Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mengen °C

(<)img src="https://placehold.it/120x600">
deneme kod arasında img'den önce ve en son (<)kapama işareti arasında boşluk olmayacak < img src="https://www.5banners.com/store/img/cms/00102.gif" >

HİDAYET -Tahsin AKDUMAN

26.10.2014
408
A+
A-

Yaşlı bir teyze şahit olduğu bir haksızlık karşısında muhataplarına “Allah hidayet versin, ya da bildiği gibi yapsın. “ diye sesleniyordu. Burada bahsedilen “Hidayet” sadece isim olarak kullanılandan ibaret değildir. Çok daha derin manaları ifade etmektedir.

Eski bilgilerimi yoklayıp bu olayı okuyup, düşündüğümde hidayetin ve hakikatle şereflenmenin, ancak yaratanın dilemesi ile mümkün olduğunu tekrar anladım. Eskiler derler ya; “ Vermeyince mabut neylesin sultan Mahmut”. Araştırdığım ve toparladığım hakikatleri paylaşmak istediğim için bu konuyu sizlere de aktarıyorum. Bilmek yetmiyor, yapmak yetmiyor, hidayet hakikatine aşkına ulaşmak ancak size Allah dilerse nasip olabilir.

Hidayet; Hakkı hak, batılı batıl olarak görüp doğru yola girmek, doğru yolu gösterme, doğru yola iletmek, dalâletten ve batıl yoldan uzaklaşmak, iman etmek, Allahın razı olduğu yolda bulunma, cenab-ı Hakkın insanın kalbinden her sıkıntı ve darlığı çıkarıp, yerine rahatlık, genişlik verip, kendi emir ve yasaklarına uymada tam bir kolaylık ihsan etmesi ve kulun rızasını kendi kaza ve kaderine tâbi eylemesi, Müslüman olmak, yol gösterici, Kur’an, tevhid gibi anlamlara gelir. İhtidanın manası da hidayete erme yani Müslüman olma, din olarak İslamiyet’i seçme demektir.

Arapça bilmek, Kuranı su gibi okumak ve öğrenmek de hakikati anlamak için yetmeyebilir. Böyle olsa idi Lübnan Yahudi ve Hıristiyan Arapların ilk önce Müslüman olmaları gerekirdi. Bu hakikatler okumak ve bellemekle elde edilemez. Hidayet yalnız Allah’tandır ve hidayet verecek olan ise yine kendisidir. O dilerse istediği insana ihsan ve nasip eder.

Her gün kıldığımız namazlarda Fatiha suresini okurken tekrar ettiğimizde kainatın en önemli hakikatini haykırır ve yalvarırız.İhdına’s sırat’el mustakıym..” Yani “Hakkımızda hayr olana erdir.”  “İhda”nın manası “hidayet et” demektir. “Hidayet” ise, “hayır olan gayeyi oluşturacak hedefe, lutfu letafetle, varlığın yapısından, bünyesinden gelen bir yoldan erdirmektir”. Hidayet; en kapsamlı anlamıyla, yaratılmış her “şey”i, o şey hakkında “hayır” olan hedefine, Allahın “Latif” isminin sırrıyla, yönlendirip, o yolda yürümeyi ve hedefine ermeyi kolaylaştırmaktır. Muhakkak ki, herkese bir hedef takdir edilmiştir. Ve kişi o hedefine kendisine gelen “hidayet” üzere ulaşacaktır. Çünkü ona, o hedefe ulaşmak hidayet edilmiş kolaylaştırılmıştır.

Hidayet sevgiliye duyulan aşk ile başlar. Kişi bir defa aşık oldu mu O’ndan başkasını bir daha gözü görmez.  O aşk ile ölmeden ruhunu sevgilisine feda eder, ölmeden önce ölür. Türkçemizde bazı büyüklere ermiş deriz. Yani kime ermiş? Allaha ermiş. Teslim olmuş. Ölünce herkes ona teslim olur. Ama önemli olan ölmeden önce Allaha ulaşmayı kalben dilemektir. O varsa her şey var. O yoksa hiçbir şey yoktur. Aşkta, sevgi de, kullukta ibadette yalnız sevgiliye yani Allah’a dır.

Hidayet Allah’ın elindedir. Bir kişiyi hidayete kavuşturmak, Peygamberler dâhil hiç kimsenin elinde değildir. Allah-ü Teâlâ Peygamber efendimizi, âlemlere rahmet olarak gönderdiği ve bütün kâinatı onun için yarattığı halde hidayete erdirme Allahın bir lütfudur. Kuran-ı Kerimde bu yönde birçok ayetler vardır. Allah dilerse bir an içinde Sıddıkı kafir ya da kafiri sıddık eder. Hidayet, kuranı Kerimin, Bakara Suresinin 120 inci ve Ali İmran Suresinin 73 üncü ayeti kerimesine göre nihayetinde Allah’a ulaşmaktır. Hidayet, ancak yaratanın dilemesi ile mümkündür. Zira Hz. Nuh bir resuldü, ama oğlu ona inanmadı. Ebu Cehil’in oğlu ise babasına rağmen Allah resulüne inandı.

Kendi cüz-i iraden ile isteyince o aşkı da veren Yaratıcı sonunda hidayeti, doğru yolu da gösterecektir. Hidayet; ölmeden önce Ruh’un Allah’a ulaşmasıdır. Bir insanın hidayete erebilmesi için mutlaka ruhunu Allah’a ulaştırmayı dilemesi gerekir. Aksi takdirde dalalette kalır. Hidayeti, yani Allah’a ulaşmayı dilemedikçe kimsenin hidayete ermesi mümkün değildir. Allah, sadece Allah’a ulaşmayı dileyenleri hidayete erdirir. Aksi hal, serbest iradeye müdahale anlamına gelir. Allah’ın hidayete erdirmediği kişiler hidayeti dilemeyenlerdir, yani Allah’a ulaşmayı dilemeyenlerdir.

“Allah kimseyi hidayetten ayırmasın.” Amin…

Sonsuz selam ve sevgilerimle, hoşça kalınız…27.10.2014 …….

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.