Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mengen °C

(<)img src="https://placehold.it/120x600">
deneme kod arasında img'den önce ve en son (<)kapama işareti arasında boşluk olmayacak < img src="https://www.5banners.com/store/img/cms/00102.gif" >

Maradona Öldü – İbrahim Servet

Maradona Öldü – İbrahim Servet
28.11.2020
406
A+
A-

Maradona Öldü

 

Kemal Abi (Kemal Sunal) Balalayka filmi çekileceği zaman kalp krizi geçirir ve ölür. Çok yakın arkadaşı ve hemşehrisi Kemal Sunal bir film çekiminden eve gelmiştir eve geldiğinde eşi ‘Sana çok kötü bir haber vereceğim’ der. Bir baba olarak, çocuklara bir şey olup olmadığını sorar İlyas Salman, çocuklara bir şey olmadı ama sadece kısaca ‘İlyas, Kemal öldü’ der ve bu acıyla hastaneye gider İlyas Salman. Velhasıl, Kemal abinin defninde bir magazin gazetecisi, İlyas Salman’a Kemal Sunal’ın ölümüyle ilgili ne düşündüğünü sorar. İlyas Salman ‘ÇOCUKLARIN OYUNCAĞI KIRILDI’ der. Evet Kemal Sunal’ın ölümüyle çocukların oyuncağı, büyüklerin oyuncağı, bir ulusun oyuncağı kırılmıştır. Dün Kemal Sunal’ın filmlerini coşkuyla izleyen kuşak, bugün, oğullarıyla, torunlarıyla izliyor ve ister istemez aklımıza şu soru geliyor toplum halen Kemal SUNAL’ı aşamadı mı?

“Eşek oğlu eşek” sözü o kadar yakışırdı ki ağzına eşekliğimiz yüzümüze vurduğunda bile mutlu olurduk.

Rahmetli Neşet Ertaş konserine çıkmadan önce çok saygı değer bir tarzda ”Ayağınızın türabı olayım” derdi. Bu toplum türap kelimesin anlamını da (toprak) Neşet Ertaş’tan öğrendi.

Okumayı sevmeyiz toplum olarak. Yaşamımıza yön veren iki ana figür vardı, kabaca futbol, siyaset kendi evindeki domino taşlarını düzeltemeyenler kahve köşelerinde ülkeler kurar düzenler yıkarlar. Her birisi ‘Aslı Yok Partisi’nin liderleri taraftarları militanları olur

Ve futbol (spor demiyoruz) hepimiz birer teknik direktörüzdür, birer kulüp başkanı, birer futbol yorumcusu. Hiçbirimiz 2.5’luk ( top toplayıcı) olmayız, malzemeci olmayız, kale arkasında fotoğraf çeken foto muhabiri de olmayız. Dün Ronaldinho’yduk, bugün Ronaldo’yuz, Messi’yiz, yarın futbol kimi dayatır bilmeyiz.

Doktor Sokrates olmaya özenmedik hiçbirimiz Maradona’yı hep eliyle attığı golden hatırladık. 16 yaşında harikalar yaratan o bücürün Latin Amerika’nın yoksul halklarının idolü olduğunun göremedik. Bilemedik Fidel Castro’yla bir araya geldiğinde yeniden doğdum dediğini, yüreğini yumruk şeklinde yapıp Hugo Chaves’e uzattığında gözlerindeki ışığı göremedik.

Maradona tarihin yüz yılda bir bahşettiği ender insanlardan biriydi.

Çocuktu, koşarken bir bok çukuruna düştü. Çırpınıyor ve bağırıyordu ‘imdat’ diye. Amcası duydu sesini ve koştu “Marato Marato Marato kafanı bokun üzerinde tut.”

Marodona yaşamı boyunca amcasının o öğüdünü hiç unutmadı kafasını hep bokun üzerinde tuttu.

Ondandır dün Castro’yla buluşmasında ona yergiler düzenleyen düzenler ölümünün arkasından sahte gözyaşları döküyorlar. Dünya basını yere göğe sığdıramıyor Maradona’yı.

Ne güzeldir ki amcasının öğüdünü hiç unutmadı kafasını hep bokun üstünde tuttu.

Maradona gitti, kanadı kırıldı Latin Amerika’daki yoksul halk çocuklarının…

 

İbrahim Servet

YORUMLAR

  1. ercan dedi ki:

    sevgili kardeşim ne güzel özetlemişsin Maradona yı o bizim için en büyük değerlerden biriydi