Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mengen °C

(<)img src="https://placehold.it/120x600">
deneme kod arasında img'den önce ve en son (<)kapama işareti arasında boşluk olmayacak < img src="https://www.5banners.com/store/img/cms/00102.gif" >

Tarlada yüzler gülüyor sorun pazara çıkışta

Tarlada yüzler gülüyor sorun pazara çıkışta
04.05.2020
814
A+
A-

Tarlada yüzler gülüyor sorun pazara çıkışta

DÜNYA’nın, tarım havzalarındaki tabloyu mercek altına alan araştırmasına göre birçok üründe yüksek rekolte bekleniyor. Ancak, üretici fiyat ve pazarlama konularında endişeli.

Tarlada yüzler gülüyor sorun pazara çıkışta

Tüm dünya, yaşanan COVID-19 küresel salgını ile birlikte tarımı adeta yeniden keşfetti. Yakın zamana kadar silah güçleriyle, petrolüyle, döviz, altın rezervleri ile övünen anlı şanlı ülkeler, salgının ardından ambarlarındaki gıda ürünlerine bakma gereği duydular. Bugün artık, buğday, mısır, mercimek, meyve sebze stratejik ürün olarak algılanıyor. Hükümetler gıdada kendi kendine yeterliliği iş gündemlerinin birinci sırasında ele alıyor. Önce iç pazar deyip, pek çok tarımsal üründe ithalatlarına sınırlama, hatta yasaklama getiren ülke sayısı hızla artıyor.

Dünyadaki bu gelişmelerin aynısının Türkiye’de de yaşandığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bugün ülkemizde en çok konuşulan sektörlerin ilk sıralarında ihmal noktasına gelen tarım var. Ambarlara bakılıyor, rekolteler sorgulanıyor, ekim alanları mercek altına alınıyor. En çok da kendimize ne kadar yeteriz sorusuna yanıt aranıyor. DÜNYA Gazetesi olarak batısından doğusuna tarımsal havzaların röntgenini çektik. Hasadı gelen, ekimi yapılan ürünlerde mevcut durumu, ülke olarak ince ince yürütülen hesaplamalara katkı sunması açısından gözler önüne sermeye çalıştık.

ÇUKUROVA
BUĞDAYDA VERİM YÜKSEK, İYİ FİYAT BEKLENİYOR

Adana, tüm dünyada stratejik ürün sayılmasıyla birlikte fiyatı artan buğdayda hasada bu ayın ortalarında başlayacak. Buğdayın turfanda bölgesi olarak tanımlanan Çukurova’da, geçen yıl prim desteğinin yüzde 100 artırılması (kiloda 5 kuruştan, 10 kuruşa çıkarıldı) ekim alanlarının genişlemesine neden olmuş. Bu yılın yağışlı geçmesi, taban gübresinde fiyat indiriminin de etkisiyle iyi gübreleme yapılan bölgede buğdayda yüksek verim bekleniyor. Adana Ticaret Borsası (ATB) Başkanı Şahin Bilgiç, “Geçen yıl 1 milyon 200 bin ton civarında buğdayımız oldu. Bu yıl bu rakamı geçeceğiz” diyor. Ulusal Hububat Konseyi (UHK) Yönetim Kurulu Başkanı Özkan Taşpınar, eli kulağında olan buğdayda taban fiyatın ve prim desteğinin gelecek yılların rekoltesinde belirleyici olacağı gerçeğinin altını çiziyor.

– Türkiye üretiminin yüzde 20’sinin gerçekleştiği mısıra bu yıl Adana çiftçisinin ilgisi fazla. Geçen yıl 1 milyon ton mısırın üretildiği kentte, yeni sezona yönelik üretim alanları genişletilmiş. Rekoltenin 2019’a göre 200 bin ton artacağı tahminleri yapılıyor. Mısıra yönelen daha çok geçen yıldan umduğunu bulamayan pamuk üreticisi olmuş Adana’da. ATB Başkanı Bilgiç, “Geçen yıl pamukta desteği 80 kuruştan 1.5 TL’ye çıkarsalardı, en azından ekim alanlarında daralma olmazdı” diyor. Pamukta ekim dönemi bitmek üzere. Yapılan tahminlere göre geçen yıl 150 bin ton pamuğun üretildiği Adana’da bu rakam yeni sezonda yakalanamayacak gibi görünüyor.

İRAN KARPUZU ŞAŞKINLIĞI

Dört üründe Türkiye lideri olan Adana, ülke genelindeki narenciyenin yüzde 33’ünü, karpuzun yüzde 20-25’ini, soyanın yüzde 65’ini, yer fıstığının 70’ini üretiyor. Karpuz demişken, Adanalı üretici, İran karpuzundan şikayetçi. Hatta COVID- 19 salgınını yaygın olarak ilk yaşayan komşumuz İran’dan karpuz ithal edilmesine de şaşırıyor Adanalı çiftçi. Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, havaların serin gitmesinden dolayı karpuz hasadının, yaklaşık 10 gün geciktiğini, piyasaya giren İran karpuzuna yönelik önlem alınması gerektiğini söylüyor. Çin’den sonra dünyadaki en büyük karpuz üreticisi Türkiye’nin yüzde 25’ini üreten Adanalı çiftçi, karpuzda yüksek bir sezon bekliyor.

