Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mengen °C

(<)img src="https://placehold.it/120x600">
deneme kod arasında img'den önce ve en son (<)kapama işareti arasında boşluk olmayacak < img src="https://www.5banners.com/store/img/cms/00102.gif" >

2020’de ne oldu ve Yarın ne olacak Bölüm II ve III – Adil Gürkan

05.12.2020
374
A+
A-

Güvenlik algısı her şeyden önce geliyor

Nisan ayında talep dip yapmıştı.

Virüs, tüketim alışkanlıklarını da alt üst etti. İnsanlar kişisel sağlık ve güvenliğin yanında, ailelerinin ve yakın çevrelerinin güvenliğini, hassasiyetler listesinin tepesine taşıdılar. Neyse ki, bu kritik atak çok uzun sürmedi.

Ekim ayına gelindiğinde, virüs gündemin ilk sırasında kalmasına rağmen, insanlar endişe ve korkudan kurtuldular.

Öte yandan ekonomide ve sosyal yaşamda çarklar dönmeye devam etti.

Ülkeler yerel bariyerleri kaldırdıkça kapılarını yeniden açmaya başlayan konaklama işletmeleri, tüketicilerin zihninde oluşan değişimi ele almaya ve değerlendirmeye yöneldiler. Şurası açık ki, artık işler eski modellerle devam etmeyecek.

Ekim ayı anketleri neleri gösterdi?

Ekim ayında altı farklı pazarda bir anket yapıldı. Katılımcıların yüzde 66’sı yerel boyutta bile seyahat ederken tesislerin temizliğini ve güvenliğini en önemli faktör olarak gördüklerini beyan ettiler. Bu oran pandemi öncesine göre çok aşırı bir yükselişe işaret ediyordu.

Yeni sağlık ve güvenlik önlemleri otellerin ve restoranların müşterilerine sundukları bütün deneyimi baştan sona yeniden şekillendirdi.

Pandemi müşteri iletişimini pazarlama çalışmalarının en önemli adımı haline getirdi. Bu iletişimi başarılı bir biçimde uygulayan işletmeler müşteri sayısını arttırmanın da ötesinde,  olumlu bir deneyim sunmayı da başardılar. Bu iletişim, işletmelere, kendilerini, arayış içindeki kitleler önünde çok iyi konumlandırma fırsatı sağladı.

Yazın içimizi ısıtan ışıklar

Müşteriler yeni normları benimsedikçe ve kısıtlamalar hafifledikçe tatil amaçlı seyahatlerde hızlı bir artışa tanık olduk.

Mayıs 2020’de Almanya, İsviçre ve Yeni Zellanda gibi ülkeler restoranlarda ve otellerdeki beklentilere olumlu ışık yakarak talebin toparlanmasına önayak oldular. Ancak, hareket yurtiçi ile sınırlı kaldı. Küresel hareket için biraz daha zaman gerekiyordu.

Avrupa, 2020 yaz aylarında toparlanmanın en güçlü sinyallerini çaktı. Yurtiçi otel aramalarındaki hacim Temmuz sonu ve Ağustos ayında bür dönem için 2019 seviyelerini geçti. Ama bu fotoğraf sürecin sadece yarısını ifade ediyordu. Avrupa ülkelerinde toparlanma çok farklı seviyelerdec seyretti.

Mesela İtalya’da çok inişli çıkışlı bir grafik izledik. Virüsün en şiddetli darbeleri indirdiği İtalya’da yurtiçi otel rezervasyonları Temmuz ayında bir önceki yılın aynı dönemini geride bıraktı. Ağustos ayında ise tekrar dip yaptı. Talep, ikinci dalganın frenlemesi ile Eylül 2019 seviyelerinin çok altında kaldı.

İngiltere daha zor toparladı

Bunu, toparlanmanın birkaç hafta geciktiği Birleşik Krallık ile karşılaştırın. İngiltere, Ağustos ayı sonuna kadar yurt içi otel konaklaması talebinde zirveye ulaşamadı ve nihayet yazın son haftalarında ilk kez (pandeminin başlangıcından bu yana) 2019 seviyelerini aştı. Ancak bu kısa ömürlü oldu ve artan enfeksiyon oranlarına yanıt olarak hükümet kısıtlamalarının yeniden artması nedeniyle Eylül ayında talep keskin bir şekilde düştü.

