Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mengen °C

(<)img src="https://placehold.it/120x600">
deneme kod arasında img'den önce ve en son (<)kapama işareti arasında boşluk olmayacak < img src="https://www.5banners.com/store/img/cms/00102.gif" >

BOLU TARİHİ HAKKINDA

07.05.2013
599
A+
A-

Tarihini bilmeyenlerin gelecekleri hakkında hayalleri ve fikirleri eksiktir.


Geçmişini bilmek ve bu bilgiler ışığında geleceklerine yön vermek her milletin hatasız ileriye bakmasını sağlayacaktır. Geçmişi bilmeyenin geleceği olmaz, tarihi kavrayamayan geleceği planlayamaz.

Tarih; kahramanlıklar, fedakârlıklar, şehitler, gaziler ile doludur. Fakat bunun yanında yıkımlar, bozgunlar, ihanetler, karışıklıklar ve türlü olumsuzluklar da tarih önünde hatırlanması gereken hususlardır. Tarih tümü ile bilmemiz ve ibret almamız gereken, çocuklarımıza öğretmemiz gereken gerçeklerdendir.

Rahmetli ninem Sıddık’a Hanım 1316 (1900)  tarihinde Bolu Merkez Sarıcalar Köyünde doğmuş 1920 lerde Merkez Dodurga Köyüne gelin olmuştur. Bolu’da gençlik yıllarındaki bazı olayları hep merak etmişimdir. Bana sorularım üzerine anlatmaya çalışırdı; “ Bir gün hamama giderken darağaçları kurulmuş ve hisarda ve hamamın yolunda, Belediye meydanında adamları asılmış gördüğünü, bolşevikler geleceğinin söylendiğini ve bundan dolayı karışıklıklar çıktığını, daha sonra da Sarıcalar Köyünden Sarıefe’nin isyana karıştığından daha sonra da İstanbul’a kaçtığını, sonra Hükümet olaylara el koyduğunu, Hisar tepeden Sarıcalar Köyünün topa tutulması düşünüldüğünü fakat daha sonra vazgeçilerek bazı evlerin yakılarak cezalandırıldığını, bunun üzerine köy halkının hep beraber dağlara, yaylalara kaçtığını” belirtmişti. Bu hikâyeleri dinleye dinleye bu olayların gerçeğini ve daha fazlasını öğrenmek bende o zamandan beri bir tutku halini almıştır.

Yakın tarihimizi bildiğimizi söyleyemeyiz. Bu konuda hele bulunduğumuz coğrafyanın 100 yıllık geçmişini anlamaya çalışsak bilgimiz birkaç sayfadan ileriye gitmeyecektir. Bunun nedeni Osmanlıca’ya  vukufsuzluk yani bilmemek ve yeterli kaynak olmamasıdır. Bizim neslin Bolu yakın tarihi diye bilgimiz Zekai Konrapa’nın “Bolu Tarihi” kitabından ileriye gitmeyecektir. Bu kitapta da Bolu yakın tarihi ile ilgili en fazla 5-10 sayfa yer bulabilirsiniz. Kitabın diğer sayfalarının çoğu genellikle Türkiye ve dünya genel tarihinden bahseder.  Gerçi son zamanlarda “Abant İzzet Baysal Üniversitesi” ve “Bolu Belediyesi” Bolu’nun son salnamelerini yayınlamışlardır. Bunun haricinde devlet arşivlerindeki binlerce belge araştırmacıları beklemektedir.

Esasında günümüzde, bir gerçek olarak önümüzde çözümsüz gibi duran birçok olayın benzeri geçmişte olmuş, gerçekleşmiştir. Geçmişte de milletin arasına tefrika girmiş, farklı düşünenler olmuştur. Bunun sonucunda millet arasında birbirini katledenler, topa tutulan yakılan köyler, dağa çıkmalar, sürgünler gerçekleşmiştir. Fakat bugün aynı insanların torunları kardeşçe birlikte geçmişte hiçbir şey olmamış gibi yaşamaktadır. Her inancı, düşüncesi, kültürü bir olanlar arasında ilelebet düşmanlık olmaz. Bugün de benzer olaylar olmuş 40 bine yakın vatan evladı katledilmiş, şehit olmuştur. Eskinin benzeri hatalar yüzünden ihanetler, dağa çıkmalar zulümler meydana gelmiştir. Bugün ibret alma ve sadece milletimize karşı dış mihrakların işine yarayacak düşmanlıkları bırakarak yaraları sarma zamanıdır.

Yakında basımı gerçekleşecek olan Niğde Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesinden Yrd. Doç. Dr. Mehmet Kaya  ve hazırladığı bir tarih kitabımız “II. Meşrutiyet’ten Çok Partili Hayata Geçişte Bolu’nun İdari ve Sosyal durumu 1908-1950) “ üzerinedir.

Bu kitapta ; Bolu’nun Osmanlı son dönemi tarihi, idari taksimatı ve demografik yapısı incelenmiş ,arşiv belgelerinden de yararlanılarak Bolu ve bağlı kazaların Osmanlı Devleti’nde nüfus hareketliliği ele alınmıştır. II. Meşrutiyet’ten Mondros Mütarekesi’ne kadar Bolu sancağının sosyal ve siyasi durumunu incelemiş, asayiş bozukluğu, Meclis-i Mebusan ve Bolu mebusları, Bolu’da eğitim bu bölümün temel başlıkları olarak yer almıştır. Devamında Milli Mücadele döneminde Bolu sancağının durumu yer almış, Mondros Mütarekesi sonrasında başlayan işgallere karşı oluşturulan Kuva-yı Milliye, İşgallere karşı tepkiler, sancak yöneticileri bu bölümün önemli konuları arasında yer almıştır. Cumhuriyet Döneminde ise Bolu’nun İdari ve Sosyal Durumuna ayrılmış,  Cumhuriyet döneminde Bolu’da ekonomik ve sosyal alandaki gelişmeler bu bölümde ele alınmış,  bayındırlık, faaliyetleri, madencilik çalışmaları, eğitim, mecliste Bolu milletvekilleri bu bölümde işlenmiştir. Kitabın benzerleri arasında önemli bir açığı kapatacağına inanıyorum.

Yrd. Doç. Dr. Mehmet Kaya hocamıza Bolu adına teşekkür ediyoruz. Bolu’muzun tarihine ışık tutmak ve marka değerlerimizi öne çıkarma görevimize devam edeceğiz.

Sonsuz selam ve sevgilerimle, hoşça kalınız. ……6.5.2013

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.