Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mengen °C

(<)img src="https://placehold.it/120x600">
deneme kod arasında img'den önce ve en son (<)kapama işareti arasında boşluk olmayacak < img src="https://www.5banners.com/store/img/cms/00102.gif" >

KAZAKİSTAN- Tahsin AKDUMAN

14.12.2014
649
A+
A-

Bolu Belediye Başkanımız Alaaddin Yılmaz, Başk. Yard. Emine Davarcıoğlu, Kültür Müd. Güler Mert, ve diğer arkadaşlarla beraber yedi kişilik bir gurup olarak Kazakistan’dayız. Kazakistan 15 milyon nüfusu ve Türkiye’nin üç katı topraklara sahip bir ülke. 12.12.2014 günü 00.15 de uçağa binip beş saatlik uçakla beş bin kilometrelik bir yolculuktan sonra Kazakistan’ın 2 milyon nüfuslu en büyük şehri Almaty’dayız.

Almaata, adından da belli olacağı gibi elmanın atası yani vatanı manasına geliyor. Burada 750 gr lık elmaların yetiştiği söyleniyor. Almaata Tanrı dağlarının kuzey yamacına yaslanmış bir şehir. Kuzeyinde de Altay sıra dağları var. Türkçede bir söz var arkanı “ya ağaya ya dağa daya derler” aynen onun gibi, karlı yüksek dağların altındaki şehirlerin su vs. gibi problemi olmaz. Bu dağların etekleri de ormanlarla göllerle kaplı. Arada çık geniş düz araziler var. Tarlaları şehirleri cetvelle dümdüz çizmişler. Köylerin yanındaki tarlalar en az 100-200 dönüm gibi daha verimli tarım yapılabiliyor.

Almaata’nın gelişmiş bir eyaletin başkenti olduğu belirtiliyor. Bizim Ankara İstanbul’dan pek fark görmedim. İnanın bu kadarını beklemiyordum. Ben Kazakları Türk ırkı olarak bilsem de onların bizden çok ayrı farkları olduğunu düşünüyordum. Bunun Türk dünyasının Özbek, Kırgız, Azeri, Kazak, Tacik, Türkmen vs. denilerek Türklerin parçalara bölünmesi ve birbirine ayrıştırılması, yetmiş yıldır söylenen veya algılatılan bir rus aldatmacası olduğunu görüyorum. Otelin adı “Uyut Otel” ,” Rahat Otel”  gibi bildiğimiz Türkçe kullanılıyor. Pasaport kontrol memuresinin adına bile dikkat ettim, adı Aygül Rızabeg. Çoğu yerlerin isimlerini hemen çözebiliyorsunuz. Tabelalar kril alfabesi ile hem Kazakça, hem de rusca yazılmış. Bu harflerden pek anlamadığımdan ve hazzetmediğimden hiç bir şeyi çözemiyorum.

Kazakistan’da inanılması güç 140 dan fazla etnik gurup olduğu söyleniyor. Kazağı, Rusu, Almanı, Ahıskalısı, Yunanı, Korelisi, yakutu vs. sayamadığım kadar etnik kökenden insan huzur içinde ve kimse ülkeyi bölmeye çalışmadan yaşıyor. Kimsenin inancına, diline, âdetine karışılmıyor. Almaata biraz daha dışa açılmış gibi. Türk dizileri ezbere biliniyor. Deliyürek, Kurtlar Vadisi vs. burada meşhur olmuş. Saat farkından zamanında seyredemeseler bile internetten alıyorlar. Şehirde büyük gökdelenler. Her taraf caddeler, binalar LED ışıkları ile abartılı şekilde renk değişir biçimde aydınlatılmış. Cumartesi günü Saat 14.00 de uçağa yine binip 650 bin km lik bir mesafeden bir saatlik bir uçuşla daha batıdaki Çimkent’e geldik. Çimkentin sokakları, caddeleri ve daha sonra araba ile geldiğimiz otelimizin bulunduğu Türkistan şehrinin tüm caddeleri şaşaalı bir şekilde renk değiştirir LED ile aydınlatılmış. Büyük binalar ışıl ışıl yanıyor. Almatı’da gece yarısı LED aydınlatılmış bir binayı gece yarısı görmeye resimlemeye gittim. Devasa bir gökdeleni tümü ile muhteşem aydınlatmışlar.

