Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mengen °C

(<)img src="https://placehold.it/120x600">
deneme kod arasında img'den önce ve en son (<)kapama işareti arasında boşluk olmayacak < img src="https://www.5banners.com/store/img/cms/00102.gif" >

Tarihte Bugün – (05.02.2011) Çepiş Makbule – Leyla AYDOĞAN

05.02.2021
2.627
A+
A-
Tarihte Bugün – (05.02.2011) Çepiş Makbule – Leyla AYDOĞAN

1976 yılında eşimle beraber Mengen’in uzak bir köyüne tayinimiz çıkmıştı. Çok mutluydum. Çünkü kendi memleketimde çalışacaktım. Eşyalarımızı o köyde kamyonu olan İbrahim amca ile götürüyorduk. Yol oldukça uzun ve kötü idi. Ama biz huzurlu… Yolculuğumuzun ilk dakikalarında başlamıştı “ÇEPİŞ MAKBULE’NİN” hikayesi. İbrahim amca; Aman kızım Çepiş’e dikkat et, bulaşma sakın diye tembih ediyordu. Ben kafamda Çepiş Makbule’yi hayal etmeye çalışıyor, tanımadan da karar vermek istemiyordum. Ama çok ta merak ediyordum.


Bizim buralarda Çepiş lakabı kısa boylu, çelimsiz ve küçük yüzlü insanlara takılır. İbrahim amca anlattıkça merakım daha da artmaya başladı. Okulumuzun yanındaki lojmana eşyalarımızı yerleştirdik. Ertesi sabah ilk tanışma, ilk ders ve okulumuzun ilk günü…

 

          O köye gelen ilk bayan öğretmen bendim. Öğrenci velilerim bu duruma sevindiklerini söylediler. 1.2.3. sınıflar eşimin 4.ve 5. Sınıflar benim sınıfımdı. 97 tane öğrencimiz vardı. İlk derste öğrencilerimle tanıştım. Boş olan sırada kimin oturduğunu sordum. Öğrencilerim Çepiş Makbule’nin torunu Cemile oturuyor, ama okula zaten gelmiyor, ninesi göndermiyor dediler. O gün ders bitince hemen Çepiş Makbule’nin evine gittim. Kafamdaki KİM? NASIL BİRİ? NEDEN? Sorularının cevabını bulacaktım. 2 katlı , önünde küçük bir bahçesi olan eski bir köy eviydi. Evin bahçesinde etrafı küçük avlalarla çevrili baş ve ayakucu tahta dikili bir toprak yığını vardı. Baş taraftaki tahtada adın yok sen ölüsün yazılıydı. Çok etkiledi beni. Tabiî ki merakım çok daha da artmaya başladı. İçeriden boğuk ve kalın bir ses -Patlama siyattayım geliyom dedi… Kapı büyük bir gıcırtı ile açıldı. Fistanının etekleri kuşağına sokulu, ayakları çamur ve altınsız fesindeki poğ yana kaymış sert bakışlı bir kadın. Ne va, sen niye geldin şimdi ? dedi. Kendimi tanıttım ve Cemileyi sordum. “Ne candarma , ne gaymakam aldı onu benden, sen mi alacan bide gadın başına… Hadi şimdi git ben işleri bitirince gelirim yanına”.

 

          Aradan bir hafta geçti. Ne Çepiş Makbule ne de Cemile okula gelmedi. Eşimle beraber tekrar Cemile’nin evine gittik. Evin gaklığından (balkon) Çepiş Makbule sesleniyordu. “Gadın başına yapamadın da gocanıda mı götüdün. Gelmeyin bi daha Cemile okula gidemez” dedi ve kayboldu. Eşime o toprak yığınını ve tahtadaki yazıyı gösterdim. O da çok meraklanmıştı. Neydi bu gizem… Köyde her sorduğum kişi bırak şu Çepişi ne akar, ne kokar. Kimsenin kapısını açmaz, kimseyle konuşmaz diyordu. Ama bir yolu olmalıydı. Benim mutlaka onlarla konuşmam , bir çözüm bulmam gerekiyordu.

