Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mengen °C

(<)img src="https://placehold.it/120x600">
deneme kod arasında img'den önce ve en son (<)kapama işareti arasında boşluk olmayacak < img src="https://www.5banners.com/store/img/cms/00102.gif" >

MENGEN’DE YAŞANMIŞ GERÇEK BİR EŞKİYALIK HİKAYESİ KEL SEYİT (KEL SAİT)

MENGEN’DE YAŞANMIŞ GERÇEK BİR EŞKİYALIK HİKAYESİ KEL SEYİT (KEL SAİT)
10.01.2021
6.008
A+
A-

Mengen tarihine ışık tutan çalışmaları sizlerle paylaşmaya devam ediyoruz. Özkan Akar, Mengen ilçe olmadan öncesinde ismi Türkbeşli iken, yöremizde doğmuş, bölgede eşkıyalık yapmış olan ve yüzlerce insana korku yaşatan Kel Seyit’in hikayesini Kurtuluş Savaşı döneminde yaşattıklarından ölümüne kadar yaşanılanları sizler için derledi.

Bundan tam 100 sene önce yaşanmış gerçek bir hikaye… Sizlerle paylaşıyoruz…



Yöremizde yaşanmış olan gerçek bir hikayeyi sizlere aktaracağım. Kel Seyit’in normal bir insanken nasıl zalim bir eşkıyaya dönüştüğünün hikayesidir aslında bu. Nüfusta adı Sait olarak geçse de yöremizde Sait ismi Seyit olarak telaffuz edildiğinden bundan sonra ismini Seyit olarak yazacağım.