Adana Çiftçiler Birliği Başkanı Mutlu Doğru, ekimi yapılan ayçiçeği ve mısır gibi ürünlerde herhangi bir sorun yaşamadıklarını belirterek, “Pazarlama ve lojistik endişeler var. Bugünlerde soya ve pamuk ekimi ile birlikte Adana’da çiftçimizin en önemli sorunu finansal açıdan açıklanan destek paketinde yer almayışıdır” diyerek üreticinin sorunlarına dikkat çekiyor.

Osmaniye Ticaret Borsası Başkanı Sait Çenet, bölgede nisan ayında yer fıstığı ekimi yapıldığını belirterek “2019 yılında 132 bin dekarda 50 bin ton kabuklu yer fıstığı hasat edilmişti. Bu yıl da benzer rakamlar bekliyoruz. Beklentimiz yer fıstığına destekleme primi verilmesi” diyor.

HATAY SOĞANI SON ANDA KURTULDU

– Hatay’da pamuk üretimi son yıllarda artış eğilimindeydi. Geçen yıl Amik Ovası’nın nerede ise yarısına pamuk ekildiğini söyleyen Antakya Ticaret Borsası Başkanı Ali Celal Mursaloğlu, “2019’da verilen ton başı fiyat hayal kırıklığı yarattığı gibi çiftçi geçen yılın desteklemelerini dahi alamadı” diyor. Pamuk çiftçisinin yüzde 30’unun başka ürünlere geçtiğine vurgu yapılıyor. Çiftçide ve ihracatçı şirketlerde pazarlama sıkıntıları var. Çiftçinin ekimini artırdığı ürünler arasında bölgenin ince kabuklu soğanı da bulunuyor. Yakın zamanda en büyük sorunu da bu üründe yaşadı bölge çiftçisi. Kabuğunun sert olmaması dolayısı ile 20-25 gün aralığında pazar bulması gereken üründe, en çok da bu yılbaşında gelen ihracat yasağının sıkıntısı yaşanmış. Kamuoyunun yazarımız Ali Ekber Yıldırım’ın geçen Perşembe günkü haberinde duyduğu, ihracat yasağının kalkması ile birlikte tüm soğan üreticileri gibi Hatay’da da derin bir oh çekildi. Son anda ihraç imkanı bulacak Hatay soğanında bu yıl 60 bin tonun üzerinde rekolte gerçekleşti.

– Soğanda 2019’da Rusya, Irak, Suudi Arabistan gibi ülkelere yapılan ihracatın önünün açılması bekleniyor. Aslında ihracat şansı, Türkiye’nin tüm tarımsal ürünler için geçerli. Dünya genelinde ülkelerin korumacı politikalarının yanı sıra salgınla birlikte pek çok ülkede tarımsal üretimin aksaması bu şansı doğuran nedenler arasında. Salgın ile birlikte lojistik tedbirlerin sonuçları merakla bekleniyor. Adana Çiftçiler Birliği Başkanı Mutlu Doğru’nun belirttiği gibi dış pazarlar Türkiye’nin tüm tarımsal ürünlerine fırsat kapısı aralıyor. Meyvecilik de ihracat şansı yüksek tarımsal ürünlerimiz arasında ilk sıralarda yer alıyor.

REKOLTE İYİ, DÜŞÜK FİYAT SORUN

Mersin, Türkiye’nin toplam meyve hacminin yüzde 8’ini tek başına karşılıyor. Muz, çilek, sert kabuklularda, limonda en büyük üretici. Tarla ürününden meyveciliğe eğilimin son dönemde arttığı kentte, şubat ayında küçük çaplı don olsa da bölge tarımının en büyük korkusu bu yıl ağaçlara sorun yaratmamış. Küçük çaplı gecikmeler olsa da ihracat yürüyor. İhracatta Türkiye’nin önünü açacak gelişmelerin başında Avrupa’daki iki önemli rakip ülkenin, İspanya ve İtalya’nın yaşadığı hasat sorunu geliyor. Bu iki ülkede yaşanan sorunların meyve alanında Türkiye’nin avantajını artıracağına dair yüksek bir kanaat var.

Üretici, düşük fiyattan yana çok dertli. Çilek, toptanda kilosu 4 liraya satılırken, limonun kilosu 3-4 lira arasında değişiyor. Düşük fiyatın ihracatla aşılması beklentisi var. Ulaştırma yöntemleri ve pazarlamadaki sorunların aşılması gerektiğine vurgu yapılıyor.