 

          Bir sabah saat 6.30 sıralarında Çepiş Makbule’yi okul bahçesinin dışında avlaya dayanmış ağlarken gördüm. Dışarı çıktım ama beni görünce hızla uzaklaştı. Arkasından evine kadar gittim. Ama kapıyı bile açmadı. Ertesi günü tekrar bekledim ama gelmedi. Cemile’yi hiç göremiyordum.

 

          Bayram sabahı idi kapı çaldı, açtığımda isminin Cemile olduğunu söyleyen benim aylardır görmeye çalıştığım Çepiş Makbule’nin torunu duruyordu. Öğretmenim ne olur bize gelin ninem ninem diye ağlıyordu. Hemen eşimle beraber Cemile’nin evine gittik. Sedirin üstünde oturan Çepiş’in elinde bir avuç toprak bir küçük tahta parçası sıra geldi diye bağırıyor ve Cemileye hücum ediyordu. Bir müddet sonra ağlayarak anlatmaya başladı.

 

          – Gız öğretmen senelerdir kimseye anlatmadıklarımı şimdi sana anlatacam. Gocam gurbette aşçıydı. Bigün İbramgillerin Hisiyin Angaradan geldi. Makbule aba sen gayri gocanı bekleme o bi gadınla beraber dedi. O gün dünya depeme göçtü. Dışarıda gördüğün güççük mezara gömüvedim unu. Bir daha ne adını andım ne de kendini gördüm. Gelse de zaten sokmazdım eve. Gızımı evlendüdüm. Köyiçine vedim. Bunla garıgoca İstanbula gittile. Bi gızları olmuş. Hemen görmiye gittim. İşte bu Cemilem unların gızı. 2 yaşındaydı bubasının al bunu anası gaçtı dediğinde. Ben nasıl bakayım anasız çocuğa… Haklıydı. Gözü kör olası, garakurtla yiyesi gızım temizlik yapmaya gittiği evde evin adamı ile gaçmış. Dışardaki güççük mezara onu da gömüvedim. Şimdi beni anladın mı. Siz Cemileyi okula gelsin diye uğraşıyorsunuz. Benimde gücüm galmadı. Ya Cemile okuldan gaçıvörse. Bu güççük mezara onuda mı gömeyim. Yaşadıklarından sonra haklıydı belki.. Yanından her giden terk etmişti Çepiş Makbule’yi. O acılarını kendince oluşturduğu güççük mezara gömmüş ve hayata küsmüştü. Çok üzüldüm. Onunla beraber gözyaşı döktüm. Eşimle birlikte ona söz verdim. Hergün Cemile’yi eve kadar biz bırakacaktık. Gözleri parladı. Şimdi oldu gızım dedi. Cemile’yi 2 yıl evine bıraktık. Çepiş Makbule teyzem artık daha mutluydu. İnsanlarla konuşup gülüyordu. Onun yaptığı kül kömecinin, kedibatmazın ve galduruk dolmasının tadını hiç unutmadım. Cemilemiz 2 çocuğu ile beraber Ankara’da yaşıyor. Her bayram ana evi diye ilk önce köye gider sonra bize gelir. Her gelişinde de Rahmetli Çepiş Makbule’yi saatlerce konuşur ve ağlarız. O güççük mezarı da oradan kaldırıp yerine bolca çiçek diktik. NUR İÇİNDE YAT ÇİLEKEŞ ÇEPİŞ MAKBULE…

 

Yazı: Leyla AYDOĞAN

YORUMLAR

  1. Mustafa Öztürk dedi ki:

    Ne güzel bir anlatı.çok içten,samimi,yalın bir Mengen dili,Kalemine sağlık Öğretmenim.Uzak köyümüzü de merak etmedik değil ?

  2. Cahit YAVUZ dedi ki:

    Ablacığım çok duygulandırıcı ve düşündürücü bi hikaye. Hiç kimseye önyargılı davranılmaması gerektiğini anlatan güzel bi anı. Ve çaban mücadelen için seni candan kutluyorum. Seviliyorsun. Selamlar saygılar değerli öğretmenim.