Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mengen °C

(<)img src="https://placehold.it/120x600">
deneme kod arasında img'den önce ve en son (<)kapama işareti arasında boşluk olmayacak < img src="https://www.5banners.com/store/img/cms/00102.gif" >

Noel Baba var mıydı?

Noel Baba var mıydı?
03.01.2015
1.092
A+
A-

Christmas, Yeni Yıl falan derken, 2015’e demir attık. Yılbaşı gecesi Dünya’nın gündeminde ilk sırada Noel Baba vardı kuşkusuz.

Dünya gündeminde Noel Baba vardı, ama Anadolu’nun kadim tarihinde, Batı’nın pazarladığı gibi bir şahsiyet yok sanıyorum…

 

Anadolu efsanelerinde böyle bir şahsiyete dair en küçük bir iz yok.

Anlatayım…

Egemenlerin, iktidarlarını yalan üzerine kurduğu bütün ülkelerde, doğru tarih ile resmi tarih, siyah ile beyaz kadar ayrıdır, farklıdır, uzaktır.
Bu, Anadolu’da da böyledir… Hatta her yerden daha fazla böyledir.

 

İşin doğrusu; Tarih egemenlerin hatıra defteridir.

 

Doğru tarihi, onu yaşayan halklar kulaktan kulağa iletir. Resmi tarih görünümlü yalanları ise, egemenler satılık kalemlerine, suç ortaklarına yazdırır.

 

Çocukluk zamanlarımızda Tarih adına anlatılan her şeyi bir sosyal ayet gibi dinlerdik.

 

Derken büyüdük.

 

Dünyayı ve hayatı, resmi kayıtların önümüze koyduğu verilerle açıklayamaz olduk. Bizim yazdıklarımız kadar, bizim hakkımızda yazılanlara da göz attıkça doğruların farklı olduğunu görmeye başladık.

Özellikle tarihin, okullarda ‘sınıf geçme’ isimli soyut bir huniden beynimize akıtılan yalanlardan daha derin, daha acılı ve daha kitlesel bir ‘şey’ olduğunu anladık.

Kendi adıma, sevgili Dostum Erdoğan Çınar’ın kitaplarından birisinde işaret ettiği bir benzerliği fark ettiğimde iyice afalladım. Hacı Bektaş-ı Veli’nin başlığı ile Nemrut Dağı’nda, binyıllara meydan okuyan Kommagenes Kralları’nın heykellerindeki başlıkların benzerliği hiç dikkatinizi çekmiş miydi?

Şu linkte yazılanlara bir bakmanızı öneririm.

http://www.karalahana.com/karadeniz-forum/index.php?topic=11260.0

Kommagenes Halkı ile Hacı Bektaş’ın köklerinin binlerce yıl önce kesişmiş olabileceğini duyduğunuzda tepkiniz ne olur?

 

Erdoğan Çınar, uzun yıllar yaptığı araştırmaların neticesinde oldukça iddialı bir tez ileri sürüyor. Bugün, Aleviliği İslam’ın sınırları içinde bir inanç kümesi olarak gören tezlerin asılsız olduğunu, Alevilerin Anadolu’nun kadim halkı Luvi’lerden geldiğini belirtiyor. Luvi’lerin o dönemdeki adının Aluviler olduğunu, sesli ifadede a harfinin düştüğünü ve Luviler olarak kayda geçtiğini vurguluyor.

 

Yazdığı bütün kitapları burada değerlendirmeye ne zamanım, ne bu sütun yeter. Ama çarpıcı bir örnekle kafanızı karıştırayım, araştırma arzunuzu tetikleyeyim. Hafızanızın hücrelerine bir provokasyon düzenleyeyim.

 

Sevgili Recep Yavuz, bir süredir sözü bal kıvamında sunduğu yazılarla dimağlarımıza ziyafet çekiyor. Son yazısını, siyasi bir gelişmeden hareketle Noel Baba olarak bilinen dini/tarihi kişilik üstüne kaleme almış. Hepimizin ayet hükmünde kabullendiğimiz misyonunu anımsatmış.

Ben Anadolu’da böyle bir dini/tarihi kişiliğin yaşadığından, kendisine atfedilen iyilikleri yaptığından, Anadolu halklarının bu kişiliği ortak hafızalarına yerleştirdiğinden ve onu bir Anadolu EREN’İ olarak çağlar ötesinden bugüne taşıdığından emin değilim.