1918’de, Birinci dünya savaşının sona ermesi ve ordunun dağılması sonucunda Anadolu topraklarında asayiş yok olmuş, memlekette kurulu düzen tamamen felce uğramış, her taraftan soygun haberleri gelmektedir.
Kel Seyit ; Aslen Mengen’in Bürnük köyünden olup Keller mahallesine damat olarak gitmiştir. Eşine göz koyduğu gerekçesi ile bir kişiyi öldürdükten sonra bütün hayatı değişiyor Kel Seyit’in. Bu köyü terk edip kaçmak zorunda kalıyor ve kısa bir süre sonra Gerede-Devrek yolunda yol kesen bir çeteye katılıyor.
Şimdi Sarıkadılar Köyünden Hatip Recep Efendiyi tanıyalım ; Sarıkadılar Köyü, Kancılar Mahallesinde Durmuş Efendinin ilk çocuğu olarak 1870 yılında dünyaya geliyor Recep Efendi. Babası Durmuş, köyün en fakir insanı, kardeşi Sadık ile beraber büyütüyor onları. Recep Efendi kendi kendini yetiştirmesi sayesinde mahallenin en fakir olan ailesini, köyün en varlıklı ailesi haline getirmekle beraber, gerek Sarıkadılar köyüne, gerekse de Mengen’e pek çok hizmeti dokunan, çevresinde çok sayılıp sevilen örnek bir insan olmuştur.
Recep Efendi köydeki okuldan sonra ,Safranbolu medresesinde 2 sene daha okuyup orta dereceli bir din adamı olarak yetişmiştir. Önceleri Kırşehir civarında imamlık yapmış daha sonra Selanik’e giderek 10 seneden fazla Gümrük muhafaza memurluğu yapmıştır. Orada bulunduğu sürede Rumca öğrenmiştir. 30 yaşından sonra 1902 yılında köyüne dönerek ticaret hayatına başlamıştır. Bir süre kasnakçılık ve hayvan alım satımı yaptıktan sonra manifaturacılığa başlamıştır. Bununla beraber köye döndüğünde Karacalar, Arak ve Sarıkadılar Köylerinin ortak ibadethanesi olan Demirciler mahallesindeki caminin hatipliğini 1902 yılında üzerine alıp kesintisiz olarak 40 sene kadar bu görevi yapmıştır.
Hikayemizin ana konusu Kel Seyitle, Hatip Recep Efendi’nin yolları Karacalar köyünde kesişiyor. Hatip Recep Efendi, Kanundan kaçan ve bu süre zarfında kanunsuz işlere bulaşan Kel Seyit’i ikna kabiliyetini kullanarak adalete teslim olmasını sağlıyor ve Kel Seyit kaçmaktan vazgeçerek teslim oluyor.
Tutuklanan Kel Seyit’i Düzce’de bulunan cezaevine gönderiyorlar ve birçok azılı suçlu ile beraber cezasını çekmeye başlıyor. Fakat aradan çok geçmeden 13 Nisan 1920’de Düzce’de isyanlar başlıyor ve asiler yönetimi ele geçiriyor. Bu kargaşada Düzce hapishanesinde bulunan mahkumlar salıveriliyor. Kel Seyit hapishanede arkadaşlık kurduğu birkaç kişiyi de yanına alarak Türkbeşli’ye geliyor. (Mengen ismi çok sonraları verildiği için, eski ismi Türkbeşli olarak geçmektedir.)
Kel Seyit son kararını vermiş ve bundan sonraki hayatını soygun ve gasp yaparak geçirecektir. Hapishaneden birlikte kaçtığı arkadaşları ile beraber kendine bir çete kurup eşkıyalığa, yol kesmeye, köylere gidip haraç almaya başlar. Kısa bir sürede kötü şöhreti dört bir yana yayılır.
Önce Mengen (Türkbeşli) bucağını ele geçiriyor. Buradan çetesine katılan kendi ayarındaki serseriler ve kanun kaçakları ile çetesini takviye edip Gerede isyanının başına getiriliyor. Bu arada Yeniçağ, Dörtdivan ve Gerede bölgesinden çetesine yoğun bir katılım oluyor. Kısa sürede çetesi 600 kişiden oluşan, küçük bir atlı orduya dönüşüyor. Önünde kimse duramıyor, canı ne isterse onu yapıyor. Bu çeteyi engellemek için Ankara ve Çerkeş tarafından Milli Kuvvetler görevlendiriliyor fakat Milli Kuvvetler, yurdun birçok bölgesinde meydana gelen isyanları bastırmaya çalıştığından elde fazla bir kuvvet yok. Yine de elde olan Milli Kuvvetler, Kel Seyit ve çetesini bertaraf etmek için Gerede’ye geliyorlar. Kel Seyit ve çetesi kendi sayılarından kat be kat az olan Milli Kuvvetleri bozguna uğratıyor. Milli Kuvvetler çok kayıp vererek geri çekilmek zorunda kalıyorlar.
