Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mengen °C

(<)img src="https://placehold.it/120x600">
deneme kod arasında img'den önce ve en son (<)kapama işareti arasında boşluk olmayacak < img src="https://www.5banners.com/store/img/cms/00102.gif" >

KUTLULAMA

17.07.2013
557
A+
A-

413368[1] 814935[1]

Cumhuriyetin 12. yıl dönümünde Bolu’da bir dergi çıkar.

İsmi “KUTLULAMA” DIR.

29 İlkteşrin 1935 tarihinde çıkar.

Dergiyi BOLU URAY’ı çıkarmıştır.

İstanbul Sinan Basımevi’nde basılmıştır.

Kutlulama, bildiğimiz kutlamadır.

İlkteşrin ise Ekim ayı.

Uray ise Öztürkçe’de Belediye anlamını taşır.

17 Temmuz 1934 Mustafa Kemal Atatürk’ün Bolu’ya gelişinin üstünden yaklaşık 15 ay geçmiştir.

Bolu Urayı ise cumhuriyetin 12. yıldönümü için çıkardığı derginin ilk sayfasını Mustafa Kemal Atatürk’ün Bolu’ya ziyaretlerine ayırır.

Öyle anlaşılıyor ki Bolu halkı Ata’sının Bolu’ya ziyaretinin heyecanını ve mutluluğunu henüz üzerinden atamamıştır.

Bakın KUTLULAMA adlı derginin Ata’ya ayırdığı ilk sayfa.

Ve dergi Atatürk’ün ziyareti ile ilgili şu fotoğrafı kullanır.

O güne geri dönelim isterseniz,

17 Temmuz 1934’e.

O dönemin kaynaklarından Ata’nın Bolu’ya ziyaretleri nasıl resmedilmiş.

Beraber izleyelim.

“Çeşitli nedenlerle, Bolu’yu şereflendirme, 1934 yılına kadar gerçekleştirilemedi.”

Mustafa Kemal Paşa’nın, ilk ve kapsamlı gezisi Cumhuriyet’in ilanından sonra 1934’de gerçekleşecektir. 1923-1934 devresinde, çeşitli vesilelerle, Çankaya’ya heyetler gönderilmiş, Boluluların içten ısrarlı davetleri tekrarlanmıştı. Dertli Gazetesi sahibi, Bolu Mebusu İlyaszade (Gülez) ve Tayyare Cemiyeti Başkanı, Mustafa Kemal Paşa’nın Milli Mücadelede; inkılaplarının yayılmasında her zaman yanında bulunan Cevad Abbas (Gürer) Boluluların hislerine tercüman olmuşlardı.

Anadolu gezilerinde, Bolu ancak 1934’te programa alınabildi. Şimdiye kadar, Reis-i Cumhur Ankara, Yabanabad (Kızılcahamam), Gerede, Reşadiye, Bolu, Düzce ve Adapazarı güzergahını görmemişti, fırsatını da bulamamıştı.

Büyük Kurtarıcı’ya karşı bağlılık ve özlem duyan Bolulular, Temmuz 1934’de müjdeyi Mebus Cevad Abbas Bey’den öğrendiler. Alışılagelmiş tetkiklerini yapmak için Bolu’ya gelen Mebus, Vali Ali Rıza (Üner) ve Belediye Başkanı, Baytar diye tanınan Reşat (Aker)le görüşerek Reis-i Cumhur’un Bolu’ya geleceği müjdesini verdi. Haber az sonra bütün Bolu’da duyuldu. Bu mutlu geziyi, iyi bir karşılama töreni ile başlatmak istediler. Vali ve Belediye Başkanı, “Tezyin” ve Karşılama Heyeti’nin teşkili için emir verdiler. Yan komiteler de iki gruba yardımcı olacaktı. Öğretmen Kadriye Hanım (Atay), Faika Hanım (İnhisarlar Müdürü eşi), Hafız Murteza ve Muzaffer (Samur) Bolu’daki programı vilayete arz ettiler.

Reis-i Cumhur Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın ikamet edeceği yer olarak Fırka tespit edildi. Bolu, üç tepe üzerinde kurulmuştu. Bunlar; Karga, Hisar ve Hıdırlık Tepeleri idi. 1930 yılı sonrası, Hıdırlık Tepesi’nde Fırka Parkı düzenlenmiş ve Bolu’nun en modern binası Cumhuriyet Halk Fırkası inşa edilmişti. Halk buraya kısaca Fırka Binası diyordu. Halkevi/ Fırka, bütün Bolu Ovası’na hakim ada vaziyetinde idi. Karacasu, Ilıcalar, Mudurnu, Düzce, Sünnice Dağları, Gerede ciheti emsalsiz manzarası ile büyülüyordu. İşte böylesine seçkin mevki, Reis-i Cumhur’un ikametine ayrılmıştı.

