Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mengen °C

(<)img src="https://placehold.it/120x600">
deneme kod arasında img'den önce ve en son (<)kapama işareti arasında boşluk olmayacak < img src="https://www.5banners.com/store/img/cms/00102.gif" >

Modern Pazarlamayı anlamak zamanı

Modern Pazarlamayı anlamak zamanı
12.01.2015
474
A+
A-

Öncelikle şu ‘Müşteri ile Duygusal Bağ’ martavalını unutun gitsin.

Yok böyle bir aşk!

Netice itibarıyla bir havayolu markasının ardında makineler, sizin, benim gibi insanlar, rotalar, kanatlar falan filan var. Bir tereyağı markasının içinde tuz, süt, vs… Traş bıçağı da çelik ve plastiğin fonksiyonel bir bileşimi…

Oteliniz de diğerlerinin aynısı. Var mı bir fark? Demir, çimento, ahşap, kum, cam… Sahilde bir kumsal plaj… Deniz ve kara manzara… Açık büfe kahvaltı ve yemekler…

Başka?

Nesine bağlanacağız?

Sadede gelelim…

Pazarlama, artık, asker, bomba, silah olmayan bir savaş alanı.

Savaşın zemini de algılar. İnsan algısına en çabuk, en cazip mesajla ve en önce giren marka tüketiciyi tavlıyor. Marka ile tüketici arasında bir ‘one night stand’ gerçekleşiyor… Bir sonraki gecenin garantisi yok. O gece için de özel olarak çabalamanız gerekir.

Şirketin/Otelin, kerameti kendinden menkul bir kalite deklarasyonu, önü, arkası, altı, üstü doldurulmadıkça, bir sosyal tatmin vasıtası olarak kalmaya mahkum.

Şaka bir yana, tüketicinin, o içeriğini anlamadığı, soğuk sertifikaları önemsediğine, gerçekten inanıyor musunuz?

Ya da şöyle soralım, içinizde, yurtiçi ya da yurt dışında bir tatile giderken, konaklayacağı otelin seçiminde almış olduğu sertifikaları, kalite belgelerini merak eden var mı?

Tezgahtar, müşteriye raftaki matkabı istediği kadar övebilir, hükmü olmaz. Müşteri, renk, boy, biçim olarak evdeki alet dolabına uyacak bir matkap değil, duvarı bozmayacak bir delik istemektedir, çoğu farkında değil.

“Otelimiz kalitelidir!”

İyi de, kalite kavramına sizin yüklediğiniz anlam ile konuğun aklında ve ruhundaki beklentiler örtüşüyor mu?

“Lobby mermerlerimiz hakiki İtalyan” – Kimin umurunda?

“Mutfak ekipmanımız Dünya’nın en ünlü markası” – Bana yemeklerin lezzetinden bahset. Büfelerin, beklediğim çeşitleri sunup sunmadığından bahset.

“Personel üniformalarımızı Ülkenin en başarılı modacısı dikti” – İyi de, o üniformaların içindeki ademoğlu istediğim bir bardak suyu bir saatte getiriyor.

“Departman Yöneticilerimiz, şirketimizin akademisinde her ay belirli eğitimlerden geçer” –

Derslerin içeriğinde e-v-e-t harflerinin olduğundan emin misiniz? Sanki, baskın harfler h-a-y-ı-r gibimize geliyor. Bu akademiye bir gülümseme öğretmeni bulmalısınız. Var ise de, sadece, gülmenin mekanik bir krokisini çiziyor, dudakların nasıl kıvrılacağını, dişlerin nasıl gösterileceğini anlatıyor. Gülümsemenin kalp, göz, beden boyutlarını es geçiyor olmalı.

Kalite, bir tatilcinin, yıl boyunca hayal ettiği moladan beklentilerinin karşılanmasından ibarettir.

Devam edeceğiz..
photo2-copy1[1]

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.