Düzce, Bolu ve Gerede’de başlayan isyanlar üzerine ,Mustafa Kemal Paşa’nın emri ile bu bölgeye gönderilen Refet Bey, 24 Mayıs 1920’de Düzce harekâtına başlıyor ve taarruza geçiyor. O sırada Adapazarı ve civarında faaliyet gösteren Ali Fuat Paşa’ya, Düzce asileriyle anlaşma yapıldığını el altından yaymanın o bölge halkını gevşekliğe iteceğini, böylece Düzce’ye yardıma gelemeyeceklerini, ayrıca; Bolu-Düzce hattını kesmesinin iyi olacağını düşündüğünü yazıyor ve gereğinin yapılmasını istiyor. Bu arada yapılan keşif ve toplanan bilgilerden, asilerin mevzilenmeye çalıştıkları, dağılmayı düşünmedikleri anlaşılıyor. Refet Bey Düzce harekâtını Bolu yönünde geliştirmeyi uygun bularak o tarafa yöneliyor. Sonra Gerede taraflarına sarkmaya planlıyor.
25 Mayıs 1920’de Bolu asilerden temizleniyor. Birçok asi Bolu’yu terk ederek Düzce taraflarına kaçmaya başlıyor. Asilerden çokça ganimet ele geçiriliyor. Refet Beyin Bolu’dan sonra Gerede’ye doğru ilerleme isteğine karşılık Ankara’dan gelen 26 Mayıs tarihli emirde; Düzce önlerinde şiddetli çarpışmalar olduğu, o nedenle bu çarpışmalara etkili olacak şekilde hareket etmesi gerektiği bildirildi.
Refet Bey Bolu ve Mudurnu’da düzeni sağladıktan sonra ertesi gün yani 27 Mayıs 1920’de Düzce üzerine hareket ettiğini bildirmekle beraber, Ondan önce 26 Mayıs 1920’de Çerkez Ethem Bey Düzce’ye giriyor.
Refet Bey 27 Mayıs’ta Düzce’ye geldiği zaman burada iş bitmiş bulunuyordu. Düzce’de bir gün kalan Refet Bey, o günü gerekli hazırlıkların yapılması ve düzenin sağlanması ile geçirdikten sonra ertesi gün 28 Mayıs 1920’de tekrar Bolu’ya dönüyor.
Bolu’dan, Gerede üzerine geçerek isyan bastırma harekâtına devam eden Refet Bey’in amacı, Düzce’den kaçan 200 kadar isyancının yeni tahriklere meydan vermeden yakalanması idi. Nitekim, 31 Mayıs 1920’de Refet Beyin komutasında , Binbaşı Nazım idaresindeki Milli Kuvvetler, Gerede’ye girmişler ve asilerden temizlemişlerdir. Bolu, Düzce, Gerede isyanlarının bastırılmasında, Refet Bey’in halkla olan ilişkileri önemli rol oynamıştır.
Kel Seyit ve çetesi ; Bolu tarafından gelen Milli Kuvvetlerin gücü ve durumunu önceden haber aldığı ve artık Gerede’de barınamayacağı için, hiçbir mukavemette bulunmadan, 3-5 kişilik gruplara ayrılarak Gerede’yi terk etmişlerdir. Bu çete mensuplarının bir çoğu köyüne dönmüş, bir kısım kanun kaçakları ise küçük gruplar halinde izlerini kaybettirerek dağlarda yaşamaya başlamıştır.
Refet Bey bu harekâtı rapor ederken, Abaza, Eğri Ahmet ve Kel Sait Çetelerinin kaçmış olduklarını, köylülerin dağıldığını, halktan silahların toplandığını, bu arada birçok esir, ganimet, silah ve mühimmat ele geçirildiğini bildiriyor.
Kel Seyit ise peşine düşeceklerini bildiği için Pazarköy civarındaki dağlık köyler ve yakınlarında saklanmakta ve izini kaybettirmektedir. Refet Paşa, bu bölgeden ayrıldığı zaman yine eskisi gibi eşkıyalık yapılacağını çok iyi bildiği için Kel Seyit eşkıyasını yakalamadan bu bölgeden ayrılmak niyetinde değildir.
Şimdi de Kel Seyit’in imha edilmesinde kilit rol oynayan Ramazan Çavuş’u tanıyalım : Sarıkadılar Köyünden, “Bakaya” lakaplı Ramazan Çavuş, askerliğinde kendi kendini yetiştirmiş olup Topçu Başçavuşluğu rütbesi almıştır. Birinci Dünya savaşında bir bataryanın kumandası tarafına verilmiş ve Alman komutanın takdirini kazanmıştır. Birinci Dünya savaşından sonra her nasılsa bir ara Kel Seyit’in Çetesine dahil olmuştur. Fakat daha sonra bu çeteden ayrılarak Milli Kuvvetlerin yanında yer alıp Kel Seyit’in yakalanmasında çok büyük katkıları olmuştur.
Ramazan Çavuş Cumhuriyet’in ilanından sonra Sarıkadılar köyünün 10 sene kadar muhtarlığını yapmıştır. Soyadı kanunundan sonra Bayram soy ismini almıştır.
