Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mengen °C

(<)img src="https://placehold.it/120x600">
deneme kod arasında img'den önce ve en son (<)kapama işareti arasında boşluk olmayacak < img src="https://www.5banners.com/store/img/cms/00102.gif" >

MEKÂNI GÜZELLEŞTİREN

21.02.2017
1.161
A+
A-

MEKÂNI GÜZELLEŞTİREN (İbrahim Kenger’e) “Şerefü’l mekân bil-mekîn.” (Mekânın şerefi orayı şereflendiren iledir.) Yollarımız bir pansiyon odasında kesişmişti seninle. Türkiye’nin en doğusunda selamlıyordu güneş bizleri. Odaya girişin, etrafı şöyle inceden süzüşün hâlâ gözümün önünde. Kim bilir hangi rüzgâr savurmuştu seni bu dağ kente? “Maraşlıyım.” demiştin. Sütçü İmam diyarından kopup gelmiştin. Geçirmiş miydim içimden Han Duvarları’nı: “Garibim namıma Kerem diyorlar/Aslımı el almış haram diyorlar/Hastayım derdime verem diyorlar/Maraşlı Şeyhoğlu Satılmışım ben.” Çabuk kaynaşmıştık seninle hatta o kadar çok ortak nokta bulmuştuk ki hemen. Herkes gibi değildik biz, çocuk saffetimizi kaybetmemiştik henüz. Okuyup yazıyorduk çevremize, yaşananlara inat. Şiir akşamlarımızı nasıl anlatsak eksik kalır bir şeyler. Eser Gökay’ın eşsiz yorumunu aşk ile defalarca dinlerdik: “Gece bir tabut gibi çöker omuzlarıma/Bir ölünün iç çekmesi olur rüzgâr/Hüzünle düşünürüm uzaktaki bir evi/Yıldızlar sayılmaz, hasret uzakta/Hasreti bir ben bilirim.” Eşyanın ruhuna nüfuz eden inceliğin takdire şayandı doğrusu aziz dostum. Minicik odamızı “Huzur Sığınağı” haline getiren de bizim çabamızdı. Uzun yürüyüşlerimizi ne kar ne de yağmur sekteye uğratabildi. Başımızı alıp bir tepeye ulaştık mı nasıl da sıyrılırdık şehrin karmaşasından. Bu dünya bize göre değildi her fırsatta dillendirdiğimiz gibi. “İnsanlar kıyıcıydılar, kitaplara kaçtık.” Modern zaman seyyahları gibi adım adım dolaştığımız bu şehre ne çok şey katmıştık gönlümüzden. “Ben senin gibi olamıyorum reis, benimseyemiyorum buraları.” derdin haklı olarak. Sebepleri sıralardım ben de sanki sevginin nedene ihtiyacı varmış gibi. Şimdi senden uzaklarda nasıl da özlüyorum birlikte geçirdiğimiz vakitleri. Yaralarımızı sağaltan şiirle kulaklarını çınlatıyorum: “Hayat zamanda iz bırakmaz/Bir boşluğa düşersin bir boşluktan/Birikip yeniden sıçramak için/Elde var hüzün.”

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.