– Bölge, geçen yıl yoğun olarak Akdeniz meyve sineği ile mücadele yürüttü. Bu yıl da mücadelenin devam etmesi gerekiyor. Ziraat Mühendisleri Odası Mersin Şube Başkanı Necmi Birim, “Bu süreçte Akdeniz Meyve Sineği ile mücadele eylem planının içerisinde olmak istediğimizi tüm kurumlara iletmek istiyoruz” diyor. Mersin’de toplu pazarlama imkanının yaratılamadığını kaydeden Mersin Ziraat Mühendisleri Odası eski Başkanı Mustafa Kemal Karaoğlu, “Pazarlamada yeni stratejiler ortaya konmalı. Profesyonel tarım kooperatifleri devreye girmelidir. Pazarlama eksikliğimizi gidermemiz mutlaka gerekiyor” diye konuştu.

TARSUS’TA MUZ VE LİMON EKİMİ ARTTI

Tarsus, özellikle geniş ekim alanları ile öne çıkıyor. Muz son dönemin en çok yatırım yapılan alanlarının başında geldi. Bahçeler Anamur’un aksine geniş alanlara kuruluyor. Narenciye ve özellikle limon ağacı ekimi de hızlı arttı. Mersin ve Anamur’da meyve alanında yüksek rekolte beklenirken, sebze de fiyat düşüklüğünden kaynaklı soruna dikkat çekiliyor. Tarsus Ziraat Odası Başkanı Veyis Avcı, “Bu salgının piyasaya etkisi devam ederse önümüzdeki yaz sezonu için endüstriyel bitkiler hariç, sebze ürünlerinde ekimlerin yüzde 50 oranında azalmasını bekliyoruz. Türkiye’nin önümüzdeki dönemde gıda sıkıntısı yaşamaması için hükümetimizin ilk olarak çiftçiye gübre, zirai ilaç ve belirli ürünlerde desteklerini artırması gerekiyor” diye konuştu. Anamur ve Bozyazı’da serada yetiştirilen muz, çilek, patlıcan, salatalık, domates, biber ürünlerinde hasad tüm hızıyla sürüyor.

ŞANLIURFA
YAĞIŞLAR VERİMİ ARTIRACAK

Şanlıurfa, bol yağışlı geçen kışın ardından verimi yüksek bir sezon geçirmeye hazırlanıyor. Mevsim normallerinin üzerinde seyreden yağışlı hava ve fenolojik gözlemler sonrasında bu yıl tarım şehrinde bereketli bir sezon yaşanacak. Kütlü pamuk üretiminde önemli bir merkez olan Şanlıurfa, geçen yılki verim kaybından ve düşük fiyattan ötürü, zarar ettiği gerekçesi ile farklı ürünlere yöneldi. Bu yıl münavebeli tarımda (değişimli ürün) alternatif ürün yem bitkisi oldu. Kaliteli yem bitkisi ekimi konusunda bakanlık tarafından başlatılan özendirici çalışmaların da etkisiyle yem bitkisi ciddi anlamda ara ürün olarak üretilmeye başlandı. Şanlıurfa tek başına Türkiye’nin kaliteli kaba yem bitkisi konusunda yüzde 35 civarında üretime ev sahipliği yapmak için hazırlanıyor. Geçen yıl 50 bin dekar civarından olan yem bitkisi ekim alanı bu yıl 250 bin dekar civarına yükseldi.

– Mevsim normallerinin üzerinde yağış alan Şanlıurfa 2020 yılında hububat üretiminde en düşük 1 milyon yüz bin ton civarında üretim bekliyor. Geçtiğimiz yıl 700 bin ton civarında hububat rekoltesi bu yıl en az yüzde 50 olarak artmış olacak. Üretim alanlarının da genişlemesi ile birlikte mısırda yüzde 50’ye varan oranda rekolte beklenen Harran Ovası’nda, mercimek üretiminde yüzde 35, arpa üretiminde yüzde 30 artış öngörülüyor. Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı İbrahim Halil Peltek, Şanlıurfa’da hayvancılığın gelişimine de hizmet edecek yem bitkisi ekiminin yakın gelecekte 500 bin dekara ulaşacağını tahmin ettiklerini söyleyerek, “Harran Ovası’nda çok bereketli bir yıl geçireceğiz” diyor.

REKOLTE İYİ, İŞÇİ SORUNU YÜKSEK

Aslında bir sanayi kenti olan Gaziantep’te, tarımsal ürüne yönelik yüksek ticaretin yanı sıra kendine özgü bir üretim faaliyeti de var. Gaziantep, Türkiye’nin antepfıstığının yüzde 31’ini tek başına üretiyor. Var/ yok yılı yaşayan ürünlerden olan antepfıstığında bu yıl iyi rekolte bekleniyor. Antepfıstığında 2018’deki var sezonuna oranla bu yıl yüzde 25’e yakın rekolte artışı tahminleri yapılıyor. İklim şartlarının uygun geçmesi rekolte artışındaki en büyük nedenlerden. Bu yıl antepfıstığında Gaziantep’in 110 bin tonlarda üretim yapacağı kaydediliyor. Kırmızı biberin yüzde 25’inin yetiştiği kentte, bu yıl bu üründe de artış beklentisi hakim. 2019’da 26 bin tonun üzerinde kırmızı biberin yetiştiği kentteki üretimin 30 bin tonları bulacağı tahminleri yapılıyor.

