Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mengen °C

(<)img src="https://placehold.it/120x600">
deneme kod arasında img'den önce ve en son (<)kapama işareti arasında boşluk olmayacak < img src="https://www.5banners.com/store/img/cms/00102.gif" >

Mudurnu asıl doğası, ormanları yok edilirse kaybeder

Mudurnu asıl doğası, ormanları yok edilirse kaybeder
01.07.2014
806
A+
A-

(Mengen’de var olan ve yapılacak HES lerin durumu nedir)?

Yeniceşıhlar Köyü Muhtarı Mehmet Efe, köy halkı adına bir açıklama yaptı. Efe, taş ocağını yapan Köroğlu Beton firma yetkililerinin geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamalarına yanıt verdi.

Köy Muhtarı Efe, “Şirket yetkililerinin açıklamalarının başında söyledikleri ‘biz çeker gideriz ama Mudurnu kaybeder’ lafı tehditkâr ve aciz bir ifadedir. Mudurnu köklü kültürü, tarihi, sanayisi, el sanatları ile binlerce yıldır var olan bir ilçedir. Bir şirketle kaybedecek ya da kazanacak değerden çok fazla anlam ifade eden bir geleneğe sahiptir. Mudurnu asıl doğası, ormanları yok edilirse kaybeder. Basın açıklamasında söyledikleri ruhsat verilemeden önce işletmenin açılabilmesi için ÇED (Çevresel Etki Değerlendirme)’den çeşitli hile ve kurnazlıkla sıyrılan ve ‘ÇED gerekmez’ raporu verilen bir yerin ÇED raporu var demeleri bile kamuoyuna yanıltıcı bilgi vermekten başka bir anlam taşımamaktadır.

“Mahkeme Süreci devam ediyor”

Şirket yetkilileri yaptıkları açıklamada Sakarya 1.idare mahkemesinde devam eden bir davayı bile kararı kesinleşmiş gibi göstermekte bir sakınca görmemişlerdir. Dava üst mahkeme olan bölge idarede devam etmektedir.

TBMM ‘ye verilen soru önergesi konunun detayına, sosyal boyutuna yönelik değil mevzuata ilişkin cevaplarıdır. Şirket yetkilileri her türlü hukuksuzluğu yaptığı halde hukuk dışı zorlamalara izin vermeyeceğiz demektedirler. İki ay boyunca çalışma fırsatı buldukları zamanlarda vergi rekortmeni olduğunu söyleyen firma yetkilileri karayolu kanununa göre azami taşıma kapasitesi 26 ton olan kamyonlarla 35–40 ton yük taşımışlar uyarılarımıza rağmen taşımaya devam etmişlerdir. Kanun ve kurallara ne kadar saygılı (! )olduklarını kamuoyunun takdirine bırakıyoruz.

Hukuk dışı zorlamalara izin vermeyeceğiz diyenler, her türlü kışkırtmayı yapmış köylünün üzerine kepçe ile yürümüş, ağır tonajlı kamyonları insanların karşısına dikerek tahrik etmeye çalışmışlar kolluk güçleriyle insanlar karşı karşıya kalsın diye el ovuşturmuşlardır.Amacı yaşam alanlarını savunmaktan başka hiçbir menfaati olmayan köylülerle tek amacı para kazanmak olanlardan kimin hukuk dışı zorlamalara kalkışıp kalkışmayacağını kamuoyu çok iyi bilmektedir” diye konuştu.

“Ruhsat süreci tamamlanıncaya kadar köylümüze haber verilmedi”

Köylünün şu ana kadar sağ duyulu davrandığını ifade eden Efe, “Köylünün anayasal hakları gereği temiz bir çevrede yaşama hakkını ve gelecek nesillere temiz bir doğa bırakma, geçim ve yaşam alanlarını savunma anlamındaki meşru eylemlerini provoke etmek için ellerinden geleni yapmışlar köylülerimiz sağduyu ile yaklaşıp bugüne kadar bunlara prim vermemiştir. Doğasından, geleceğinden, suyundan, ormanından başka kaygısı, başka bir amacı olmayan köyümüze destek amaçlı gelen doğa çevre gönüllüleri ve köyümüz kadınlarının video ve ses kayıtları alınmış, tehdit edilmiş adeta her bir şirket görevlisi ellerindeki telefonlar ile kameramanlığa soyunmuş ve sinsice uzaktan görüntüler almış, kolluk güçlerine şikâyet etmedikleri neredeyse kimse kalmamıştır.

Köylünün talepleri vardı, depo vb. yapacaktık söylemi, köylümüzü satın alınacak bir meta gibi gören ahlak dışı bir söylemdir. Muhtar ve köy ihtiyar kurulunun haberi bile yokken belli zaafları olan kendilerine yakın olabileceğini düşündükleri birkaç kişi ile diyaloga geçip köylüyü bölmeye çalışmışlar, bunların asıl niyetini anlayan o vatandaşlar da kendileri ile diyaloğu kesmiştir. Köyde nazarlık olan bir iki muhbir hariç. Güya köyün su deposu, köy odası talebi varmış ve yapacaklarmış gibi kamuoyunu yansıtmışlardır. Madem hayır işini o kadar seviyorsunuz 2009 yılından bu yana köyün yakınındasınız köylü tepki gösterince mi aklınıza geldi? Bu yaklaşımlar asil köylümüze yapılan bir hakarettir.

