Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mengen °C

(<)img src="https://placehold.it/120x600">
deneme kod arasında img'den önce ve en son (<)kapama işareti arasında boşluk olmayacak < img src="https://www.5banners.com/store/img/cms/00102.gif" >

YOLCULUK

06.01.2017
3.733
A+
A-

YOLCULUK

“Ey şair buralarda sevdalar neden alacadır?”

Seçmek ve seçilmek arasında gidip geliyor sarkaç. Kendi iradesini ortaya koymaya çalışan insanoğlu elbette işinin fâili olmayı arzular. Kim edilgen bir durumdan hoşlanır ki? Ama O’nun tarafından seçilmişse kişi bütün fiiller hizaya geçerek saygı gösterir o yüce iradeye.

Böyle gelgitler arasında başladı yolculuğum. Serin bir eylül sabahında düştüm yollara. Bilmediğim bir coğrafyaya savurmuştu kader bu kez beni. Hususen otobüsle gitmeyi istemiştim tayinimin çıktığı yere. Menzilime ulaşana kadar ne kadar insanla tanışırsam o kadar ön hazırlık yapmış olacaktım psikolojik olarak. Kimlerle tanışmadım ki o uzun yolculuk esnasında? Orda memur olarak görev yapanlar, müstahdem olarak bulunanlar… Orta Anadolu’dan sonra bozkırın rengi de değişmeye başlamıştı yavaş yavaş. Şehirleri bir bir geçiyorduk. Malatya, Elazığ, Bingöl… Muş’un o engin ovasını görünce büyük kumandan Alparslan ve Malazgirt Savaşı canlandı gözümün önünde. “Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik/Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik.” Evet, bu toprakların her bucağı “hamiyet” mayasıyla yoğrulmuştu. Varsın takdir etmesin günümüz insanı bu hakikati. Otobüsümüz ilerledikçe içimdeki heyecan artmaya başlıyordu. Nazlı bir gelin silüetinde karşıladı Bitlis bizi. Hele Tatvan’ın o büyülü manzarasını nasıl tasvir etmeli. En güzeli bir türkü tutturmak: “Bitlis’te beş minare/Yüreğim dolu yâre/İsterem yanan gelem/Cebimde yok beş pâre.”

Van Gölü’nü seyre dalmıştım bir ara. Zamanın nasıl geçtiğini unutuvermişim. Bir de baktım ki çoktan terminale gelmişiz. Bavullarımı aldıktan sonra muavin arkadaşı takip ettim hızlı adımlarla. Beni minibüse yerleştirip, “Yolun açık olsun Mamoste” dedikten sonra gözden kayboldu genç adam. Minibüs, dolunca hareket etti şehr-i Colemerg’e doğru. Viraj viraj; uçurum, uçurum gidip geldi gönlüm. Zap Suyu’nun kıvrımlarında kaldı bütün tedirginliklerim. “Burası Hakgari, ötesi yok gari” nidasıyla kendime geldiğimde ders zili çalıyordu. Sahi bunca anı nasıl sığıvermişti bu küçücük âna?

Selami ÖZKAN

YORUMLAR

  1. Gülistan dedi ki:

    Hocam kaleminize sağlık.

  2. Ahmet dedi ki:

    Eski günlere götürdünüz bizi hocam. Sağolun varolun.

  3. Kenan dedi ki:

    Anılarınıza bir yolculuk yaptık sayenizde hocam. Teşekkür ederiz.

  4. Sevgi dedi ki:

    Yine her zamanki üslubunuzla harikasınız saygıdeğer hocam.

  5. Feride dedi ki:

    Ağzınıza sağlık hocam, sizinle birlikte anılarınızı yaşadık adeta. Hakkariye gitmiş kadar olduk. Çok teşekkürler.

  6. Halil Gülen dedi ki:

    Sizi seviyoruz hocam.

  7. Ayşe dedi ki:

    Yazılarınızı büyük bir ilgiyle takip ediyoruz hocam. Başarılarınızın devamını diliyorum.