– Bu noktada yaşanan en önemli sorun ise mevsimlik işçi konusunda. Gaziantep Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Abdülkadir Deniz, “Tarımda çalışan sorunu en büyük sıkıntılarımızdan. Taşımalı işçi sorunu çözülemez ise birçok iş aksayacak. Antepfıstığı ağacından, sarımsak ekimine kadar çok alanda büyük sorunlar ortaya çıkacak” diyor.

Diyarbakır’da, geçen yıl 234 bin ton üretilen kütlü pamuk ekiminin bu yıl yarı yarıya azalacağı tahmin ediliyor. 230 bin tonu bulan mısır rekoltesinin bu yıl yüzde 10 civarında artacağı öngörülüyor. 757 bin ton civarında olan buğday rekoltesinin de hemen hemen aynı oranda olacağına vurgu yapılıyor. Üretimin artmasında geçen sonbahar ve kış aylarının bol yağışlı geçmesi etkili olmuş.

KONYA
HUBUBAT BEKLENTİSİ YÜKSEK

Türkiye genelindeki tarımsal üretime yansıyan bol yağışlı kış şartları olumlu etkisini tahıl ambarı Konya Ovası’nda da göstermiş. Kışın yanı sıra nisan yağmurları çiftçinin yüzünü güldürmüş. Mayıs’ın da yağmurlu geçmesi halinde rekolte tahminleri daha da yukarı revize edilecek. Buğday, mısır, arpa ve ayçiçeğinde verimli bir sezon bekliyor Konyalı çiftçi. Ekim-kasım aylarında ekilen hububat gelecek aydan itibaren hasat edilmeye başlanacak. Konya’daki ekim alanlarında geçen yıl toplam 2.2 milyon ton olan buğdaydaki rekoltenin 3 milyon tona kadar çıkabileceğine dair hesaplar yapılıyor. 2019 mahsulu 850 bin ton olan arpada bu yılki beklenti 950 bin ton, geçen yıl 2.7 milyon ton olan mısırdaki beklenti ise 3 milyon ton. Ayçiçeğinde 2019’da 328 bin olan rekolte 350-370 bin ton aralığında ortaya çıkabilecek.

– Salgın sürecinde buğdayın öneminin anlaşıldığını dile getiren Konya Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Murat Akbulut, devletin buğdayda nakit desteğini artırması gerektiğini dile getiriyor.

– Meram Ziraat Odası Başkanı Murat Yağız, salgın sürecinde ülkenin en stratejik alanının tarım olduğunun bir kez daha anlaşıldığını belirterek, tarıma pozitif ayrımcılığın artırılması gerektiğini belirtiyor.

Tarım da dünya da söz sahibi olmak istiyorsak, atıl durumda tarıma elverişli hazine arazilerinin tarıma kazandırılması gerektiğini dile getiren Başkan Yağız, “Sulanabilir arazilerimizin artması gerekir. Konya ovası sulamada yeni kaynaklara ulaştığında bugünkü üretiminin iki hatta üç katını yapabilecek kapasitesi vardır” diyor.

Kayseri ve Nevşehir arpa, buğday, patates, şeker pancarı, çerezlik kabak ve çerezlik ay çekirdeği, bakliyat ve elma ürünlerinde önemli miktarlarda üretime sahip. Saydığımız ürünlerde ekim sorunu yaşanmadı, rekoltenin yüksek olması bekleniyor. Patates bölgenin en önemli geçim kaynaklarından. Erkenci ve kışlık olarak üretimi yapılıyor. Erkenci üretimde bir sorun oluşmadı, eylül ekim aylarında ekimi yapılacak kışlık patatese ilişkin tedbirlerin şimdiden alınması gerektiğine vurgu yapılıyor.

– Salgın, afet, savaş dönemlerinin en stratejik tarımsal ürünlerinden olan, depolanma kabiliyeti yüksek patateste yeni sezona dönük üretim sahaları artırılıyor. Bu eğilimin sürmesi için üreticinin desteklenmesi isteniyor. Beklenen tedbirler arasında banka kredilerinin faizsiz ertelenmesi, devletin ilaç, gübre, tohum ve mazota yönelik desteklemeleri ilk sırada geliyor.

