Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mengen °C

(<)img src="https://placehold.it/120x600">
deneme kod arasında img'den önce ve en son (<)kapama işareti arasında boşluk olmayacak < img src="https://www.5banners.com/store/img/cms/00102.gif" >

YOL NEDİR?- Tahsin AKDUMAN

07.07.2014
435
A+
A-

“Yol odur ki, Hakk’a vara!” diyor Yunus Emre. Yol odur ki, Hakk’ın yolunu aça. Yolumuz Allah cc merkezli sünnet anlayışlı bir yoldur. Kısaca Ehlisünnet velcemaat yoludur. Yaratılışımızın amacının zirvesi olan kulluğun ne olduğunu anlamak ve böylece kâmil insan olma arayışıdır.

Bu arayış içinde çeşitli tarihsel yollarla İslam’ın derinliğini yaşayacağız. İtikadi konularda bilgi sahibi olacağız. Dinin emir ve yasaklarını eksiksiz ve fazlasız dosdoğru yerine getirmekle birlikte “Kâmil” insan olmak için her zaman ve her yerde Allah’ı zikredeceğiz.

Allah her kişiye şah damarından daha yakındır. Bilgilendiğimiz Mürşid’ler de dahil Allah ile kul arasına kimse giremez. Mürşid ne kadar bilgin ve erdemli olursa olsun, o da diğer insanlar gibi kuldur ve kula ait niteliklerle anılması gerekir. Hidayet, Şefaat, Himmet, Tövbe gibi istekler yalnızca Allah’a arz edilip yardım sadece ondan beklenir.

Bu yolda esas dinin emirlerini yerine getirmektir. Giyiniş tarzı, kıyafet, alamet, şekil ve ritüeller bağlayıcı ve önemli değildir. En önemlisi İslam’ın ezelden ebede yaşanması ve taşınmasıdır.

Allah, mevcudiyeti ile her yeri kuşatmış olduğu için her yerde ve her zamanda Allah’ı zikredebiliriz.  Birbirimizle her yerde her fırsatta Allah sohbeti edebiliriz. Allah’ı anmak için yani zikir ve sohbet toplantıları için özel bir yer ve zaman aramaya gerek yoktur. Bizim mabedimiz tüm kâinattır.   Namaz kılmak, oruç tutmak vb. emirler de zikir olarak Allah’ın bir emridir. Yaratıcının diğer tüm güzel isimlerini yani “Esma’ul Husna” yı kendinde topladığı inancıyla Allah’ı “Allah” ismiyle zikrederiz. Zikir, bir anlamda Bakara Suresi/152 belirtildiği gibi alınan her nefes için Allah’a teşekkür ve şükür etmektir. Allah’ı hiçbir zaman unutmamaktır. Zikir, belli zamanda belli yerlerde değil, her zaman ve her yerde yapılması gereken açık bir Kur’an emridir. İki kişi bir araya gelsek de Allah’ı anar ve sohbet ederiz. Bu açıdan nefes alınan her anda sürekli Allah’ı hatırlar ve zikrederiz.

Tüm zikir ve müşahede yolları ve manevi bağları doğrudan Allah’a dayanır. Mürşid veya ekolün büyükleri, sadece manevi rehber veya öğretmen demektir. Şeyhin görevi, doğru kişiye doğru bilgiyi vermek, öğrencinin görevi ise bu bilgi ışığında Allah’a daha yakın olmaya gayret etmektir. Yoksa şeyhi her şeyin önüne geçirmek felakete götürür. Amaç; isimlerden bağımsız Kur’an merkezli bir İslâm anlayışıdır.

Allah’ı anarken ve anmak için hiç kimseden ücret talep etmeyiz. Dini duyguların her türlü istismarı sonuçta yıkımlara ve veballere sebep olmaktadır. Üyelerinden finansal destek ve para yardımı talebinde bulunanlar peygamberin görevini yaparken ümmetinden ücret talep etmediğini hatırlamalılar.

Her kişi varlığını ve var oluşunu anlamaya öncelikle kendinden başlamalıdır. İnsan önce kendini sorgulayıp, ben kimin, ben neyim, ben nasıl oldum, ben ben miyim gibi sorularla kendini anlamaya çalışmalıdır. İslam’ı bulan ve hakikatlere ulaşan kişi tüm varlığın var edicisini anlar. Yunus misali yaratılanı yaratandan ötürü sever.

Sonuçta; Evvela kötü düşünceleri bırakacağız. Daima temiz gezecek, hadesten necasetten kendimizi paklayacağız. Daima hakkın huzurundaymış gibi hareket edeceğiz. Kesinlikle yalan söylemeyeceğiz. Haram yemeyeceğiz. Zem, haset, fesat, gurur, kibir, inat ve buna benzer fena halleri terk edeceğiz. Kimse hakkında fena söz söylemeyeceğiz. Kalbimizde dahi kimse için kötü düşünmeyeceğiz. Kendi kulluğumuzla meşgul olacağız. Kimsenin ibadetine, inancına karışmayacağız. Başka yolların, ekollerin, tarzların yolarını tenkit ve zem yapmayacağız. Kimsenin inancını hor görmeyeceğiz. Kardeş olduğumuzu unutmayacağız.

Başta Yunus Emre ile başladık yine onun dediği gibi diyelim;” Ben gelmedim dava için, benim işim sevgi için, dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmağa geldim.”

Sonuçta ben gitmeye çalıştığım ve olmam gerektiği yolu tarif ettim.

Sonsuz selam ve sevgilerimle, hoşça kalınız. 7.7.2014…….

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR