Turizmin Yolu Yemekten Geçiyor
İspanya, ABD ve Fransa’dan sonra dünyanın en çok turist çeken ülkesi ve bu turistlerin gelme nedenlerinin önemli bir nedeni gastronomi, yani yeme içmeymiş!
Turistler, artık deniz kum güneş yanında, iyi yemek ve güzel şarap arayışı içinde. Peru da turist sayısını arttırmak için gastronomiye ağırlık verdi, turistler artık sadece dağlardaki antik sarayları değil, kinoalı salataları yemek için koşturuyor dünyanın bir ucundaki bu ülkeye.
Ya dünün yoksul ülkesi Çin’in ithalatında Şili şaraplarının artmasına ne dersiniz? Dünyanın en kalabalık ülkesi karnını doyuracak pirinci bulmanın ötesinde artık kaliteli şarap içmek istiyor! İşte önceki gün İstanbul’da TURYİD’in ilk kez gerçekleştirdiği Gastro Ekonomi Zirvesi, belki de bunun için o kadar büyük ilgi gördü. Salonlar doldu taştı, profesyonelinden öğrencisine, yerli yabancı otuza yakın konuşmacısına, herkes turist sayısını artırmak için yeme içme endüstrisinin önemine değindi.
Türkiye, özellikle İstanbul, çok yakın geçmişte ziyaret edilmek istenen ilk 5 şehir içindeydi. Antalya bölgesi, yaz turizmi için Rusya, İngiltere ve Almanya’dan gelenler tarafından kapışılıyordu. Yine de turizm gelirlerinde istenen artış sağlanamıyordu.
Turist sayısının artması yeterli değil, gelen turistin kalitesi ve bıraktığı para da önemli. Aşkın yolu da mideden geçiyor! Gelmek isteyenlerin nedenleri arasında dünyaca ünlü Türk mutfağı neden olmasın? Anadolu’da, yüz yıllarca bağcılık ve şarap üretimi yapılmış, Türk şarapları niye ihracat kalemlerimiz içinde yer almasın? Niye bizim hiç Michelin yıldızlı restoranımız yok?
Yeme içme sektörü, bütün ülkelerde bu kadar hızla gelişirken her bölgesinde başka bir zengin mutfağı olan Türkiye’de insanlar dışarıda yemek yemiyor ve sadece öğlenleri büfelerde karın doyuruyor.
Sadece para mı? Nereye harcanmıyor ki? Herkes sorunları da biliyor, çözümleri de. Yeter ki yardım etmeyen devlet köstek olmasın! İnşaatla büyüme Türkiye’nin kalkınması, sadece inşaat sektöründen değil, kaliteli istihdamı artıracak, tarımı canlandıracak, her sektöre yarayacak, bacasız endüstri turizmden geçiyor.
Turizmi de gastronomi canlandıracak. Ama, yobazlığın arttığı, içki içene ayyaş, dekolte giyene hafif kadın gözüyle bakılan ülkeye de gele gele ucuz pansiyonlarda kalıp, ucuz kebap yiyip, ucuz dükkanlara giren Arap turist geliyor. Hele içki satılan yerlerin giderek azaldığı, bırakın bizi, turistlerin bile yemeğinin yanında bir şişe bira, bir kadeh şarap içme fırsatını bulamadığı, bulduğu zaman da vergilerle şişirilmiş fiyat ödediği yerde gastronomi turizmi de hayal. Bir de tabii say deseniz kalitesini koruyan, 15-20 yıldır yaşayan, damak çatlatan kaç lokanta sayarsınız?