Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mengen °C

(<)img src="https://placehold.it/120x600">
deneme kod arasında img'den önce ve en son (<)kapama işareti arasında boşluk olmayacak < img src="https://www.5banners.com/store/img/cms/00102.gif" >

KÖROĞLU-Tahsin AKDUMAN

09.04.2013
499
A+
A-

             Basımı bitip dağıtımına başlanacak olan Köroğlu kitabına yazdığım önsözü paylaşıyorum


Eskiden Bolu’da çocukluğumda şimdiki İsmet Paşa Caddesinde Lise yokuşu denilen kısımdan başlayarak Bolu Stat yokuşu başına kadar Pazartesi günleri yol trafiğe kapatılır ve yolun iki yanında kaldırımlarda “Bolupazarı” kurulurdu. Kapalı Pazar yeri ise yine bu caddeye bitişik  Kültür Merkezinin doğusunda kalan Parkın olduğu bugün ise Belediyenin metrelerce kazıp boşalttığı yerde idi. Köylüler yaptıkları yağ, yoğurt, peynir,keş vs ve bahçelerinde yetişen meyve ve sebzelerden bu pazara getirerek satarlardı. Köylüler pazartesi günleri şehre satacakları malları ile gelirken (Affedersiniz) eşekleri ile gelirlerdi. İsmet Paşa Caddesinde iki tane eşeklerin gündüz kalmaları için bir tanesi bizim evimizin altında olan han denen yer vardı. Ben pazartesi sabahları kapıda bekler her geçen Merkepten 1 lira para alırdım. O sıralar madeni büyük  2 buçuk liralardan bir tane vermişlerdi. Ne sevinmiştim. Buralar yıkıldı. Bu yerlere yeni apartmanlar yapıldı. Bu tarihi hanlardan sadece biri bugün Lise yokuşundan Gölyüzü’ne giden yolda bulunan ve yakın zamana kadar at ve öküzlerin nallandığını bildiğim “Nalbantın Hanı” kalmıştır.

Eski Bolupazar yerinde evde1960 lı yıllarda büyük bir uğultu ile pazarın sürdüğünü hatırlıyorum. Köroğlu’nun ilk ismini duymam da bu Pazar yerinde olmuştur. Eskiden pazarlarda “destancı” denilen kişiler vardı. Ellerinde teksir kâğıdına arkalı önlü yazılmış şiirimsi destanları, kahramanlık şiirlerini yazarlar ve bağırarak nağmeli sesleri ile pazarda satarlardı. Yine bir gün Köroğlu destanını yazmışlar ve 5-10 kuruşa satıyorlardı. İlkokul çocuğu olan ben de anneme aldırdığımı hatırlıyorum. Bu destancıların o güne uygun yakın zamanda olmuş olayları ağıt şeklinde kâğıda döküp bağırarak okudukları da olurdu. Daha sonraları pille çalışan seyyar teypler icat edilince destancılar pazarda onu açarak dolaşmışlardı.

Köroğlu destanını nineme okuyup ondan da yorumlarını aldığımda; Bolu Hisar tepesinde Bolu Beyinin sarayının olduğunu ve buraya Köroğlu’nun babasının kıratı getirip bıraktığını ve gözlerine haksız olarak zalimce mil çekilip köyüne gönderildiğini, oğlunun büyüyüp Çamlıbel’den gelip Bolu Beyinden intikamını aldığının hikâyesi  o günden beri hafızamda iyiler-kötüler, zulüm-adalet duyguları içinde yer etmiştir. Köroğlu kelime olarak esasında noksanlık-eksiklik ifade eden bir kelime “Körün oğlu” olmasına rağmen eskiden beri güçlülük, mertlik, kahramanlık, zalimin karşısında olma gibi hasletlerin ifadesi olmuştur. Halen günümüzde bile iş hayatında ve sosyal hayatta bir marka gibi manasına bakılmadan özellikle Bolu’da kullanılagelmektedir.

Köroğlu’nun yaşadığı söylenen 1500 ün sonları ve destanlaştığı 1600 lü yılların başları Osmanlının en etkili olduğu dönemlerdir. Köroğlu’nun yaşadığı söylenen Dörtdivan Sayık köyüne çok gittim. Adı ile anılan dağların tepelerin her yerini, Çamlıbel olası yerleri çok dolaştım. Yıllardır Bolu’nun gitmediğim köyü konuşmadığım yöre insanı kalmadı. Bolu’nun halkının yapısı, her zaman sağduyulu, sabırlı, aklıselim, mert, haklıdan yana, zulmün karşısında olmuştur. Asırlardır aynı kültür, ahlak ve insani yapı devam etmektedir. Halkımız Köroğlu olayını da destanlaştırarak günümüze armağan etmiştir. Köroğlu Destanında da Halkımızın manevi yapısının zenginliğini görebilirsiniz. Bu destanda satır aralarında birçok dersler ve öğütler gizlidir.

 “Daima böyledir dünyanın işi. Kişi ettiğini bulur demişler.

İster eylik et istersen kemlik, Ettiğin başına gelir demişler.

 Çeken bilir daim derdi firakı. Söndürmek olur mu yanan çırağı.

Sakın bir kimseye kurma tuzağı. Kişi ettiğine düşer demişler.

 Köroğlu düşmüştür gama savaşa. İster elli yaşa ister yüz yaşa.

Her ne eder o gelir başa. Mukadder yerini bulur demişler.

 Elinizdeki bu “Köroğlu” adlı eserin Bolu’muzun kültürünün yansıtılması çalışmalarına büyük katkısı olacaktır. Emeği geçenlere çok teşekkür ediyor.  Ve sözü Köroğlu ile bitiriyorum;

 Köroğlu söyledi sözün ahırı,

İncitmeyin fukarayı, fakırı…

 

Sonsuz selam ve sevgilerimle, hoşça kalınız…8.4.2013 …….

 

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.