Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mengen °C

(<)img src="https://placehold.it/120x600">
deneme kod arasında img'den önce ve en son (<)kapama işareti arasında boşluk olmayacak < img src="https://www.5banners.com/store/img/cms/00102.gif" >

GELMEZ O GÜNLER..( Sinan GÖKDEMİR )

12.01.2017
1.613
A+
A-

GELMEZ O GÜNLER..
Geceler idare lambalarının aydınlığında geçerdi.Sabah olduğunda güneşin ortalığı aydınlatması ile başlardı güne dair planlar.Bizim
meskenimizdi sokaklar,dereler,bostanlar,samanlıklar.En lüks eğ-
lencemiz yaman sinemasında seyredeceğimiz filmler olurdu.Tabi
oraya gitmekte belirli bir bütce isterdi.Denkleştirinceye kadar ca-
nımız çıkardı.İlham yada Ankara gazoz ve külahta çekirdek o gü-
zel günün ekstreleri olurdu.
O gün hava sıcakmı,sıcaktı.Daha bir hafta önce deredamının
yanından geçerken,kancasında solucan bulunan oltayı yazı yerinde
otlayan satı annemizin tavuklarının önüne atınca,alabalık gibi
atlayıp yutmuştu tavuk solucanı ve tabiki içindeki kancayıda.Biz korkumuzdan sopası ile beraber oltayı bırakıp kaçmıştık.Zavallı tavuk sopayıda çekemezmiş.Dönüp dururmuş yazıda.Olay merkeze
intikal edince, mahallede feryatlar kopmuş tabi.Biz ulak’lardan
aldığımız istihbarata göre davranıp,hava kararınca eve döndüğümüzde yedik zılgıtı .Tavuk sanırım o gün tıp bugünkü
kadar ilerlemediğinden kesilmiş olsa gerek.
Ki bu olaydan daha bir hafta geçmemişken,mahallenin çete’si
serinlemek için fidanlığa doğru yola çıktık.Günün proğramında
balık otu ile balık avlamak vardı.Çocukluk işte.ne getirir,ne götü-
rür bilmiyoruz.Solucanları topladık.Paraları denkleştirip sirkeci
dedenin yolunu tuttuk.O tür şeyleri satan ve muhtemelen Cumartesi
günleri açık olan bir dükkan.Pazaryerindeydi.Bayırı tırmanırken,
tam köşede havuzlu kahve.Zihni Başyurt amcamız çalıştırırdı.Aman
havuza yaklaşmayın derlerdi.Çok özeldi o zamanlarda.Bakır kazan ve demliklerde pişirilen çaylarını yudumlayıp,66 yada pişbirik oynayan ahaliye bakarak yol alıyoruz.Sol tarafta manifaturacı Ayşe
abla,Saffet amca,Cavit abi,amcam terzi Eyüp,sobacı,bisikletci çamur
şevket amcanın dükkanları..Sağ tarafta bakkal Ali dayı..Tam bayırın tepesinde bakkal hişam.Karşısında gürezin kahvesi,kalaycıgilin ayakkabı,dedemin ahşap panjurlu bakkal dükkanı..Sağ tarafta bakkal Muammer.urgancı,sirkeci ve diğerleri.Sirkeci dede’den balık
otlarını aldık.Bize bir sürü şeyler söyledi,uyardı ama,biz yeni
bir şey keşfetmenin heyecanı ile zaten dinlemiyorduk.Üs’lerimizden
biri olan Cazlar mezarlığına vardığımızda,balık otu ve solucanları
karıştırdık.Sonra hem balık tutmak,hem fidanlıkta yüzmek için
koyulduk yola.Hemen yakınlarında olan Yılmaz Gürel abilerin evinin önünden geçerken,elimizdeki karışımdan bahçede otlayan tavuk-
larada attık.Merakla gözlemeye başladık saklanarak.Bir müddet sonra tavukların sendelemeye başladığını görünce,ayaklarımız
kıçımıza değerek kaçmaya başladık.Nasıl korktuk anlatamam.
Aramızda,anlaşarak kimseye söz etmeme yemini verdirdik birbirimize.Tavukların akıbeti ne oldu,onu öğrenemedik.Ama
birkaç gün sonra Yılmaz abiyi yolda sallanarak giderken görünce,tavukların kesilip yendiğini düşündük.Tabi burası latife.
Hayrat’ın çeşmesinde su içerek,fidanlığa kadar yürüyerek gidip
yüzerdik.Sonra dönüşte acıkırdık haliyle.Bostanlara girip,patates ve
mısır yürütüp,dere kenarlarında ateş yakıp,onları pişirerek karnımızı
doyururduk.Hiç bir yerde o lezzeti daha yakalamış değilim.
Evin büyükleri,bostanlardan,tarlalardan yorgun argın dönerken
bizlerde haylazlıklardan bitap düşerek,ışıksız Türkbeyli sokaklarında
akşam seanslarına başlardık.Kovalamaca,saklambaç,tak,tak oynarken, gaklıklardan ünleyen analarımızın sesleri ile evlere istemeye,istemeye dönerdik.Hiç bitmesin,gün,hiç batmasın güneş
isterdik.Yeni bir günün hayali ile biterdi günümüz.Gelmez o günler.
Zor günlerde mutluluk yaratabiliyorduk.Türkbeyli sokaklarının ışıksızlığı ile kalsaydı karanlıklar keşke.Gün ışıyınca,güneş açınca aydınlanıyordu her taraf o zamanlar.Bu günlerde aydınlanmıyor.
Yüzünüzden gülücükler,yüreğinizden sevgiler eksik olmasın.
Sevgiyle Kalın….Sinan Gökdemir.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.