KARADENİZ
FINDIKTA KORKULAN OLMADI

Karadeniz’in iki kendine özgü ürününden biri fındık, diğeri de çaydır. Her ikisini de iç pazarda olduğu kadar yurt dışı pazarlarda da Türkiye’nin etkin tarımsal ürünleri arasında saymamız gerekiyor. Özellikle fındık ihracat açısından Türkiye’nin stratejik ürünleri arasında yer alıyor. Her ne kadar Batı Karadeniz’de fındık üretimi toplam üretimin yüzde 30’una yaklaştıysa da fındık denilince Doğu Karadeniz akla geliyor.

Giresin merkezli üretimde geçen yıl rekoltesi düşük olan fındıkta, bu yıl kış dönemi korkulan olmadı, düşen hava sıcaklığı fındık karanfillerine zarar vermedi. Giresun Ziraat Odası Başkanı Nurittin Karan, fındıkta korkulanın olmadığını, düşen hava sıcaklığı ve yağan karın ürüne zarar vermediğini bildirdi. 2019’da İtalya ve Gürcistan’da rekoltenin az olmasının ihracat kanallarında Türk fındığına olan talebi yükseltti. Bu yıl da yüksek bir verimlilik bekleniyor. Çok ciddi bir iklim sorununun yaşanmaması halinde 650 bin- 700 bin ton arası bir rekoltenin beklendiği fındıkta, çayda olduğu gibi en önemli sorunun toplayıcı işçi ihtiyacında ortaya çıkacağına vurgu yapılıyor. Doğu Karadeniz’e her yıl 20 binin üzerinde fındık toplayıcısı geliyor. Fındıkta yaz sonu gerçekleşen toplama işi, çayda, salgın tedbirlerinin en yoğun yaşandığı şu günlerde başlıyor. Dolayısı ile epey sorun da yaratmış durumda.

– Yılda üç hasat dönemi yaşayan çayın ilk toplanması bu ay içinde gerçekleşecek. Son yıllarda çay toplama işi Gürcistan ve Azerbaycan’dan gelen 40 bin işçi ile yapılıyordu. Bu yıl, salgın yasakları kapsamında yurt dışından mevsimlik işçi gelemediği gibi büyük çoğunluğu İstanbul’dan gelen yurt içi seyahatler de gerçekleşmedi. Her yıl çay sezonunda İstanbul’dan 50 binin üzerinde belgeli çay çiftçisi geldiği tahmin ediliyor. Samsun’dan itibaren gelebilecek işçilerle toplamanın yapılması sağlanacak. Başta da belirttiğimiz gibi çay verimi açısından bereketli bir sezon bekleniyor. Tek sorun bölgede el işçiliğine dayanan toplayıcı azlığı. Bu durum ayrıca işçi maliyetlerini yükseltti. Bir not düşelim, ilk sürgünde çay toplanamadığı takdirde bir yıllık verim çok düşük kalıyor.

Rize (Yüzde 70’e yakın) merkez olmak üzere bir miktar komşu iller Trabzon, Artvin ve Giresin’da yıllık toplamda ortalama hasadı yapılan 1.1 milyon-1.3 milyon ton yaş çay yaprağından 230-250 bin ton kuru çay imal ediliyor. Çay ekim cüzdanına sahip 200 bine yakın üretici var. Yani 1 milyona yakın insan çay tarımı ile direk ya da dolaylı ilgili. Çoğunluğu bu üç ilin dışında yaşayan çay üreticileri, toplamada sıkıntı yaşasalar da bitki için çok önemli olan gübreleme faaliyetini gerçekleştirebildiler. Gübreleme, salgın önlemlerinin hemen öncesine denk geldiğinden sorun oluşturmadan yerine getirilebildi.

İZMİR
PAMUKTA REKOLTE İLAN EDİLDİ

Ege Bölgesi’nin Türkiye hatta dünya üretiminde söz sahibi olduğu tarım ürünlerinin başında pamuk, incir, üzüm ve çekirdeksiz kuru üzüm ile tütün geliyor. Pamuk, İzmir ve civarının son dönemde öne çıkan geleneksel ürünlerinden. Elyaf uzunluğu ve kalitesi ile ABD Memphis pamuğuna eşdeğer görülen Ege pamuğunun, son yıllarda İzmirli üretici tarafından yeniden keşfedildiği bir gerçek. Geçmişte düşük fiyat ve düşük prim nedeniyle üretimi iyice gerileyen pamukta fiyatların ve primin artışıyla başlayan toparlanma bu sezon da sürdü. İzmir Ticaret Borsası, Ege İhracatçı Birlikleri, Söke Ticaret Borsası ile Aydın Ticaret Borsası’nın ortak çalışması sonucunda 2019- 2020 sezonu için Ege Bölgesi pamuk rekoltesi 218 bin ton olarak ilan edildi. Bu yıl aynı miktarın korunması beklenirken, 2020- 21 sezonunda Söke Ovası’nda pamuğa dönen üretici sayesinde diğer üretici illerden farklı olarak rekoltede artış bekleniyor.