“Köyden kimsenin haberi olmadı”

Ruhsat süreci tamamlanıncaya kadar köyden kimse ile diyaloga geçilmemiş ve 2009 yılında başladıkları kırma eleme tesisi köye yakınlığı nedeniyle servis gerektirmeden gidilebileceği halde ruhsat süreci tamamlanıncaya kadar köyden hiç kimseyi işe almamaları tesadüf müdür? İşin her türlü kurnazlığını bildiklerinden, çalışanlardan boşboğazın biri ağzından bir şey kaçırırda köyde duyulur diye kimse işe alınmamıştır! Ruhsat süreci bittikten sonra o dönemin muhtarına ve köyden bazı vatandaşlara taş ocağını gezelim diye söylemişler ve alana gitmişlerdir. Yine ruhsat süreci tamamlandıktan sonra köylülerle diyalog kurmaya çalışmışlar ve duada köylünün ikram ettiği hayır, lokumu bile yöneticiler huzurunda yapılan konuşmalarda köylüler yokken; ‘Bizim köylülerle aramız çok iyi hayır ekmeklerini yedik ya da biz taş ocağını gezdirdik, haberleri vardı’ demekten utanmamışlardır. O dağlar her bir köylünün yaşam alanı, merası ruhsat işi bittikten sonra söylesen ne olur söylemesen ne olur?” diye konuştu.

Firmanın açıklamasında işe alınanların tehdit edildiği yönündeki ifadelere yanıt veren Köy Muhtarı Efe, “Benim sigortamı yatırın, lafları gibi konuşmalar hiç kimse ile olmamıştır. Aynı suyu içen, aynı dağı, doğası, akciğerleri yok edilmeye çalışılan, merası elinden alınan, bayramını, cenazesini beraber kaldıracak olan insanların; dağını, ormanını, suyunu, merasını yok etmeye gelmiş, geleceğini yok eden şirketin değil, köylüsünün yanında taraf olmasından doğal ne olabilir.

Köyümüzün civarında bugüne kadar bu sebeplerle pek çok taş ocağı açılmış, işlek bir güzergâh olan Adapazarı-Nallıhan yolunun görsel peyzajı bozulmuş, tarihe mal olmuş İpek yolu yeterince hırpalanmıştır. Bu, İpek Yolu’nun neredeyse kaderi olmuştur. Ülkemiz hükümetlerince çıkarılan yasalarla, açılan bu ocakların, çalışmaların başladığı gün itibariyle rehabilite edilme zorunluluğu vardır. Şu an ki durum da bırakın rehabilite etmeyi, ocakları işleten şirketler tarafından bile görmezden gelindiği aşikârdır. Açılan bir ocağın eski haline getirildiği daha görülmemiştir. Zira bu yüzyıllar alan bir süreç olmasına rağmen, rehabilitasyonun başlangıcı bile yöre halkı tarafından görünen bir durum değildir. Yıllardır köylerinin çevrelerinde bu taş ocaklarının sebep olduğu zararları gören halkın, bugün köylerinin yanı başında yapılan ocağın doğuracağı sonuçları öngörüp tepki göstermesi kadar doğal ve masum hiçbir şey olamaz. ÇED gerekmez raporu verilirken bile neden ÇED gerekmediğine dair bir çalışma yapılmamıştır.

İşin teknik kısmına gelecek olursak, Köroğlu Betonun basın açıklamasında bahsettiği hususlarda kanuna uygunluktan, ÇED raporunu aldıklarına kadar kamuoyunu yanıltıcı pek çok şeyden bahsediyorlar;

ÇED raporu nerededir, ÇED raporu mevcut ise, dosyalarında ki ‘’ÇED raporu gerekli değildir’’, belgesi kendilerinin bastırdığı bir evrak mıdır? Biz bu evrakın hazırlanmadığını biliyoruz, hazırlanan sadece proje tanıtım dosyasıdır, bu dosya da maalesef ki devlet görevlilerinin masa başında inceledikleri bir kitapçıktan ibarettir. Bahsettikleri ÇED raporu hazırlansa çeşitli devlet kuruluşlarından tutun yörede yaşayan halka kadar fikir sormak zorundalar. Bundan sıyrılmanın yolunu yılların getirdiği tecrübeyle çok iyi kavramışlar. Şu an biliyoruz ki yeni çıkan yönetmeliklerle aynı izni alamayacaklar. Kanunun gerektirdiği hükümler içinde hareket ettiklerini belirtip bununla övünmek bunların şirket felsefesi olmuş, fakat halk artık bu kadar ilgisiz ve bilgisiz değil, basın açıklamasında belirttikleri gibi bu mücadele tek bir aile üzerinden yürümüyor, sayısız fotoğraf ve videoda bunların hepsinin kaydı var.