Mebus Cevad Abbas Bey, hazırlıkları yerinde görmek, ilgili emirleri vermek için Ankara’dan tekrar Bolu’ya geldi. (15 Temmuz 1934)

Fırka’ya çıkıldı. Tezyin ve Karşılama Heyeti ile konuştu. Salonda yığılı halıları görünce, hayretini gizleyemedi. Tezyin Heyeti’nin bunların Reis-i Cumhur’un geçeceği yollara serileceğini söylemesi üzerine, Cevad Abbas:

-Efendiler! Gazi böyle şeyleri sevmiyor. Gösterişten uzak kalınmasını istiyor, demek zorunda kaldı ve O’nun “Ben Saltanat heveslisi değilim. Halktan biriyim.Cumhuriyet adamı olarak karşılanmak isterim” sözlerini hatırlattı.

Reis-i Cumhur Gazi Mustafa Kemal Paşa 17 Temmuz 1934’de, Bolu Vilayeti sınırında karşılandı. Öğleye doğru, sıcak, açık bir havada Gerede’de muhteşem bir karşılama yapıldı. Sonra, Arkut Dağı’nın mor koyu yeşil denizi andıran çamlıktaki Ramazan Dede Tepesi’ne çıkıldı.

Gerede ve ovası, Erzurum ve Sivas yaylalarını hatırlatan serinlikte, seyredildi. Vali ve Kaymakam’ın, Belediye Başkanı’nın izahları dinlendi. Mustafa Kemal’in hoşuna gitmiş olmalı ki, tepeye “Esen Tepe” denildi. Reis-i Cumhur ve beraberindekiler, son yılların en güzel yemeğini, Geredeli, Mengenli ve Bolulu aşçıların elinden yemişlerdi.

Öğleden sonra nefis manzarası ile insanı büyüleyen Reşadiye’ye hareket edildi. Gölün güneyindeki kasabada, köy halkı Mustafa Kemal’i yine candan karşılayarak, bağrına bastı.

Reşadiye, eskiden Çağa ismini taşıyordu. Gölün, Mengen tarafındaki asıl yeri yangınla harap olduğu için, tarihi kasaba, şimdiki yerine taşınmıştı. Sultan Mehmed Reşad’ın adı, yeni yerleşme yerine verilmiş, bu nedenle Reşadiye diye anılmıştı. Reis-i Cumhur, “Buraya Çağa denilsin” direktifini verdi.

Diğerinden ayırmak için de Yeniçağa şekli kabul edilmiştir.

Aynı gün, öğle ile ikindi arası kafile Bolu’ya vardı. Telefonla, Gazi’nin nerede bulunduğu öğreniliyor ve halka bilgi veriliyordu.

Reis-i Cumhur, açık ve güneşli bir havada, Bolu’ya ilerlerken, harman vakti olmasına rağmen hemen bütün köyler, şehre dolmuş, kasabalılarla Karga ve Hisar Tepeleri civarında büyük kalabalık teşkil etmişlerdi.

Reis-i Cumhur, Bolu dışında yine resmen Vali Ali Rıza (Üner), Belediye Başkanı Baytar Reşad (Aker), Askeri Birlik Komutanı, subaylar, askerler, mülki erkanca karşılandı. O’nu istikbal edenler arasında milletvekilleri Hasan Cemil Çambel, Salah Cimcoz, Şükrü Gülez, Cemal Said Siren, Bolulu Tahir Hitit de göze çarpmakta idi.

Ankara kafilesindekiler;

Recep Peker, Şükrü Kaya, Afet İnan, İsmail Hakkı Uzmay, Salih Omurtag, Cevad Abbas Gürer, korumalar ve yaverlerdi.

Reis-i Cumhur, şimdi Anıtkabir Müzesi’ndeki otomobilden inmiş ve Bolu toprağına Hisar altında ilk adımını atmıştır. Spor kıyafetli idi. Gömlek yakası açıktı. Ön cebinde beyaz mendil vardı. Siyah kuşaklı fötrü ile halkı selamladı. Öğrencileri fark edince,

Gazi;

“İşte Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği bunlardır. Bu gençlere değer vermeli ve en iyi biçimde yetişmeleri sağlanmalıdır. Çünkü Cumhuriyet bunların omuzlarından yükselecektir” diyerek, yanındakilerin dikkatini çekti.

Bolulular, aziz misafirini karşılarında görünce, hasret giderdiler, heyecan fırtınası dalga dalga yayılıyordu. Reis-i Cumhur hiç usanmadan fötrü ile halkı selamladı. Sonra, Fırka’ya çıkıldı. Kendisine tahsis edilen odaya doğru ilerlerken, merdivende bir an durakladı. Ilıca, Karacasu taraflarına baktı. Recep Peker’e:“Bolu’yu Ankara’dan önce görmeliydim…” dedi. Bu söz, Bolulularca, sonraları değişik şekilde yorumlandı.

