Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mengen °C

(<)img src="https://placehold.it/120x600">
deneme kod arasında img'den önce ve en son (<)kapama işareti arasında boşluk olmayacak < img src="https://www.5banners.com/store/img/cms/00102.gif" >

NECÜK NİNE GİBİ , KAÇ YÜREK KALDIKİ ? -Sinan GÖKDEMİR-

28.01.2017
1.836
A+
A-
NECÜK NİNE GİBİ , KAÇ YÜREK KALDIKİ ?..-sinan GÖKDEMİR-
Havuzlu kahvenin arkasında ahşap tek katlı bir dükkandı.Akü’cü
Cevdet amca’nın ekmek teknesi.Karşısında Terzi Süleyman ve Sami Çıray amcalar,yanında iki ortak elektrikci dükkanı işletirlerdi.Rafet
Aykılıç ve Ramazan Göze amcalarımız.Çok az hatırlıyorum.Seydah-
met amcanın,kara fırını vardı.Biraz ileride solda Orman İşletme Binası.Sağ taraf,tarla ve topsahası.Top oynamanın yanı sıra panayır
kurulurdu o alana.Nasıl beklerdik o günleri.
Şimdiki Zonguldak karayolu, olduğu gibi tarlaydı.Şehir içinden geçerdi o zamanın toprak otoyolu.Ahşap beşler köprüsünden geçen
araçlar,şimdiki orman işletmesinin yanından bin bir zorlukla kıvrılır,
şimdiki gentaş fabrikasının oralardan çağ deresine inerlerdi.Birde işletmenin hemen altında,ilgi alanımız olan gaz yağı deposu vardı.
Şimdiki otobanın üzerlerinde boydan boya alıç,kiren,döngel ağaç-
ları vardı.Panayırlara denk gelirdi meyve vermeleri.Sığır gütmeye gittiğimizde alıç toplardık.Akşam eve gelince iğne,iplik alır onları
dizerdik.Çok önemliydi bizim için.Panayırda satıp harçlık yapardık.
Büyüklerimizdende aldığımız harçlıklarla birleştirip nelermi alırdık.
Bakır renkli kuruşların bile alım gücü vardı.Pastacı hacı şakir
amcadan beş kuruşa,beş halka(susamsız küçük simit) alınırdı mesela.Şekerci Mahir den halkalı şeker.En idealimiz panayıra gelen
atlıkarıncaya binmek.Telin üstünde yürüyen boncuk ali’yi ağzımız açık seyretmek.Hele o onluk çivi ile ,bir agaç çubuğa rengarenk
sarılarak satılan macun yokmu.Pamuk şekeri bir başka.Kiralık bisik-
letlerle tur atmak.Çadırlara yanaşıp fal baktıranlar.Tabi bayan falcı-
lar.Halka ile sigara avlamak.Tek saçma atan havalı silahla uçak düşürmek.Yıllar sonra çarkı Felek olarak tv lerde hit olacak düzenekte sigara yakalamak.Bardağın içine konan üç zar’a pa-
ra basmak.Taç,çengel,kupa,maça ne çıkarsa bahtına.Üç borudan ses
geleni bulana,basılan paranın iki misli.Bildiğiniz Las Vegas.
İki gün sürerdi zaten panayır.Ama çadırcılar uzun kalırdı.Atlı karın
ca,dönme dolap,halkacılar işleri düşüp,yada milletin parası bitince
giderlerdi. Yada ikinci izin verilmezdi.
Top sahasının yanında tek katlı Kızılay binası,Mengen gençlik binası,Askerlik şubesi,bayi yaşarın deposu,Terzi Mustafa Amca,
Sobacı Halil amca,Akücü Seyfettin,Tamirci Niyazi abi,Çamur Şevket
amcanın balkonlu sineması,tüfekci Mustafa, hayat katardı oralara.
Pazarköy caddesinde devam ederken sağ tarafta şehir hamamı
vardı.Evlerde şimdiki gibi banyolar ne gezer.Helkelerle taşınan sular
la leğenlerde,deredemlarında yada yüklükte yıkarlardı bizleri analarımız. Çamaşırların kil ve tokmak yardımıyla dere kenarların
da ve deredamlarında yıkandığı gibi.
Demirci Elmas amca,Tornacı Asım,Tahsin ve Şaban abiler,demirci
Aliosman ve Yurt kardeşler,Memduh Özçelik amcamız,Ali Karakaş
amcamızın hızarı,….
Şimdiki marketim binasında belediye vardı.O binadan önce,yanlış
hatırlamıyorsam;Atatürk İlkokulunun tepeden,yolun üstünden vi-
yadük gibi ağaçtan çörtenlerle su akardı.Yolların çamurunu,ıslaklığı-
nı hatırlıyor gibiyim.O binanın orası değmenmiş..?Yine yanında,önce ziraat bankası,sonra yapı kredi.Biraz ilerisinde Türk Hava Kurumu
ofisi.Fil Namık amca bakardı.Ve yanında,bodrum katta,bizim
yıllarımızın geçtiği Yaman Sineması.Mustafa,Kezban,Satılmış ve Süha Yaman.Merdivenin başındaki ahşap evde necük nine otururdu.
Oradaki elmadan alacağımız zaman,pencereden, dallarını kırmayın
önce yerdekileri toplayın diyecek kadar sevimli ninemiz.
Yaman sinemasının plakları”bu ne dünya kardeşim,seven ,sevene”
yi çalarken akla gelirmiydi ki bu günler.Hem dalların kırılmamasını,hem
bizim gibi çocukların yüreklerinin kırılmamasını isteyen Necük nine
gibi kaç yürek kaldıki?..
Yüzünüzden gülücükler,yüreğinizden sevgiler eksik olmasın.
Sevgiyle Kalın.
                               Sinan GÖKDEMİR

Sinan Gökdemir.

YORUMLAR

  1. Ünal Türkmen dedi ki:

    Sevgili okul, sınıf, yurt, kader arkadaşım Sinan :))…yazını büyük bir keyifle okudum, yazının altındaki sayfada çok uzun zamandır aradığım rahmetli babamın rahmetli Sami (Çıray) amca ile olan fotoğrafına rastlamakta benim için çok güzel bir süpriz oldu, eline sağlık, sevgiler, saygılar, Ünal Türkmen