İngiltere ile İtalya kıyaslandığında, bu ülkenin toparlanması biraz daha gecikti. Birleşik Krallık Ağustos ayı sonuna kadar otel konaklaması talebinde zirveyi yakalayamadı. Yaz sona ererken kısa bir süre 2019 seviyelerine ulaştı.

ABD’ye gelirsek; otellerin toparlanması Avrupa’ya göre daha yavaş ama daha istikrarlı oldu. Ağustos ayı başlarında 2019’un çok gerisinde olan talep, Eylül ayı başlarında güçlendi ve geçen yılın seviyelerini yakaladı.

Asya Pasifik nasıl bir süreç izledi?

Asya- Pasifik bölgesindeki eğilimler ise çok değişik bir senaryo oluşturdu. Otellere dönük talep 2019’un çok gerisinde kaldı. Batı Asya ise bir başarı hikayesi yazıldı.

Mesela Singapur takdir edilmesi gereken ve sürdürülebilir bir gelişmeye sahne oldu. Temmuz ayındaki otel talebi bir önceki yılın da üstüne çıktı. Ekim ayında ise sektör adeta bir patlama gerçekleştirdi. 2019’un çok üstüne çıktı

Yurtdışı seyahat talepleri, ülkelerin iç talepleri kadar yoğunluğa ulaşamadı. Uluslararası seyahat uzun bir süre bir tabu olarak kaldı ve insanlar cesaret edemediler. Avrupa Birliği’nin kendi içinde belli bir talep oluşsa da,  bu birliğin sınırları dışına taşmadı. Bunda, sınır ötesine seyahatlerin kısıtlanması ve kişisel tedirginlik büyük rol oynadı. Göründüğü kadarıyla insanlar sınır ötesi seyahat konusunda ciddi bir endişe yaşadılar.

Sonbaharda birkaç platformda yapılan yaygın anketler yukarıdaki realiteyi pekiştirdi. Tüketici hassasiyeti analizi bu konuda güçlü kanıtlar ortaya koydu.

Ekim ayında neler oldu?

Ekim ayında altı pazarda yapılan bir anket, tüketicilerin yüzde 18’inin bir sonraki seyahatlerini ülke dışına yapmayı planladığını gösteriyordu. Sadece yüzde 7’sinin ise beş saat ve daha uzun süreli seyahatleri düşündüğünü ortaya koydu. Katılanların yarıdan fazlası ise uluslararası seyahatler ile ilgili sorunların en az bir yıl süreceğini belirtti.

Bu anketlerde, tüketicinin yurtiçi seyahatlere güveninin yüksek olduğu ortaya çıktı. Anketlerde, yaklaşık olarak yüzde 65 katılımcı gelecek altı ay içinde yurtiçi bir seyahate çıkacağını belirtti. Yüzde 16 ise birkaç hafta içinde yurtiçi seyahate çıkacağını söyledi.

Anket sonuçları bir gerçeğe işaret ediyor. Ülkelerin sınırları içinde güçlenen bir seyahat trafiği görebileceğiz. Bunun uluslararası boyuta yükselmesi ise biraz zaman alacak.

Eylül ve Ekim aylarında yurtiçi otel talebinin azalmasına bakıldığında, aşırı hayal kurmadan ve somut gözlemlere göre hesap yapmamızın doğru olacağı ortaya çıkıyor.

Temiz bir nefes alma zamanı

Tripadvisor’daki site trafiği incelendiğinde, seyahat edenlerin davranışlarındaki tek güçlü eğilimin, yurtiçi seyahate yönelmek olmadığı görülüyor. Daha da ötesi var. İnsanların tatil rotaları da kalabalık kent merkezlerinden küçük beldelere doğru değişti.

Ekim ayı verileri, kayak bölgelerinin, tenha sahil beldelerinin ve kırsal turizm yörelerinin Avrupa’da en hızlı iyileşen destinasyonlar olduğunu gözler önüne seriyor.

İlginç olan bir başka veri de ABD’den alınıyor.  Key West, Sedona, Myrte Beach gibi göreceli olarak daha az popüler yerler, New York ve Las Vegas gibi turizm yıldızlarının çok ötesinde bir toparlanma gerçekleştirmiş durumdalar.