“Yoksa Gazi Bolu’yu Başkent yapamadığına mı hayıflanıyordu.”

Fırka’da, üst düzeyde ve halkın temsilcileri ile fikir alışverişinde bulunuldu. Gazi, Bolu’ya ve inkılaplara dair bazı sorular yöneltti.

Akşam Bolulular’ın tertiplediği gece, öncekilerden farklı idi. Geleneksel Paşa Pilavı, bazılarını hayrete düşürmüştü. Çankaya’daki sofra, burada, daha farklı ve insanı imrendirecek sıcak havadaydı. Behire (Bahire) Hanım ile Gazi arasında kısa sohbette verilen cevaplar son derece ilgi çekici idi. Gazi, sonunda Bahire’ye“Senin adın bundan sonra BEDİZ olsun. Seninle, Türk kadınının temsilcisi olarak TBMM’de çalışmak isterim.” dedi. Bediz Hanım önerildiği gibi kadın mebus olarak TBMM’ye girdi. Soyadı olarak da, Morava’yı aldı (1935).

18 Temmuz 1934 günü, Ankara’dan Hariciye’nin ulaştırdığı, Kuşadası hadisesi, bir önceki gecenin neşesini kaçırmışa benziyordu. Zira, iki İngiliz subayının yaralanması, Türkiye ile siyasi gerginliğe sebep olabilirdi. Gazi, çevresinin üzüntüsünü hissedince, Cevad Abbas’ı yanına davetle “Türk askeri, kendisine düşen vazifeyi yapmıştır” cevabi telgrafın, Ankara’ya gönderilmesi talimatını verdi.

Reis-i Cumhur’a Halkevi’nin hatıra defteri arz edildi.

“Bolu Halkevinde bir gece kaldım. Bolu’nun güzelliğinden, halkın coşkun sevinçlerinden çok mütehassıs oldum.

18.VII.1934.

Gazi Mustafa Kemal..”

Cümlelerini mürekkep kalemi ile yazdı.

Mustafa Kemal yine Boluluların coşkun kalabalığı ile Düzce’ye uğurlandı. Bütün ileri gelenler Vilayet ve Belediye yetkililerince Borazanlar, Paşaköyü, Berberler, Cincirlikuyu, Ayrılık çeşmesine kadar kafileyi takip ettiler.

Evet, bu satırların yazıldığından bu yana tam 75 yıl geçmiş.

Bolu Urayı’nın “Belediye” çıkardığı “Kutlulama” dergisinden bu yana da 74 yıl.

Sene 2009. Türkiye değişmiş, Dünya değişmiş.

Sosyalist devrimler, iki kutuplu dünya, 1989’da cumartesi-pazar karşı devrimleri ile dağılan sosyalist sistem ve ardından gelen tek kutuplu dünyanın yeni sloganı küreselleşme, globalizasyın, transformasyon.

Bilim-Teknik’te zihinleri alt üst eden teknolojik gelişme.

Küreselleşmenin getirdiği uluslararası sermayeye bağımlılığın giderek artması ve yine uluslararası finans kurumlarına bizim gibi çağı yakalayamamış ülkelerin sürekli borçlanması.

Eğitimde ülkemizin ve özelde kentimizin aynı oranda çağın gerisinde kalması.

Tarım ülkesi olan Türkiye’nin artık tarım ürünleri ithal eden bir ülke konumuna gelmesi.

Enerjide ve petrolde dışarıya tam bir bağımlılık.

Moderniteden uzaklaşan halk kesimlerinin İslam dinini istedikleri gibi yorumlayan yobazların eline düşmesi.

Devletin bütün kurumlarını örümcek gibi saran tarikat-cemaat ilişkileri.

Laiklik ilkesini istedikleri gibi sündüren şeriat özlemi içerisinde olan çevreler.

Kangren hale gelmek üzere olan ülkemizin etnik köken sorunu.

Kirlenen çevre, yok olan, yok edilen tabiat.

“Türkçe ezan okumak zulümdü.” diyen, 17 Temmuz 2009’da yıllık izinde olan Sayın Vali.

Ahval ve şeriat, manzara-i umumiye bu.

Bu ortamda bugün Mustafa Kemal Atatürk’ün Bolu’ya gelişlerinin

75. yıl dönümünü kutlayacağız.

Neyi ne kadar başardık, neyi ne kadar bozduk içinden çıkılamaz hale getirdik bu iletişim çağında herkesin malumu.

Saklanacak bir şey yok.

Ama Mustafa Kemal Atatürk’ün bu ülke ile ilgili düşlerine layık olamasak da hala bir umut var.

Belleklerimize kazınmış Cumhuriyet sevgisinin oluşturduğu umut.

O umutla kutluyoruz Mustafa Kemal Atatürk’ün Bolu’ya teşriflerinin 75. yıl dönümünü.

Bolu Gündem

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.