 

Anadolu’nun en önemli noktalarından birinde böyle bir EREN çıkacak, insanlara iyilik yapacak, mucizeler sergileyecek, buna mukabil bu coğrafya’nın, hatta hinterlandının ne edebiyatında, ne inanç sistemlerinde, ne destanlarında bir satırlık yer bulamayacak.

 

Böyle ulu bir kişilik, koskoca coğrafyanın belleğinde kendisine bir şiirlik bile yer edinememiş ise, akıl ve bilim bu durumu sorgulamayı emreder. Bırakın Anadolu’yu, doğduğu ve yaşadığı rivayet edilen Demre’nin folklorik mirasında bile tek satır yok ve yöre kültürü ile taban tabana zıt.

Anadolu halkları, ortak ataları Hititler’in tarım yöntemlerini bile 21.yüzyıla kadar taşımış. Yılın birçok ayının ismi Sümerlerden, Hititlerden binlerce yıllık bir yolculuk ile bugünlere taşınmış. Türkçe’de birçok Hititçe kökenli sözcük var. Ama, ortak bellekte, o dönemde Anadolu’yu iyilikleri ile fetheden bir EREN’E ait bir tek şiir, deyiş, efsane yok.

 

Erdoğan Çınar, ALEVİLİĞİN KÖKLERİ/Abdal Musa’nın Sırrı isimli kitabında farklı bir gerçeğin altını çiziyor.

 

O dönemin Anadolu Halklarına Hristiyanlığı benimsetmekte zorlanan Bizans İmparatorluğu’nun, çözümü, bu Halkların inanç sistemleri içindeki kutsal kişilikleri, ritüelleri ve sembolleri köklerinden kopararak Hristiyanlık potasında eritmekte bulduğunu belirtiyor.

Hristiyanlıktaki aforoz müessesesinin, Alevilikteki Düşkün İlan Etme müessesesi ile benzerliği dikkat çekici.

Alevilikte, Evren-Dünya-İnsan birlikteliğinin ifadesi olan teslis’in, Hristiyan İnancında Kutsal Ruh- Meryem-İsa biçimine bürünmesi ilginç.

Anadolu’nun binlerce yıllık Yumurta Bayramı mı daha eskiye dayanıyor, Hristiyanlığın Paskalya Bayramı mı?

Alevi Cem’inde 12 hizmetliye karşılık, İsa’nın oniki havarisi olması tesadüften biraz fazla bir benzerlik taşıyor.
Dünya Hristiyanlığı, Demre’li muhayyel Noel Baba’yı allamış, pullamış, vicdanları en can alıcı noktasından vuracağı hedefi seçmiş ve Noel Baba imajını ÇOCUKLAR ile cilalamıştır. Çocuklara hediyeler veren bir Noel Baba figürü kadar etkili olabilecek başka bir sembol bulmak hemen hemen olanaksızdır.

 

İyi de, Sivas, Tunceli, Erzincan, Bingöl, ve Muş İllerimizin kırsal kesimlerinde, uygulanması çok azalmış olmakla beraber, unutulmadan bugüne ulaşan bir Alevi geleneği var; Khal Kagan…

Khal Kagan, Dersim dilinde eski yılın uğurlanması ve yeni yılın karşılanması anlamına gelen bir terim. Khal Kagan kutlamaları Aralık ayının son haftasında KHAL KHELK adı verilen ak saçlı, aksakallı, gün yüzlü ihtiyar bir adamın, köy çocukları ile beraber kapı kapı dolaşarak çocuklar için hediyeler toplaması ile başlar, yeni yılın ilk gününde kurulan bir ayin-i cem ile sona erer.

Bu şehirlerin, zamanın birinde Noel Baba’yı kopyaladıklarını ve Khal Khelk mitini ortaya çıkardıklarını söylemek en hafifinden bu Coğrafya’nın derin kültür mirasına saygısızlık olur. O halde tam tersi. O zaman, Noel Baba’nın bir Khal Khelk türevi olduğunu kabullenebiliriz.

 

Şimdi, tarih diye yutturulan her şeyi, objektif akıl ile sorgulama zamanı değil mi?

YORUMLAR

  1. kamil dedi ki:

    Sayın yazar konuşulması bile çok hassas olan konulara cesaretle yaklaşmış.Ama sadece dini konuları ele almış.Acaba gelecek yazılarda yakın tarihin de, gerçek olan ve olmayan taraflarını da yazabilir mi ?