Doğal ve sosyal cazibe unsurları ve deneyim arayanlara ait veriler de benzer bir manzaraya işaret ediyor. Tripadvisor arama kayıtlarından sıkan sonuçlara göre, açık hava ekinliklerinin, doğa ve park arayışlarının payı daha önceki yılları çok aştı ve yüzde 34 oldu.

Tripadvisor tüketici duyarlılığı analizi, eğilimler noktasında bir gerçeğe vurgu yapıyor. Ankete katılanların yüzde 65’i, artık tatil destinasyonu seçiminde başta gelen kriterin daha az kalabalık yerler olacağının altını çiziyor. Yüzde 52 ise artık ağırlıklı tatil modelinin doğal geziler olacağını söylüyor.

Bütün bunların yanında, TA tüketici eğilimleri raporu bir başka ilginç eğilimi de ortaya koyuyor. Konaklama işletmesi seçimleri de daha spesifik özelliklere göre yapılıyor. Eylül ayında yapılan otel aramalarında, butik, romantik, tarihi olarak sınıflandırılanlar açık ara önde çıktılar. Turizmin geleneksel oyuncuları olan oteller ise bu hızı yakalayamadı.

 Artık son dakika planlamaları öne çıkacak

Seyahat edenlerin seçim yaparken etkili olan hassasiyetleri de belli oldu. Daha ziyade yerel kaçamaklara hevesli olan seyahat severler için planlama aralığı kısaldı.

Yani araştırmaya başlama anı ile seyahate çıkma arasındaki süre daraldı. Bunu, son dakika satın almalarının daha baskın orana geldiği şeklinde yorumlamak mümkündür.

Seyahat edenlerin üçte ikisi, araştırmaya başlama ile otele giriş arasında en fazla 30 gün süre beklediler. Nisan ayında planlama aralığı daha uzun oldu.

Bundan böyle, gelecekte tatilcilerin destinasyon ve işletme seçimlerinde çok daha özenli ve hassas olacağını kabul etmemiz gerekiyor.

Bu hassasiyet özellikle hijyene odaklanacak. Ekim ayında yapılan bir anket, katılımcıların üçte ikisinden fazlasının (% 69) bir sonraki seyahatlerini geçmişte yaptıklarından daha fazla araştıracaklarını kabul ettiklerini ortaya koydu.

Bastırılmış talepler canlı kalacak

2020 Nisan ayında Tripadvisor’daki bir tüketici eğilimi ise geleceğe dönük olarak sektöre umut verdi. Bu ay boyunca sitede tatil arayanlar genellikle 90 gün ve ötesine odaklandılar.

Bu oran yüzde 52’yi buldu. Bu oran pandemi öncesinin neredeyse iki katıdır. Buradan şu sonuç çıkıyor. Nisan ayında tatilciler iptal yerine ertelemeyi tercih ettiler.

Bunu da bastırılmış talebin her şeye rağmen canlı kalması olarak anlayabiliriz.

Umudu diri tutmak ve ileriye bakmak

Bastırılmış tatil talebinin gerçekte ne zaman rezervasyona dönüşeceği büyük ölçüde hükümetlerin salgına karşı vereceği tepkilere ve bir aşının yaygın olarak kulanıma girmesine sıkı sıkıya bağlıdır.

Ekim 2020’de yapılan bir başka ankette, insanlara 3 ay içinde seyahat etmenin güvenli olup olmayacağı soruldu. ABD’deki tatilciler yüzde 48 oranda olumlu cevap verdiler.

Avrupa Birliği genelinde bu oran yüzde 40 civarında oldu. Sadece İtalya biraz karamsar bir tablo çizdi. Olumlu cevapların oranı yüzde 12’de kaldı.

Bir sonraki yolculuğunda, ankete katılanların yarısından fazlası (% 54) rahatlayabilecekleri ve gençleşebilecekleri bir yere gitmek istediklerini ve neredeyse yarısı (% 47) doğanın tadını çıkarmak istediğini söylüyor. Yüzde altmış ikisi (% 62) bir sonraki seyahatleri için yerel işletmeleri destekleyebilecekleri bir yere gitmeyi tercih edeceklerini söylüyor.