Temaslarımız Valiler ile alt ve üst Belediye Başkanlıkları, Konsoloslukların ziyaretleri ile devam ediyor. Şehirlerdeki Türkiye’mizden giden bulunan gurup ve vakıflar ile sürüyor. Bunları da çok uzun olduğu için ileride yazarak anlatmak istiyorum. Ben Kazakistan’ı bu kadar bize yakın olduğunu ummuyordum. Devlet idaresine ve halkına biraz daha soğukturlar zannediyordum. Buradaki halkın bizim Anadolu’daki halktan farklı olmadığını görüyorum. Şehir dışında yoldan bir köyden geçiyoruz. Yol kenarında bir cami, bakkal, evler ve traktörler hayvanlar vs. hep aynı. Yemekte adetleri konuştuk. Bizlere çok benzer. Kelimeler çok benzer. Burada bir haftada kazakça öğrenirsiniz diyorlar. Lehçe ve bazı seslerin veya kelimelerin çıkışında bazı farklar var. Bir de Türkiye’ye uzaklıktan her yerde olabilecek olan başka isimler ve kelimeler kullanılıyor.

 1999 yılındaki Mahalli seçimlerde Bolu Belediye Başkan aday olmuştum. Bir dini bayram tebriğinde TV de yaptığım konuşmada Türk ve İslam aleminin bayramını kutlarım demiştim. Buna hemen karşı bir partinin adayından itiraz geldi. Sen Türk Aleminin bayram tebriğini karıştıramazsın, söyleyemezsin demişlerdi. Bugün o zamanlar sadece konuştuğumuz ama bugün 15 sene sonra gelebildiğimiz insanların bizden farkının olmadığını görüyoruz. 6000 km uzaktaki kazak köyde yaşanan adet, görenek ve inançların Anadolu’dan farkı yoktur. Gelin buraya gezin bakın. Çünkü bizim burası ata yurdumuz. Biz İslamı da bu topraklardan öğrenmişiz. İşte Anadolu’nun manevi fatihi Ahmet Yesevi hazretlerini yarın ziyarete gideceğiz. Yaptığımız temaslarda bir olduğumuzdan, ırkımızın, dinimizin inançlarımızın, dilimizin, adetlerimizin, kültürümüzün bizi kaynaştırması gerektiğini anlatıyoruz. Köroğlunun ve nevruzun bizi kaynaştıracak en büyük kültür hazinesi olduğunu Başkan ve bizler anlatıyoruz. Bu karşılıklı görüşmelerin sonunda, muhataplarımızdan onların konuşma ve davranışlarından anlıyoruz ki aramızda binlerce km. mesafe de olsa biz her zaman aynı bir milletiz.

Gittiğimiz günün sabahı Türkiye saati ile 05.30 gibi Alkmatı’ya indik. Yerel saat 09.30 idi. Hemen temaslara başlandı. Konsolosluk ve daha sonra Ahıska Türklerinin derneğini ziyaret ettik. Ahıskalı olan ve Konsoloslukta çalışan bir arkadaşımız da bizi araç ile gezdirmekle görevli idi. Çok güzel Türkçesi var. Ahıskalılar  ikinci dünya harbinde Kafkaslardan Kazakistan’a sürülmüşler. Dünyanın her yerine yayılmışlar. Burada 200 bin kadarlar. Çok dinamik bir toplum. Onları inşallah başka bir yazıda anlatacağım. Onları kucakladık ve ne kadar hislendiğimi ve kendime hakim olamadığımı anlatamam. Çile ve yürek yakan pek çok hikayeleri var. Kazak idaresinden çok memnunlar. Kazakistan’ın başında çok akıllı ve iyi bir idareci olduğunu anladığım Nursultan Nazarbeyev var. Oradan bizden biri olan Prof. DR. Ahmet DAĞDURAN hocanın kurduğu ve başkan olduğu Vakfı ziyaret ettik. Onlar da müthiş faaliyet içindeler. Hepsine buradan selamlarımı gönderirken ileride onlar ile ilgili daha geniş yazacağız inşallah.

Bu akşam yemeğinde bizim yedi kişilik gurup ile beraber, Bolu’da Abant İzzet Baysal Ünversitemizde görev yapmış ve şu anda Ahmet Yesevi Üniversitesi Eş Rektörü Prof.Dr. Mehmet Kutalmış bey, aynı Üniversiteden B. Füsinoğlu hocanım ve bizi araçla gezdirmekle Çimkent Valisi tarafından görevlendirilen Kazak şöförümüz de vardı. Kendisi de az Türkçe biliyor. Kolay anlaştık o bize biz ona ve yemekte birbirimize çok şeyler anlattık.

Yarın önce Kızılorda şehrine ve bir gün sonra Kazakistan’ın başkenti ve ikinci büyük en  kuzeydeki şehri Astana’ya geçeceğiz.

İnşaallah sonra devam edeceğiz.15.12.2014

Sonsuz selam ve sevgilerimle, hoşça kalınız…

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.