– Türkiye’nin dünyada rakipsiz olduğu kuru incirde rekolte, ihracat başarılarına paralel olarak her geçen yıl artıyor. Üretici 2020- 2021 ürünü için ağaçlarının bakımını yaparken, bu nadide tarım ürününde rekolte yorumu için henüz erken olduğu belirtiliyor. Zeytin ve zeytinyağı üretiminde söz sahibi olma hedefi ile hareket ederek ağaç varlığını hızlı biçimde artıran ülkemizde, zeytin ağacı Ege Bölgesi’nden Akdeniz, Hatay ve Kilis’e yayılmış durumda. Akdeniz tipi beslenmenin bu önemli gıdasında Uluslararası Zeytin Konseyi (IOC) verilerine göre 2018/2019 sezonu dünya zeytinyağı toplam üretimi 3 milyon 199 bin ton olarak gerçekleşti. UZK tahminleri göz önüne alındığında 2019/2020 sezonunda dünya toplam üretiminin 3 milyon 249 bin ton olması beklenirken 2018/2019 sezonunda ağırlıklı olarak Ege Bölgesi’nde 189 bin 237 ton zeytinyağı üreten Türkiye’nin, 2019/2020 sezonu beklentisi ise 224 bin 595 ton. Önemli bir rekolte artışının yaşanması bekleniyor.

– Denizli’de toplam 376 bin hektar alanda 128 ürün ekim/dikimi yapılıyor. Bu ürünlerin ekiminde ve hasatlarda salgın kaynaklı sorunlar ciddi bir engelleme oluşturmadı. Denizli, tütün ve şaraplık üzümde önemli bir üretim üssü. Meyve alanında da önemli bir merkez. Yanı sıra vurgulamak isteriz, 16 bin ton olan Türkiye kekik üretiminin yüzde 87’sini tek başına Denizli ve ilçeleri karşılıyor. Yanı sıra haşhaş, Trabzon hurması, anason, çerezlik ay çekirdeği üretiminde de rekolte artışı yaşanacağı kaydediliyor.

ANTALYA
PAZARLAMAYA DİKKAT ÇEKİYOR

Turizme dönük umutlarını bu yıl büyük oranda kesen veya en azından azaltan Antalya ekonomisi, diğer büyük potansiyeli tarıma sarılacak gibi duruyor. Sezona iyi hava şartlarında başlayan Antalyalı çiftçide, turizm ön alım anlaşmalarının gevşek yürümesi ile moraller bozulsa da sahil bölgelerinde seralarda hasat, yaylalarda da yaz dikim dönemi yüksek heyecanla başladı.

– Geçen yıldan gelen destekler tüm Türkiye’de seracılığa olan ilgiyi artırdı. Antalya da bu gelişmeden payını aldı. Antalya Tarım İl Müdür Vekili Gökhan Karaca, Antalya ve ilçelerinde 300 bin dekar alanda sera üretimi yapıldığını bildirdi.

Antalya Ziraat Odası Başkanı Nazif Alp ise, çiftçinin tarım yapmak zorunda olduğunu söyledi. Alp, ”Tarım yapmak, ürettiğimizi pazara ulaştırmak zorundayız” diyerek, hassas yıla ilişkin üreticinin bakışını net olarak ortaya koyuyor.

Ziraat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi önceki dönem Başkanı Vahap Tuncer, salgın ile birlikte yeni ihtiyaçların ortaya çıktığını ifade ediyor ve ”Hasat edilen ürünlerin mutlaka toptancı hallerine ve pazar yerlerine ulaşması lazım. Pazarlamaya dikkat edilmeli. Koronavirüs salgını nedeniyle yapılan düzenleme ile pazarlarda hem satıcı hem de tüketici sayısı azaldı. Önümüzdeki kısa zamanda havalar ısındıkça seralarda üretim daha çok artacak. Fiyatlar düşecek. Üretici mağdur olacak. Üreticinin mağdur olmaması için ürünler hallere ve pazarlara ulaşması lazım” diyor.

– Sera merkezi Kumluca’da seralarda bereket yaşanıyor. Kumluca Ziraat Odası Başkanı Hidayet Kökçe de, mevsim koşulları nedeniyle seralarda üretim artış dönemi yaşandığını belirtti. Mayıs ayının ilk haftasında havaların daha da ısınmasıyla seralarda hasadın daha da artacağına dikkat çeken Kökçe, şunları kaydetti:

”Mayıs-haziran aylarında üretim artacak. Serada 500 kg ürün alınırken sıcak dönemde 3-4 tona çıkacak. Fiyatlar da düşer. Üreticinin desteklenmesi lazım. Semt pazarlarında sosyal mesafe korunarak çözüm bulunmalı. Belediye başkanları buna mutlaka çözün üretmeli. Ürünün tüketiciye ulaşması her zamankinden daha fazla önem arz ediyor”.

