup ender rastlanan bir yapım tekniği ile hiç harç kullanılmadan inşa edilmiştir. Günümüze kadar sağlıklı olarak gelmeyi başarsa da tarihe saygının pek gelişmemiş olması nedeni ile yakın bir tarih de yarısı tahrip olmuştur fakat kalan kısmı görenleri halen etkilemektedir. Akçakoca yolu üzerin de roma kalıntılarında yer alan mozaikler şehrin önemli tarihi görsellerini de oluşturmaktadır. Bereket tanrıçası olan Tyche’yi tasvir eden ve 1931 yılında bulunan heykel İstanbul müzesin de sergilenmeye devam etmektedir. Şehrin zengin görsel tarihi yapısı ile çok daha elverişli olan seyri ziyaretçileri içinde eşsiz manzaraları ve bilgileri de verebilmektedir. Denize olan kıyısı ile gezilesi yerlerin de için de olması ile manzarasın da farklı mutfağının da denenmesi farklılık arayanları da tatmin edecek nitelikleri ile de büyülemektedir.  Türkiye’nin kuzeyin de yer alan Karabük Karadeniz Bölgesinde yer alır ve nüfusu son sayım ile 230.251 olmaktadır. 1937 yılına kadar Safranbolu’ya bağlı olarak kalmış Karabük ismet İnönü’nün temellerini attığım Karabük demir çelik fabrikasını faaliyete geçirmesinden bu yana halen şehrin önemli bir geçim kaynağı olarak ekonomisini de zenginlik katmaya devam etmektedir. 6 Haziran tarihinde Çankırı ilinin ovacık ve Eskipazar ilçelerini ve Zonguldak ilinin Yenice, Safranbolu ve Eflani ilçelerinin de birleşmesi sonucun da Ülkemizin 78. İli olmuştur. Süper lig de mücadele eden Futbol Kulübü Şehrin takımı olarak Karademir Karabükspor’dur. Türkiye de en büyük demir çelik fabrikaları sadece şehir içinde yer alır. Karabük şehri ismini coğrafi konumdan almış olup Kara ve bük sözcüklerinin birleşmesi ile oluşmuştur. Şehrin iklim değerlerine baktığımızda çeşitli farklılıklar görülmekte olup coğrafi konumlarının da bun da etkisi büyük olmaktadır. Ülkemiz de ki ormanların % 68’i şehir de yer almaktadır ve yeşil örtüsü ile büyüleyici bir güzelliğe sahip olmaktadır. Yenice ilçesin de yer alan ağaçların çeşitliliği tropik bir zenginliği de sunarak çok sayı da ağaç türüne de ev sahipliği yapar. Şehrin bu denli çok olan yeşil örtüsü havanın kirli olmasına karşın zayıf kalmaktadır çünkü şehri içinde bulunan demir çelik fabrikaları şehrin havası olumsuz olarak etkilemektedir. Şehir için de Filyos adında olan akarsu önemli ziyaret yerlerinden birini de oluşturmaktadır. Karabük doğal büyük gölleri olmayan bir şehirdir ve sadece Şamlar köyünde yer alan Karagöl krater gölü olarak yer alır. Göl sulama amaçlı olarak değerlendirilip olta balıkçılığı içinde tercih edilen alanlarından biridir. Kastamonu yolu üzerinde yer alan konarı gölü de şehrin büyük olmasa da doğal olan göllerinden birini oluşturur.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.