Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mengen °C

(<)img src="https://placehold.it/120x600">
deneme kod arasında img'den önce ve en son (<)kapama işareti arasında boşluk olmayacak < img src="https://www.5banners.com/store/img/cms/00102.gif" >

MEHDİLİK MESELESİ-Tahsin AKDUMAN

03.01.2015
666
A+
A-

Geçen gün bir esnafın yanında birkaç kişi oturuyorduk. Başörtülü bir kadın geldi. Elindeki dergileri göstererek talebelere yardım ediyoruz diye on liradan sattıklarını söyledi. Dergiyi elime aldım. Kim ne olduğu belli değil. Yalnız İzmit’te, Bursa’da, Afyon’da Gonca FM diye bir yerden bahsediyor. Hiç duymamışım. “Siz kimsiniz?. Hangi cemaattensiniz?.” Diye sorduğumda; “ Biz cemaat falan değiliz. Bir yerle bağımız yok. Talebeler var onlara yardım ediyoruz.” Dedi. Bizde de talebelere deyince de akan sular durur. Bir dergi almak zorunluluğu hissettik.

Daha sonra bu iş kafamı karıştırdı. İnterneti karıştırayım dedim. “Google amca sen ne müthişsin!… Herkesin temiz ve de kirli çamaşırlarını hemen ortaya saçıveriyorsun…” dedim kendi kendime. Bu iletişim çağında hiçbir şey gizli kalmıyor. Gelelim konumuza; İnternette araştırdığımda İzmit’te ve bazı illerde bir zatın radyo kurduğu, bununla dua seansları düzenlediğini, kendisini arayan genelde hanımlar arasında bayağı rağbet gördüğünü öğrendim. Bu zatın internette olan videolarını izledim. Hanımların bazı maddi veya manevi sıkıntıları yani; baş ağrısı, karın ağrısı dahil psikolojik sorunlarla ilgili kendisinden telefonla dua istediklerini güya şifa bulduklarını öğrendim. Daha da ileriye gidilmiş, bu zat tarafından salonlar kiralanmış, para ile bilet satılmış orada bir tiyatro oynanmış. Dualarla şeker hastaları, kanserler iyileşmişmiş. Radyoda zaten her şey danışıklı mizansenler ile halk aldatılıyor. Bir liralık dergiler on liraya satılıyor. Güya her şey Allah rızası için, Allah’ın dini İslamı yaymak için yapılıyor. Manevi cihat yapılıyor. Ancak bu zat lüks içinde yaşıyor. Çocukları özel okullarda okuyor. Bu zatın faaliyetleri emniyetçe izlenip bazı önlemler alınca yöntemler değişiyor. Çanakkale’de şehitlerin yanında güya cennete yakın olmak için mezar yeri pazarlamaya kadar gidiyor. Hanımların hocaya olan teveccühü o kadar ileri gidiyor ki bu zat kendini mehdi sanmaya başlıyor. Bilinen tüm İslami literatürü kullanıyor. Kendisi mehdiyim demiyor. Ama mehdiyi anlatan sözlerinde yanağındaki bene kadar kendini tarif ediyor. TV ve radyolarda dinleyen bazı yaşlı hanımlar bu zata her şeyini vermeye razı. Tıpkı; lüks içinde yaşayıp, TV de yarı çıplak hatunlar ile program yapıp oynayan, şarkı söyleyen bir zatın her akşam TV sinde, kendisinin mehdi olmadığını söyleyip, mehdinin özelliklerini anlatıp, kendini tarif etmesi gibi…

Bu zatlar sohbet veya vaazlarında işi o noktaya getiriyorlar ki en büyük özellikleri;  kendilerini kabul ettirebilmek, yardımları toplayabilmek için kendilerini, ben mehdiyim demese dahi mehdi gibi lanse etmesidir. Kendileri ifşa olsa dahi İslam’ın her türlü argümanını kullanıp “En kötü zaman müridi, en kıymetli mürittir.” senaryosu oynanıyor.