Tüketici belirsizliğine rağmen seyahat arzusu hala güçlü

Ankete katılanların yaklaşık üçte ikisi (% 65) hala bir sonraki seyahat etmek istedikleri yeri düşünüyor. Özellikle tatil seyahatine bakıldığında, Ağustos ayında yapılan bir Tripadvisor Tatil Araştırması anketine katılanların yüzde altmış biri (% 61) en kısa zamanda bir tatile çıkmak için büyük bir heyecan duyduğunu ifade ediyor. Yarıdan fazlası ise 2021’de uzun bir tatilin her şeyden önemli olduğunu vurguluyor.

Ankete katılanların yarısından fazlası (% 54) rahatlayabilecekleri ve dinçleşebilecekleri bir yere gitmek istediklerini ve neredeyse yarısı (% 47) doğanın tadını çıkarmak istediğini söylüyor. Yüzde altmış ikisi (% 62) bir sonraki seyahatleri için yerel işletmeleri destekleyebilecekleri bir yere gitmeyi tercih edeceklerini belirtiyor.

Bu analizin sonucuna gelirsek;

Tripadvisor trafik verileri ve tüketici anket analizi aynı yönü işaret ediyor: Bir aşının geliştirilme hızına bağlı olarak, küresel seyahat sektörü için sürdürülebilir bir iyileşme yolculuğunun uzaması muhtemel. V şeklindeki bir iyileşme yerine, bazen ileri doğru iki adımın bir adım geri atılacağı daha pürüzlü bir ilerleme çizgisi hayal edin. Sonuç olarak, ülkeler ve bölgeler değişen hızlarda iyileşecektir.

Avrupa’da, yurt içi seyahatler 2019 seviyelerine ulaşıp geçtiğinde, toparlanma yaz boyunca hızla ivme kazandı. Birleşik Krallık gibi ülkelerdeki restoranlar, yerel harcamaları teşvik etmeyi amaçlayan hükümet eylemleri sayesinde, Ağustos ayında her zamankinden daha güçlü bir işleyişe kavuştu.

Buna mukabil, Avrupa’da toparlanma hızlanır kazanmaz artan enfeksiyon oranları, seyahat ve dışarıda yemek yeme konusunda yeni bir hükümet kısıtlamaları dalgası getirdi ve bunun sonucunda talep yeniden daralmaya başladı.

Yine de, iyileşmenin ufukta olduğuna inanmak için şimdi iyi nedenler var. Tüketici güveni kırılgan kalsa da, seyahat etme arzusu birçok insan için güçlü olmaya devam ediyor. Aşı geliştirme çabalarının iyi ilerlediğine dair haberlerle birleşince, iklim bizi sektörümüz için umut duymaya ve cesur olmaya yöneltiyor.

Son sekiz ay ne gösterdi?

Aşı ve tedavi çalışmaları geliştikçe Covid19’a karşı total zafer süreci de kısalacak. Ülkeler hem sağlık hem de ekonomi anlamında ayağa kalkmaya başlayacak.

Her ülke aynı yolu izlemeyecek. Eğlence ya da başka amaçla yapılan seyahat talebindeki büyüme her zaman yukarı doğru bir yükseliş yapmayacak.

Biraz derine baktığımızda, bazı seyahat davranışlarının pandeminin ötesine de yayılabilecek şekilde değişmiş olabileceğine inanmak için birçok neden var.

Tahmin ediyoruz ki, bir aşının mevcudiyeti ve seyahat kısıtlamalarının kaldırılması, gezginlerin doğa ve açık hava tatillerine artan ilgisini ortadan kaldırmayacaktır,

Özellikle büyük şehir merkezlerinde, aşırı turizmin yarattığı zorluklara gittikçe daha fazla uyum sağlamış olan bir endüstri, yeni döneme ve yeni normale uyum noktasında çok atik ve çok esnek davranacaktır. Turizm ayaktadır ve kırılmayacaktır.

2020’nin, seyahat tarihinde başka hiçbir şeye benzemeyen bir yıl olduğunu artık kesin olarak kabul etmemiz gerekiyor. Bu yıl çok farklı oldu. Ama Covid19’un sektörümüze olan etkisini tam olarak anlamak için 2021’i yaşamak gerekiyor.

Kaynak: Tripadvisor

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.