Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mengen °C

(<)img src="https://placehold.it/120x600">
deneme kod arasında img'den önce ve en son (<)kapama işareti arasında boşluk olmayacak < img src="https://www.5banners.com/store/img/cms/00102.gif" >

Mutfak ve Diplomasi

06.03.2016
814
A+
A-

 

Mutfak ve Diplomasi

Yemek kültürü ve diplomasi insanın, iletişimin olduğu her yerde etkili oldu. Son 20 yıldır da gastrodiplomasi kavramı gündeme geldi, üzerine yazılan çizilen ve dikkat edilen hususlar çoğaldı. Öyle ki  Avrupa ve ABD’de gastronomi bölümlerinde üniversitelerde dersi de okutuluyor.

Gastronomi sadece yeme içmek ile ilgili değil. Sosyal bilimler ve doğal bilimlerin bir çok alanı ile ilişkili. Diplomasi ve onun altında başlık olarak ele alınan kamu diplomasisinin en güçlü alanlarından biri de mutfak kültürü. Bu zenginlik ve onun dünya kamuoyu nezdinde önemi ve etki alanı…

Diplomasi kavramı ile ilgili ilk düşünülen, kapalı kapılar ardında heyetler arasında gerçekleşen toplantılar. Çok uzağa gitmeden 1648 yılında oluşturulan Westfalya antlaşmasından bahsedelim. Bu antlaşma  ile belirginleşen modern diplomasi yaklaşımı bu güne değişiklikler geçirerek geldi. 21. yy’da da aslında kamuoylarını etkileme araçlarının önemi diplomasi için çok daha fazla arttı.  Mutfak kültürü de diğer başka kültürel unsurlar ile önemini artırdı. Ancak 21. yy’dan çok önce, Fransız devrimi sonrası Fransız Dışişleri Bakanı Talleyrand’ın Napolyon Bonapart’a “Bana iyi aşçılar verin size güzel antlaşmalar getireyim” dediği ifade edildiğine bakılınca, mutfak kültürünün diplomasi için hep önemli olduğu açıktır.

İçinden geçtiğimiz dönem geçişkenliklerin arttığı, aktörlerin çeşitlendiği bir dönem. Düşünürlerin post modern diye ifade ettikleri… Aktörler artarken artık mutfak adına diplomasi için çaba sarfedenler sadece diplomasiye yakın çalışan aşçılar değil. Türkiye’de bulunan bir yerde emek sarfeden bir aşçı da yurt dışında Türkiye’yi temsil eden bir aşçımızda kamu diplomasisinin önemli bir temsilcisi. Bu nedenle bu kişilerin, yaptıkları işlerin üzerine kafa yorulması ve desteklenmesi gerekiyor.

Bugün gastro diplomasi bütçelerden kaynak ayırarak destekleniyor. Örneğin Fransa kendi mutfaklarını icra eden yerlerin yurt dışında açılmasına fon ayırıyor. Buralara dünyanın her yerinden stajyer kabul ederek bu öğrencilerin kendi ülkelerinde de Fransız  yemeklerinin  ön plana çıkmasının önünü açıyor. Güney Kore, Peru, Malezya ve Tayland son yıllarda kendi mutfaklarının tanıtımı için dünyada büyük gayret sarf ediyorlar. 1960’larda Türkiye ile ekonomik olarak aynı seviyelerdeyken şimdi teknoloji üretimi ve kişi başına gelirde çok önümüzde olan Güney Kore bizler için iyi bir örnek. Son yıllarda uzun vadeli projeler ile Güney Kore mutfağını  yansıtan restoranların tüm dünyada yayılmasını sağladı.  Amerika Birleşik Devletleri de bu alanda çabalar yürütüyor. İskandinav ülkeleri ortak bir proje ile uluslar arası toplantılarda İskandinav yemeklerini tanıtan etkinlikler düzenliyor.

Türkiye bu alanda önemli bir potansiyele sahip. Ülkemizde doğan bazı markaların yurtdışında şube açtıkları, üniversitelerimizde bu alanda ilginin arttığı, derneklerin daha aktif olduğu bir döneme girdik. Üniversitelerimizin öneminin altını çizmek istiyorum. İyi çalışmaların, gastronomi ile ilgili yazımın güçlenmesi çok önemli. Bu noktada üniversitelerde gerçekten ilgisi ve bilgisi olanların eğitmen olması değer verilmesi gereken bir unsur olmakta.   Aşçıların desteklenmesi,  Türkiye’de ve dünyada birçok başarı hikayesinin oluşmasına olanak tanıyabilir.  Uluslar arası toplantılarda tanıtım için daha fazla imkanlar tanınabilir. Örneğin 2010 yılında İstanbul kültür başkenti etkinlikleri çerçevesinde Türk mutfağı hakkında yeteri kadar etkinlik düzenlenmesi konusunda  organizasyonun da  derneklerinde yeterli  ilgili olmadığını gözlemlemiştim.

Son dönemden iki olumlu yaklaşımı da zikredelim. Türk Hava Yollarında sunulan, uzun seferlerde özenerek hazırlanan  yemekler çok ilgi gördü.  Yakın zamanda Gaziantep’in şehir olarak çabaları sonucu mutfağı ile Unesco dahilinde Yaratıcı Şehirler ağına kabul edilmesi önemli. Kutluyoruz.

Son nokta olarak da şunu ifade etmeliyiz. Ülkelerin algılanmasında da gerçeklerin oluşmasında da en önemli etmenler demokrasi, hukuka verilen önem, uzlaşma kültürü ve kapsayıcı kurumların varlığı  gibi evrensel değerlerdir. Bunlar ile beraber  gastrodiplomasi gibi kültürel alanların da profesyonelce işlenmesidir. Bütün bunlar için çok daha fazla özenli  dikkatli olmalıyız.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.