Hatip Recep Efendi, Kel Seyit’i ikna yoluyla tutup hükümete teslim etmiş ise de, bilahare hapisten kaçması üzerine, bu çetenin yakalanması için takibe çıkan Refet Paşa komutasındaki Milli Kuvvetlere en büyük yardımı yine Hatip Recep Efendi yapmıştır.
Ayrıca Kel Seyit’in takip edilmesi ve yakalanmasında; Halil Çevik (Pazarköy), Sadık Salhan (Pazarköy), Ali Turan (Karacalar Köyü), Kamil Aksoy (Karaşeyhler Köyü), Abdurrahman Çetinkaya (Sarıkadılar Köyü), Dayızade Mithat ve Figani (Gerede) büyük yardımları olmuştur.
Kel Seyit’in, Karacalar Köyü, Demirciler mahallesinde saklandığı ev tespit edilerek, Gerede’de bulunan Refet Paşa’ya gizlice haber verilmiştir. Refet Paşanın yanında daha önce görev yaptığı Aydın Nazilli tarafından gelen Efelerden oluşan bir kuvvet vardır. Bu görevi onlara verir. Efeler gece demeden, Gerede’den yola çıkar ve sabaha karşı Karacalar köyüne gelir. Gün doğarken evin etrafı bu birlikler tarafından sarılır ve bir süre sonra kendisinden teslim olması istenir. Köy halkı köy dışına güvenli bir bölgeye gönderilir. Kel Seyit isyan başlatanların ve eşkıyalık yapanların cezasının idam olduğunu çok iyi bildiği için teslim olmaya yanaşmaz ve evden birkaç defa kaçmaya yeltenir. Fakat yoğun bir ateş altında kalınca tekrar eve sığınmak zorunda kalır. Elinde bulunan mavzeriyle karşılık verse de çıkan çatışmada ölü olarak ele geçirilir.
Ölümü sonrası ibreti alem olsun diye kellesi gövdesinden ayrılarak babasının boynuna asılır ve Pazarköy, Türkbeşli ve Gerede içlerinde gezdirilir.
Kel Seyit’in bu şekilde öldürülmesi sonrası herkes rahat bir nefes almış, Mengen ve Köylerinde bayram havası esmiştir. Hatta köylülerin harman yerlerinde toplanarak bunu kutladıkları bilinmektedir.
Bizim inancımızda ölen bir insanın ardından sevinmek yoktur ama Kel Seyit’in zaten fakir olan insanlara nasıl eziyet ettiğini, ellerindekini zorla gasp yaparak aldığını ve söylenenlere göre kendisine karşı gelenlerden bazılarını, ensesinden kestiğini göz önüne alırsak ölümüne sevinmelerini anlayabiliriz.
Yandaki fotoğraf: O dönem Aydın’ın Nazilli ilçesinden çeteye karşı mücadele için bölgeye gelen Mustafa Çavuş. Bölgeye gelip isyanı bastırdıktan sonra Mengen’de kalmış. Torunları halen ilçemizde yaşamaktadır.
Refet Bey, Cumhuriyetin ilanı ile beraber göstermiş olduğu üstün başarılardan dolayı Türkiye Cumhuriyetinin ilk Jandarma Genel komutanı olur.
Refet Paşa emrindeki birlikleri ile Gerede’ye girdiğinde 39 yaşındaydı. Soyadı kanunundan sonra Bele soyadını almakla beraber 1963 yılında 82 yaşında vefat etmiştir.
Okuyucuya Notumdur : 1858 yıllarında Giresun’da yaşayan Tokat Erbaa’lı Kel Seyit’le, Mengen’li Kel Seyit’in aynı kişi olduğunu iddia edenler vardır. Fakat bu bir şehir efsanesidir ve isim benzerliği dışında uzaktan yakından bir ilgisi yoktur. Çünkü yaşadıkları yıllar ve bölgeler çok farklıdır. Giresun’da yaşayan mert insan Micanoğlu’nun, Kel Seyit tarafından öldürüldüğünü ve bunun için yazılan meşhur bir türkü olduğunu biliyoruz. Sözlerimi bu türkünün mısralarıyla bitirmek istiyorum.
MİCAN TÜRKÜSÜ
Rakı koydum fincana
Hele bakın Mican’a
Kör olası Kel Seyid
Nasıl kıydın bu cana
Oy benim canım Mican’ım
Dünyalarda bir canım
Martinimin pulları
Gece kestim yolları
Aslan Mican geliyor
Saymaz karakolları
Oy benim canım Mican’ım
Dünyalarda bir canım
Derleyen : Özkan AKAR
Kaynak 1 : Ahmet Burhan BAKIRLI
(Türkbeşli Köyü Muhtarı-Mengen’in ilk Belediye Başkanı)
Geçmişte Bugün Mengen -1947-
Kaynak 2 : Osman MÜYESSEROĞLU
Sarıkadılar Köyü Biyoğrafisi Yazarı -1965-
Kaynak 3 : Aydın Erçelik – Araştırmacı
Kaynak 4 : Refet BELE’nin Hayatı
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.