Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mengen °C

(<)img src="https://placehold.it/120x600">
deneme kod arasında img'den önce ve en son (<)kapama işareti arasında boşluk olmayacak < img src="https://www.5banners.com/store/img/cms/00102.gif" >

HACI BAYRAM ve KARDEŞLİK -Tahsin AKDUMAN

20.09.2014
588
A+
A-

Geçen Cuma günü Hacı Bayram Camiinde idim. Burası manevi iklimine uygun olarak Büyükşehir Belediyesinin yaptırdığı güzel bir projeye göre düzenlenmiş ve hizmete sunulmuş. Cami, meydan, türbe, otopark, tuvaletler ve abdest alma yerleri, kitapçılar ve civar evler tarihi halini muhafaza edilerek tüm çevre pırıl pırıl dizayn edilmiş. Çok güzel olmuş.Emeği geçenlere dua ve teşekkür ediyoruz.

Ben çevreyi iyice dolaştım ve inceledim. Hacı Bayram Camisinin güney doğu köşesinin saçağının altında temelinin oturduğu Augustus tapınağı bulunuyor. Augustus (MÖ.27- MS 14) Roma İmparatorluğu Cumhuriyet dönemi en önemli hükümdarıydı.  Hacı Bayram Veli Camisini inşa ederken bu tapınağı yıkmamış. Kullanmışlar. Kitabelerini kırmamışlar. Hatta yeni ibadethane-cami yapılırken eskiyi muhafaza etmek, onun yıkılmasını önlemek için caminin bir köşesinin temelini bu mabede oturtarak onu muhafaza etmişler. Kanatları altına almışlar. Yani Hacı Bayram Veli asırlar öncesinden manevi sözlerle bize sesleniyor. “İnancıma aykırı olsa da tüm inançlar düşünceler benim korumam altındadır. Ben tüm dinlere saygılıyım. Hatta roma inancına bile.”

Osmanlı da böyle değil mi idi. 700 yıl tüm inançlara, mezheplere, dinlere, ırklara, kabilelere isyan etmedikleri kargaşa çıkarmadıkları müddetçe onların fikirlerine, ibadetlerine karışmamış ve hukuklarını muhafaza ederek onlara kol kanat germiştir. Zaten asırlarca hüküm sürmesinin sebebi de budur. Her kesim Osmanlının adaleti sayesinde onunla beraber yaşayabilmiştir. Öyle olmasa idi, Türk’ü, Yunan’ı, Bulgar’ı, Arnavud’u, Sırp’ı, Mekodan’ı,  Boşnağ’ı, Hırvat’ı, Arab’ı, Acem’i, Kürd’ü vs ile, İslam’ın, Yahudi’liğin ve Hıristiyan’lığın birçok mezhebi tarikatı hep beraber birlikte uzun seneler nasıl beraber oldular. Osmanlının meydana getirdiği adalet ve kardeşlik bağları ile dürüst insanlar uzun yıllar huzur içinde yaşamışlardır. Ne zaman ki Osmanlıyı siyaseten yıkmak isteyen Avrupalı düşmanlar aramıza mezhep ve ırkçılık belasını soktular buna aldananlar hem kendilerinin hem Osmanlının sonunu getirdiler. Bunun acısını hep beraber son asırda tüm dünya hepimiz çekiyoruz.

Bu dünyada tüm insanlar esasında hepimiz kardeşiz. O kardeşlik bağını istersek hepimiz bir şekilde bulabiliriz. Yıllarca tüm düşünürler büyük zatlar bunu söylemişlerdir. Yunus, Mevlana, Hacı Bayram Veli, Gandi, Mandela vs. tüm şairler, düşünürler, mutasavvıflar kardeş olduğumuzu haykırmışlardır. Tüm devrimler kardeşliğin tesisi için yapılmıştır. Tüm peygamberler insanların kardeş olduğunu beraberce dostluk içinde, birbirinden emin, her şeyi bölüşerek, paylaşarak yaşamamız için mücadele etmişlerdir.