“Halkımızın aydınlanması için net rakamlarla konuşalım”

Şirket sahibinin basın açıklamasında söylediği işletme izin alanının köye uzaklığı 950 metre değil 810 metredir. ÇED raporu gerekli olacak her durumda sınır rakamlarda kalmaya dikkat etmişlerdir. Hadi onu geçelim, ruhsat alanı Kalker ocakları için 100 Ha üzerinde olsa Maden Kanunu gereği başvuruda bile bulunamıyorlar. Köroğlu Betonun Ruhsat Alanı 98,13 Ha.dır. Sanıyoruz ki bu da tesadüf. Peki, bunu da geçtik Orman İdaresinden alınacak Orman İzin raporları için gereken ÇED sınır değer 25 Ha. iken Köroğlu Betonun İşletme İznini 21,347 Ha. da tutması da bir tesadüf olsa gerek!

Bütün bunların dışında resmi kurumlardan alınan belgelere dayanılarak söylenen endemik bitki ve nesli tükenmekte olan hayvan yokluğuna vurgu yapılmıştır. Burada hangi kurum mesai harcayıp bunu tespit etmiştir? Tespit edilirken asılan foto kapanlar hangi ağaçlara hangi tarihlerde asılmıştır, ne kadar zaman geçilmesi beklenilmiştir? Yerel halkın avlak olarak kullandığı bölgeye yetkililerden kim, ne zaman gelip incelemiştir, çalışma halka sorulmuş mudur?

2009–2010 yıllarında köyümüze yakın bir alandan taş çalınmış ve köylüden gizlenerek “yasal kılıfa” sokularak ruhsat süreci tamamlanmıştır. Bu süreç tamamlanırken hiçbir kurum işin sosyal boyutunu düşünmemiş yâda görmezden gelmiştir! Çok merak ediyoruz her lafın başında devletimiz gel deyince geliriz git deyince gideriz diyen şirket yetkililerini dağımızdan taşı çalarken devletimiz mi davet etmiştir. Bu süreçten sonra haberi olan köylümüz dağına, suyuna, merasına, ormanına gelecek kuşaklara temiz bir doğa ve onurlu bir gelecek adına sahip çıkmış ve bunun mücadelesini vermektedir.

“Referandum yapalım”

Şirket yetkilileri yaptıkları açıklamada bir aileden bahsediyor. Doğru! Biz bir aileyiz Yeniceşıhlar Köyü Ailesi. Eğer şirket yetkilileri ve ruhsat sürecinde katkısı olan kurumlar her şeyi doğru yaptıklarından eminseler köyümüzde referandum yapalım % 10 oranında destek alırlarsa köyümüzü bir şirkete tercih edenlere helal olsun.

“İdarecilerimize sesleniyoruz”

Efe, son olarak “Yollarımız toz ve çamur içinde kalmıştır. Köylümüz hayvanlarını meraya çıkaramamaktadır. Köyümüzde iki ailenin suyu şimdiden kesilmiştir,% 80 su ihtiyacımızı sağlayan kaynak tehlikede, su isale hattı ocak alanı içindedir. Atılan dinamitlerden engelli ve hassasiyeti olan vatandaşlarımız etkilenmektedir. En önemlisi ise, zaten geçimini zor sağlayan insanlarımızın huzuru bozulmuştur.

Bunlar yeterli gerekçeler değil ise on yıl sonra köylümüzün kalker tozundan ölmesi mi bekleniyor. Tüm köy halkının endişesi ve huzursuzluğu varken ve yıllar boyu devam edeceği aşikarken. Sosyal devlet olmanın gereği; yaşam ve geçim hakkı, temiz bir doğa, huzurlu bir ortamda yaşama hakkının bir şirketin rantı için feda edilmemesi gerektiğini düşünüyoruz. Bir halkın endişesi varsa bunu kâğıt üzerinde bir evrakla yok sayamazsınız. Umuyoruz ki bu işin kazananı doğa ve insanlık olacaktır.”
Bolunun Sesi

YORUMLAR

  1. MADEM BU HES ZARARLI ÇEVREYİ KİRLETİYOR DOĞAYI TABİATI ZARAR VERİYOR DEVLET NİYE İZİN VERİYOR DEVLETE SORMAK LAZIM BEN HER ZAMAN SÖYLÜYORUM GENE DE SÖYLÜYORUM BEN H.E.S KARŞIYIM KARŞI OLCAM BİZE ÜLKEYE MİLLETE FAYDASI YOKKİ ZARARI VAR DOĞAL TABİATI BOZUYOR GÖRÜNTÜYÜ BOZUYOR DERELERİMİZİ KURUTUYOR SESSİZ KALMAYALIM SESİMİZİ ÇIKARTALIM