Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mengen °C

(<)img src="https://placehold.it/120x600">
deneme kod arasında img'den önce ve en son (<)kapama işareti arasında boşluk olmayacak < img src="https://www.5banners.com/store/img/cms/00102.gif" >

Yol hikayemiz…

Yol hikayemiz…
30.05.2014
632
A+
A-

 

Herkesin bir yol hikayesi vardır. Taaa çocukluğumuzdan başlar yol hikayelerimiz…
Şu anda Mengen’in tam ortasından geçen çift yol dedikleri yol çocukluğumuzda yoktu. Her taraf tarlaydı. Ankara yolu şu anda şehir merkezi olarak kullandığımız, o zamanlar ki adı Zonguldak, şimdilerde Atatürk olan caddeden geçerdi. Ahşap olan Beşler Köprüsü’nden geçer kıvrıla, kıvrıla devam ederdi.
Saatte bir araç ya geçer, ya geçmezdi. Yol boylarında sığır güderdik. Gördüğümüz araçlara gazete diye bağırırdık. Sonunda bir vatan evladı haykırışlarımıza kulak verir, bir tane aracın camından fırlatırdı. Savaş kazanmış ordu edasıyla o gazeteyi alır, etrafına toplaşır, okuyarak, resimlerine bakarak pembe hayallere dalardık.
Yaz mevsiminde karpuz yüklü kamyonlar geçerdi ara sıra. Kamyon Kaymak Camii mevkiine doğru yaklaşınca, çekişten düştüğü için, ağırlaşırdı. Araç hararet yaptığı için, muavin hareket halindeki aracın ön kaputunun üzerinde, elindeki bidon ile radyatöre su takviyesi yapardı. Şoför ise camdan kafayı uzatmış ona talimatlar verirdi.
İşte tam bu sırada bizim çete devreye girer ve birilerimiz şoförün dikkatini başka yere çekerken, aramızdan en hareketli olan tim görevlisi aracın arkasından kasaya sızarak, aldığı karpuzu aşağıda beklemekte olan diğer tim görevlisine atardı. Görev tamamlanınca süratle olay yerinden uzaklaşırken bunu fark eden şoförün feryatları, kısa bir süre sonra gülümsemeye döner ve gülerdi halimize. Hoşuna gittiğini görünce de, helal et amca diye el sallardık kendisine. O da ne yapsın, aynı şekilde karşılık verirdi.
Sonra karpuzun başına toplanır, haşır huşur sesleri arasında mideye indirirken yaşadığımız mutluluk inanılmazdı. Tabi her mutluluğun arkasından gelen fırtınayı da göğüslemek kaçınılmazdı.
Biz bu çocukluk halleri ile uğraşırken sığırlar dağılmış, tarlalara girmiş, ya da kaybolmuş olurdu. Gündüz karpuzun verdiği serinlik, akşam yediğimiz zılgıtlarla yer değiştirir, gündüz hararet yapmasına sevindiğimiz araç gibi yüksek ısıya ulaşırdık.
İşte bizim bu yolu taa o zamanlardan bu yana ellerinde bazı aletlerle birileri gelir, ölçer, yazar, çizer ve giderler. Bizde yarım asırdır, her geldiklerinde yanlarına gider, bakar dururuz. Yarım asırlık bu ölçümlerin neticesinde önce tek, sonra dubleks dedikleri güya AB kriterlerine uygun çift yol oldu sayılır. Ama ölçümler tabi ki devam ediyor. Alınamayan, iptal edilen ihaleler bilmem ne sebepten dolayı bitmeyen yol hikayemiz, öyle ya da böyle devam ediyor. Yeni dökülen asfalt, senesi dolmadan sökülüyor, yenisi dökülüyor. Yama işlemi yağmur, kar demeden yapılıyor. Ama bir türlü dikiş tutmuyor.
Kriterlere uyacağız derken bir ilçenin giriş yollarını kapatarak kaderiyle oynamayı ihmal etmiyoruz. Çift yolun ortasında bulunan kanalların kenarına bariyer yapmamak araçların kanala düşmesine seyirci kalmak sanki kriterler gereği.
Kaç araç düştü bugüne kadar sorun bilmezler. Ama şehrin giriş yerlerini fütursuzca kapatırlar. Sonra yollarımızda yön belirten tabela eksikliği ile kimse ilgilenmiyor. Eski adı E 5 olan ve Zonguldak, Bartın, Amasra, istikametine dönülen yolda, Yedigöller tabelası yok. Mengen merkeze gel yine yok. Vatandaşın biri geçenlerde yolda yabancı birine soruyor. Özel aracı ile Yedigöllere gidecek. Adamı geldiği yöne geri gönderiyorlar. 22 km sonra adam yeniden geri dönüyor, bize soruyor. Tarif ettik yolladık. Ama adam geleceğine, gelmişine pişman olmuş. Dört yol mevkiinde ne yedigöllerin, ne şirinyazı göletinin, bırakın bunları otogarın bile tabelası yok.
Yabancı otobüsler, Gökçesu yoluna dönüyor. Sonrada kriterden bahsediyoruz. Birde yolun kenarında eski adıyla köy hizmetleri binası. Önün deki tabelası, bayrak direği insanın içini acıtıyor. İçerisimi.?.. Bizimkisi kırık dökük bir yol hikayesi…

Yüreğinizden sevgiler, yüzünüzden gülücükler eksik olmasın. Sevgiyle kalın…

YORUMLAR

  1. Kenan KIYSOĞLU dedi ki:

    SİNAN ARKADAŞIM YAZIN HARİKA ANLAYANA. TURİZMDEN KAZANÇ EMEK VERİRSEN OLUR VE GÜZEL İNSANLAR SEBEPLENİR SLM