Peygamberimiz Mekke de yıllarca işkence altında yaşayıp, meşakkatli bir yolculuğun sonunda heyecanlı bir şekilde kendisini bekleyen Medinelilere ilk karşılaşmalarında yüksekçe bir yere çıkarak; Şöyle hitap etmiştir; “İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olmazsınız. Birbirinizi sevmek için de aranızda selamı yayınız? Birbirinize haset etmeyiniz. Birbirinize hasım olmayınız. Birbirinizin arkasından çekiştirmeyiniz. Ey Allah’ın kulları! Kardeş olunuz! “demiştir. ” Burada Medine’de yaşayan herkese hitap edilerek; ensar- muhacir, zengin-fakir, zenci-beyaz, Yahudi- Hristiyan, köylü-şehirli, doğulu- batılı, o bölgeden- şu bölgeden, o millet-bu kavim, ayrı ayrı her kesimi kast ederek, sadece Müslümanlar kardeştir deyip ayırmadan herkese hitap edilmiştir;  “Ey Allah’ın kulları! Kardeş olunuz!” ( Buhârî, Müslim ) Hiç kimsenin diğerine imtiyazı yoktur. Herkes kardeş olduktan sonra birleşiniz, bölüşünüz, paylaşınız. Kardeşlik budur. Nitekim herkes her şeyini birbiri ile paylaşmıştır. Yeni göç ile gelenlere her şeyini, evini, köyünü, yiyeceğini, servetini, parasını, pulunu paylaşmıştır.

Cennet denilen kardeşlik yeri dünyada tüm kesimlerle yapılan “Medine Anlaşması” ile muhacir, Ensar, Yahudi ve bazı kabileler ile tüm insan kesimleri arasında Medine’ de kurulmuştu. Her şeyden önce Cennet; paylaşım, bölüşüm, sevgi, merhamet, adalet, eşitlik, doğruluk, dürüstlük, özgürlük, kardeşlik demektir?

Peygamberimiz hicretten sonra Medine de kurduğu kardeşlik toplumunun anayasasına Medine de yaşayan herkesi dahil etmiştir. Hatta o sıralarda Medine de yaşayan Yahudiler ve bazı kesimler de buradaki ümmet kavramına dahil edilmişlerdir. Dolayısı ile ümmet, bir dine inananların bütününü değil, bir devletin çatısı altında yaşamayı kabul eden herkesi içine alan sosyo-siyasal bir kavramdır. “İslam” ve “ümmet” kavramları, üst kimlik olarak kullanılmakta, bir çatı oluşturulmaktadır. Zaman zaman Medine’de kardeşliği bozacak durumlar ortaya çıksa da peygamberimiz derhal müdahale ederek durumu düzeltmiştir. 23 yıllık peygamberlik devresi, Müslümanların hayret verici dayanışma, fedakârlık ve kardeşlik örnekleriyle doludur. Ümmet kavramı maalesef bize bir öcü gibi uzun yıllar başka şekilde korkutmak amacı ile kullanılmıştır. Eğer biz ırki temele dayanarak hareket edersek memleketimizi bin parçaya böleriz. Bizi birbirimize bağlayan dinamiklerimize sahip çıkmalıyız.

Demek oluyor ki, toplumun sürekli kontrol altında bulundurulması ve kardeşliği zedeleyebilecek unsurların ortaya çıkmasının engellenmesi kaçınılmaz olmaktadır. Müminler kardeşlik toplumunu oluşturmak, toplum olarak da tüm dünyada ezilenin, zulme uğrayanın, zorda olanın, mazlumun yanında olarak barış ve huzuru sağlama görevini de yapmak zorundadırlar.

Kardeşlik Cennetini bu dünyada kurmazsak, yaşamazsak ve yaşatmazsak öbür dünyada da cennetten nasibimiz olamaz.

Rahmetli ninem; “Kardeş kardeşi bıçaklamış, sonra dönmüş de kucaklamış” derdi. Aramızda kötü olaylar da geçmiş olsa bizler yine de kardeşiz.

Sonsuz selam ve sevgilerimle, haftaya kadar hoşça kalınız. ……22.9.2014

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.