Tarihi geçmişe baktığımızda, kendine maddi ve manevi çıkarlar sağlamak için birilerinin inanç ve manevi değerleri kullanarak bir yerlere geldiğini görmekteyiz. Peygamberimizin döneminde dahi yalancı peygamberler ile mücadele edilmiştir. Her devirde halkın inançlarını kullanan, etrafına insanları toplayan, onların temiz manevi duygularını istismar ederek onları maddi ve manevi olarak sömüren kişiler çıkmış hatta bunlar devlete de baş kaldırmıştır. Efsunlanıp devlet büyüklerini öldürmüştür.

Geçmişte böyleydi de şimdi farklı mıdır? Milletimize başvurduklarında; talebe okutacağız, yurt yapacağız, yurtdışında okul yapacağız talebe yetiştireceğiz diye millet bu kurumlara her şeyini verdi. Bazılarına hala da vermeye devam ediyor.

Günümüzdeki bu mehdi kuruntulu zatlar o kadar ileriye gittiler ki çoğu dışa açıldılar. Korkunç derecede maddi ve manevi sömürünün en ileri derecesi uygulanarak bu vatanın evlatlarının elinden maaşını, evini, altınını, dövizini aldılar. Bulamadılarsa borçlandırıp aldılar. Kurban dediler, talebe dediler, yurt dediler, Türkî cumhuriyetlere okul dediler, Afrika’ya yardım dediler. Bu millet verdi. Çünkü istediklerinde Allah adına istediler. Bizi inançlarımızla kandırdılar. Emanete hıyanet ettiler. Bu giden kaynakları kendi heva, heves ve yanlış görüşlerine göre kullandılar. Bu dışa açılım sırasında tanıştıkları diğer dini ve siyasi otoriteler ile işleri o kadar ileriye getirdiler ki kirli işlere bulaştılar, ülkeyi yönetmeye kalktılar. Olmadı dışarıda ittifak yaptıkları güçlü ve şer çevrelerle bu sefer hükümetin politikasına karıştılar, hükümeti yıkmaya kalktılar. İslam düşmanlarının oyunlarına alet edildiler. Tabi bu arada bu yaptıklarının İslam’a karşı olduğunu bile karıştırdılar, anlayamadılar. Vatana ihanet ettiklerini bile idrak edemediler. Hala da edemiyorlar. Çünkü hocaları hiç yanılmaz biliyorlar. Onu insanüstü mehdi tahayyül ediyorlar.

Ne kadar şikâyet etsek de Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundaki en önemli kurumlarından olan Diyanet İşleri Başkanlığı istikametinden ayrılmamamız lazım diye düşünüyorum.

Her gün medyada, TV lerde, radyoda; sizin yerinize düşünenler, bin bir propaganda ve usullerle her şeyi kullanarak sizi inandırmaya, gerçeği ile söyleyecek olursak kandırmaya çalışıyorlar.  Bizi kimse kandıramaz. Bizi ancak Allah adına isteyerek, Allah’ın adını kullanarak kandırabilirler. Bizi Allah adını kullanarak yalan söyleyenler kandırabilir. Ama bir sefer kandınız, ikincisinde kanmayın. Kanarsanız mesulsünüz. Lütfen başkalarının sizin yerine düşünmesine izin vermeyin! Siz insansınız, kendiniz okuyun,sorgulayın, düşünün!…

Aldığı yardımları ne yapıyor, kendisi nasıl, nerede yaşıyor. Ne yiyip içiyor. Bir bakın. Bu size her şeyi anlatacaktır.

Bugün bırakın diğer İslam ülkelerini Türkiye’ de ben size kendini mehdi sanan. Veya kendini Mehdi olarak lanse eden onlarca kişi sayabilirim.

Dikkatli olmak lazım. Şeyh uçmaz müritleri uçurur. Şeyh de kendini hakikaten mehdi sanır.

Ve ne yazık ki sanmakta ve benim saf milletim de inanıp varını yoğunu bunlara vermektedir.5.1.2015

Sonsuz selam ve sevgilerimle, hoşça kalınız…

YORUMLAR

  1. kamil dedi ki:

    Sayın yazar,İSA KİMDİR başlığını gördünüz mü ? Sizin yazınızın açılması sırasında gözüküyor ve HRİSTİYANLIK PROPAGANDASI içeren bir yazı.Lütfen, bu konuyu yöneticilere aktarır mısınız ?