Antalya genelinde yayla ekimlerinin de devreye girmesi ile birlikte meyve ve sebzede önemli ölçüde bolluk yaşanacağı kaydediliyor. Tek sorun, turizmde gerileyecek talep ile birlikte arz fazlalığının iç pazara ve ihracata, potansiyel pazarlara doğru ve hızlı şekilde kanalize edilmesi noktasında ortaya çıkıyor.

TROPİKAL MEYVE

– Türkiye’de İzmir’den Hatay’a kadar tüm kıyı bölgelerde tropikal meyve üretimi yapılabilecek şartlar bulunuyor. Yıllar önce muz ile başlayan bu alandaki yatırımlar kivi, avokado, mango ile devam etti. Hali hazırda 50 çeşide yakın ürün üretimi var. Türkiye’nin bu alandaki üretim miktarı giderek artarken, en büyük şansı Avrupa ve Rusya pazarlarına yönelik global arenada ters iklim şartlarında üretilmesinde yatıyor. Bu ürünlerin anavatanlarında ocak-haziran dönemi üretilip piyasaya sürülürken, Türkiye ağustos-ocak dönemi üretim yapıyor.

BURSA
HASAT DA EKİM DE YÜRÜYOR

Domates başta olmak üzere sebzenin ve meyvenin önemli üretim bölgelerinden Bursa’da hasat da, mahsul ekimi de sekteye uğramadan yürüyor. Bursa’da biber, domates ve karpuz için ekim, soğan için de hasat döneminin yaşandığı bugünlerde, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın gerekli hijyen koşullarını oluşturarak getirdiği tarım işçileri için çadırlar kuruldu.

– Türkiye’nin salçalık domates ihtiyacının yüzde 40’ını tek başına karşılayan Karacabey’de yılın ilk domates ekimi gerçekleştirildi. Karacabey Belediye Başkanı Ali Özkan, bu yıl 1,3 milyon ton domates hasat edilmesinin beklendiğini belirterek, “Üreticilerimiz en güzel şekilde üzerlerine düşen vazifeyi gerçekleştiriyorlar. İnşallah fiyatların da bu yıl olumlu olmasını bekliyoruz” dedi.

Öte yandan bölgenin ikinci değerli tarım ürünü kabul edilen Karacabey soğanının da bu ay itibari ile hasadına başlamaya hazırlanan çiftçi, tarım işçisi bulamamaktan endişeli. Karacabey Ziraat Odası eski Başkanı Nuri Karaca, bölgede ekimlerin sıralı ve mesafeli gerçekleştirildiğini, dolayısıyla işçilerin mesafeli çalıştırılacağını belirterek, bir ay sonrası için işçi taleplerinin alınmaya başlanacağını söyledi. Karaca, soğan ekiminin 10 bin dönüme yapıldığını ve 50 bin tonluk rekolte beklendiğini açıkladı. Yenişehir Ziraat Odası Başkanı Sadi Aktaş da, ilçelerine Güneydoğu’dan her yıl ortalama 3 bin tarım işçisi geldiğini belirterek, “Bu yıl onların koşullarının daha iyi olması için çalışıyoruz. Avrupa’ya ihracatını da gerçekleştirdiğimiz biber çeşitlerimizde 65 bin ton rekolte bekliyoruz. Bunun 12 bin ton civarını ihraç ediyoruz. Sofralık domateste de 20 bin ton rekolte öngörüyoruz. Virüs olmasa da ekim yapacağız, olsa da. Vatandaşımız aç kalmasın diye çiftçimiz her türlü şartta ekip biçiyor. Beklentimiz çiftçinin borç ve alımlarına da iyileştirmenin yapılması” dedi.

DEVLETİN ÜRETİCİYE DESTEĞİ SÜRMELİ

– MTB Başkanı Abdullah Özdemir: Bitkisel Üretimin Geliştirilmesi Programı genişletilmelidir. Yazlık ekime uygun alanları ve tohum miktarını artıracak şekilde genişletilirse üretim kalıcı bir şekilde artacaktır. Artık orta ve uzun vadeli, birbiri ile çelişmeyen bütüncül politikalar geliştirilmelidir. Türkiye’de 30 milyon dekar boş tarım arazisi, 34 milyon dekar nadasta alan bulunuyor. Bu alanları üretime kazandırmalıyız. Girdi maliyetlerine yönelik üreticilere verilecek destekler ve alım garantisi gibi uygulamalarla da bu süreç desteklenmelidir.

– ATB Başkanı Ali Çandır: Sebze meyve üretiminde Antalya’nın performansı çok iyi, rekolte ile ilgili bir sıkıntı yok. İhracatımız AB ülkelerinde üretimde yaşanan sıkıntı nedeniyle geçen yıla oranla biraz artış gösterdi. Uçak kargo fiyatlarının düşürülmesini bekliyoruz. Patlıcan, kabak gibi ürünlerin fiyatı geçen yıla göre yüzde 25 civarında düşük. Koronavirüs bu gerçeği tokat gibi yüzümüze vurdu. Tarıma kaybettirdiğimiz itibarını yeniden kazandırıp üreten Türkiye haline getirmemiz lazım.

