KALBİN EKMEĞİ-Selami ÖZKAN-
KALBİN EKMEĞİ Karardıkça katrana döndü sol yanınızdaki cevher. Haset ateşi yakıp kavurdu benliğinizi. Bir radar gibi etrafını taramakla meşgul gözleriniz. İlk sinyal geldi: “Niçin onun işleri hep rast gidiyor da ben yerimde sayıyorum?” Sorular soruları davet ederken zihninizde bir kargaşadır başladı. Bencilliğiniz o kadar aşikâr ki başkalarının ufacık mutluluğu sizi yerle bir ediyor. Kurumlu yürüyüşünüzden tanıyor sizi melekler ve Hakkın ayetlerine sığınıyorlar şerrinizden: “Yeryüzünde kibirlenerek yürüme. Çünkü sen ne yeri yarabilir ne de dağlarla ululuk yarışına girebilirsin.” (İsra, 37) Hazreti Enes anlatıyor: Efendimiz, “Şimdi içeri cennetlik bir zat girecektir.” buyurdu. Az sonra, Ensar’dan, bir adam çıkageldi. Ertesi gün, Efendimiz yine önceki gibi söyledi. Yine aynı adam çıkageldi. Üçüncü gün de aynı şey oldu. Abdullah bin Amr, o adamın evinde birkaç gün misafir kaldıktan sonra şunları anlattı: Üç gece onunla kaldım. Gece kalkıp namaz kılmadı. Bizlerden fazla bir ibadet yapmadığı halde cennetlik oluşunun sebebini anlayamadım. Adama dedim ki: “Resulullah seni niçin övüyor?” – “Hiç kimseye haset etmem.” – “Şimdi anlaşıldı. Seni o dereceye ulaştıran budur.” Unutma, penceresi kadar düşer haneye ay ışığı.
Selami ÖZKAN