BEĞENİSİNİ GİZLEMEK – Selami ÖZKAN –
BEĞENİSİNİ GİZLEMEK
“Sevdiğimi demez isem sevmek derdi boğar beni.” (Yunus Emre)
Kâinatı muhabbetle yoğuran yüce Mevla bizleri güzele, iyiye matuf varlıklar olarak yaratmıştır. Fıtratımızdaki bu özellik, her türlü sanatsal faaliyetin ortaya konmasındaki ana faktörlerden biridir. Güzeli, iyiyi inşa etmek kadar mevcut güzellikleri ve buna vesile olanları takdir etmek de önemli bir husustur. Atalarımıza kulak verirsek “Marifet iltifata tabidir, müşterisiz meta zayidir.” Yani; kişilerin başarıları takdir edildiği ve karşılığı verildiği müddetçe daha iyi sonuçlar elde edilir ve başarıların devamı sağlanır.
Günümüz insanının manevi rahatsızlıklarından biri de “beğenisini gizleme” hastalığı kanaatimce. Bu marazın farklı nedenleri var. Hırs ve haset bu sebeplerden en bilinenleri. Sırf çekememezlikten dolayı bırakın güzel bir işi takdir etmeyi muhatabını bir kaşık suda boğabilecek yüzlerce insan var çevremizde. “Niçin ben değil de o?” sorusu zihinleri ve kalpleri bulandıran, insanlar arasındaki samimiyeti zedeleyen olumsuz düşüncelerin başlangıcı hüviyetinde bir sual. Sorular soruları kovaladıkça körüklenen haset ve kibir ateşi sahibine de topluma da zarar vermektedir. Oysaki Sevgili Peygamberimiz’in hayatı ve sözleri hırsı ve hasedi olumsuzlayıcı sayısız örnekle dolu. “Sevdiğinize sevdiğinizi söyleyin.” hadisi içimizdeki yangınları söndürmeye yeter de artar bile.
Sözlerimizi usta hikâyeci Mustafa Kutlu’nun şu hoş cümleleriyle bitirelim: “Bir şey yap güzel olsun. Huzura vesile olsun, rikkate yol açsın, şevk versin, hakikate işaret etsin. Bir şey yap doğru olsun. İnsanları yalanın ve yanlışın bataklığına düşmekten korusun. Rüzgâra ve akıntıya kapılmasın; kırılsın lakin eğilip bükülmesin. Bir şey yap adil olsun. Haktan hukuktan ayrılmasın. Zalime haddini bildirsin, mazlumun payını versin.”
Yine döktürmüşsünüz saygıdeğer hocam. Teşekkür ederiz.
Biz de haykıralım hocam: ‘Sizi çok seviyoruz.’
Saygı değer hocam,elinize yüreğinize sağlık.