Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mengen °C

(<)img src="https://placehold.it/120x600">
deneme kod arasında img'den önce ve en son (<)kapama işareti arasında boşluk olmayacak < img src="https://www.5banners.com/store/img/cms/00102.gif" >

Yeme içme sektörü suni teneffüsle mi ayakta duruyor?

Yeme içme sektörü suni teneffüsle mi ayakta duruyor?
10.08.2016
559
A+
A-

Yeme içme sektörü suni teneffüsle mi ayakta duruyor?
Biri aşçı ve işletmeci, biri kasap ve zincir sahibi, biri gurme ve dergici, diğeri genç ve girişimci… Yeme-içme sektörünün farklı kesimlerinden dört kişiyle n’olacak bu memleketin hali sohbeti yaptık…
Savaş Özbey / Hürriyet

Batı, yeme-içme sektörünün üstüne titriyor. Çünkü orta sınıflar restoranlara, kafelere döküldüğünden beri toplumun ve ekonominin nabzı artık berberlerde, taksilerde değil, restoranlarda ölçülüyor.

Eğer rezervasyon sayılarında, cirolarda bir düşüş varsa bu ekonominin diğer alanlarında da daralmanın olacağının işareti kabul ediliyor. Öyle ya, sevgilisini alıp yemeğe gitmeyen insan, o yıl arabasını yenilemeyi düşünüyorsa, onu da erteliyor. Şirket çalışanlarına her yıl verdiği yemeği iptal eden firma, sonradan başka tasarrufları da gündemine alıyor.

Türkiye’de yeme-içme sektörü 2010’ların ilk yarısını ‘altın yıllar’ olarak kaydetti defterine. Herkes büyüdü, zenginleşti, bu işle alakası olmayanlar bile restorancılığa girdi, yurtdışından Michelin yıldızlı mekânlar Türkiye’ye geldi.

Ama terörün tekrar tırmanması, bombaların patlaması, havaalanı gibi yerlerin taranması, son olarak da darbe ve OHAL, 2016’yı kayıp yıl yaptı. İnsanların semtlerine kapanmasından dolayı işi artan var elbette ama ortalama olarak cirolar geçen yılın yüzde 30’u.

Hafta içi, biri aşçı ve işletmeci, biri kasap ve zincir sahibi, biri gurme ve dergici, biri genç ve girişimci…

Yeme-içme sektörünün farklı kesimlerinden dört kişiyle bir araya geldik. Boş masalardaki boş tabakların yansıttıklarından n’olacak bu memleketin hali sohbeti yaptık…

Haftada iki saat iktisat dersi okudum diye kriz analisti kesilecek değilim. Ama bu işten anlayanların işine yarayabilir diye işte dinlediklerim, anlayıp aktarabildiklerim…

Balon yakında patlayacak
Dünyayla kıyaslandığında dışarı çıkma oranı hâlâ az ama buna rağmen artık gelişme hızlı. Son beş yıl çok iyiydi.

Arka arkaya gelen olaylar turistleri korkuttu, bizimkileri mutsuz etti. Harcamalar kısıldı. Son darbeyi darbe vurdu.

Siz sanıyor musunuz ki restoran giderlerini kısan insanlar, diğer harcamalarını, yatırımlarına aynen devam edecek?

Aşırı şişen yeme-içme balonu patladı patlayacak. Çok yakında büyük silkelenmeler göreceğiz. Özellikle üst segmentte.

Masraflarımız çok. Markette iyi Roquefort bulmam mümkün ama iyi bir gravyeri hâlâ Kars’tan getirmek zorundasınız.

Ama en temel eksiğimiz huzur. Siyasiler gibi biz sektör çalışanlarının da bir araya gelmesi gerek. Rekabet koşullarından uzaklaşıyoruz.

Cebinde parası olan da evinde oturmayı tercih ediyor. Ev catering’inde artış var. Kimse bu koşullarda ortada görünmek istemiyor.

Food in life

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.