– Konya Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Murat Akbulut: Yağışlar çok iyi gitti. Bu yıl iyi bir rekolte bekliyoruz. 2019’da Konya Ovası’nda buğdayda rekolte 2.2 milyon tondu. Çok kurak bir sezon geçirmiştik. Mayıs yağışı da iyi olursa tahmini rekolte buğdayda 2,5 ile 3 milyon ton arası çıkar. Salgında buğdayın önemi çok iyi anlaşıldı. Hububat ekim alanlarının artırılması gerekiyor. Devletimizin buğdayda nakit desteğini artırması çok büyük önem taşıyor.

– Akhisar Ticaret Borsası Başkanı Alper Alhat: Geçen yıl kötü bir zeytin sezonu geçirdik. Rekolte düşük kaldı. Bu sezon üreticisi ürünlerine çok iyi baktı. Bunda geçen yıl zeytine prim verilmesinin etkisi büyük. Tüm Türkiye’de olduğu gibi zeytin üreticisi de tarlasında, işinin başında, zor bir yılda sorumluluğunu biliyor. Hedefimiz, geçen yıl 100 bin ton olan zeytinde, 250 bin tona, 8 bin ton olan zeytinyağında da üretimimizi 30 bin tona çıkarmak. Beklentimiz tarıma desteğin sürmesi. Zeytin özelinde de primin artarak devam etmesidir.

ÜRETİM ALANLARINDAN İZLENİMLER

– Gaziantep Şahinbey Ziraat Odası Başkanı Ali Çolak, “Buğday, arpa, mercimek ve mısırda rekoltede artış beklemekteyiz. Salgın nedeni ile hasatlarımızın sekteye uğramaması için üreticimizle üstün çabalar sarf ediyoruz” diyor.

– Erdemli Ziraat Odası Başkanı Rasim Şahin, “Bir kilogram dinlenmiş limonun bir çiftçiye maliyeti en az 4-4,5 lira olmasına rağmen bahçede 3-4 lira arasında fiyatlardan satılıyor. Şuan ilçede ve komşu bölgelerimizdeki depolarda yaklaşık 150-200 bin ton limon ihraç edilmeyi bekliyor. Eğer pazarlama sorunu çözülmez ise iç piyasadaki talep azlığı nedeniyle bu ürünler depolarda çürümeye terkedilecek” diyor.

– Altınekin Ziraat Odası Başkanı Bekir Kağnıcıoğlu, Konya Ovası’nın en büyük probleminin su olduğunu dile getirerek, “Altınekin, Cihanbeyli, Kulu gibi önemli tarım merkezlerine Kızılırmak’tan su getirilmesini biz projelendirdik. Eğer su problemi çözülürse Konya Ovası’nın üretimi iki katına çıkar” diye konuştu.

– Diyarbakır Ticaret Borsası Başkanı Engin Yeşil, “Bitkisel üretimin geliştirilmesi programının ilimizi de kapsayacak şekilde genişletilmesi gerekiyor. Bu uygulama, üretim desenini artıracaktır. Projenin amacı olan ülkemizdeki hububat, baklagil ve yağlı tohumlu bitkilerin rekoltesinde yükselişe yol açacaktır” diyor.

– Meyvede fiyat sorununa ve pazarlamaya dikkat çeken isimlerden biri olan Anamur – Bozyazı Ziraat Odası Başkanı Ahmet Şeref Gümüş, fiyatların maliyetin altında oluştuğuna dikkat çekerek, “Çiftçi desteklerinin artırılması, daha sonra da ihracatın yeniden başlatılması lazım” diyor.

“SALGINA RAĞMEN ÜRETİME DEVAM”

– Bursa Bölgesi Tarım Kooperatifleri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Osman Özkan, “Tarım işçisinde sorun yaşanmayacak. Biber ve domates ekim döneminin yaşandığı Yenişehir’de tarım işçileri için çadırlar kuruldu, gerekli önlemler alındı. Tarım ve Orman Bakanlığı aracılığıyla Mardin, Urfa, Diyarbakır ve Siirt’ten işçi getiriliyor” diyor.

– Antalya Pamuk ve Narenciye Tarım Satış Kooperatifleri Birliği (ANTBİRLİK) ve Serik Ziraat Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Yavuz, “Yaşanan koronavirüs salgınına rağmen üreticimiz üretmeye devam ediyor” diyor.

– Merkezefendi Ziraat Odası Başkanı Hamdi Gemici, ekim ve hasatta ciddi bir sorun yaşanmadığına dikkat çekiyor.

Ekonomi Politika DÜNYA

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.