Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mengen °C

(<)img src="https://placehold.it/120x600">
deneme kod arasında img'den önce ve en son (<)kapama işareti arasında boşluk olmayacak < img src="https://www.5banners.com/store/img/cms/00102.gif" >

Somut Olmayan Kültürel Miras Çalıştayı ve Mengen’in Aşçılık Geleneği

13.10.2014
865
A+
A-

Bayramdan hemen önce 2 Ekim Perşembe günü  Mengen Aşçılık Geleneği Unesco Somut Olmayan Kültürel Miras Çalıştayı gerçekleştirildi. Gerçekleşmiş olması memnuniyet verici olan  bu çalıştay ardından İl Kültür Müdürlüğü tarafından hazırlanan başvuru formu Bakanlık nezdinde incelenecek ve süreç başlamış olacak. Bu konudaki gelişmeleri yakından takip etmemiz gerekecek.  Çalıştay konunun kültürel, bilimsel ve de pratik kısmı ile ilgilenen tarafları bir araya getirmesi açısından önemli oldu. Çalıştay’da öne çıkan unsurlardan bazıları, bu konunun Listeye girebilmesi için net kavramsallaştırmalar yapılması gerektiği, geleceğe dönük olarak projelerin olması gerektiği, geçmişten gelen bu değerin önemi anlatılırken, geleceğe taşınması konusundaki zorlukların ortadan kaldırılmasında UNESCO’nun rolünün ne olacağının tanımlanması gerektiği gibi konular oldu. Benim de yaptığım konuşmanın metni aşağıdaki gibiydi:

“Somut olmayan kültürel miras ve Mengen’in aşçılık geleneği bir araya geldiğinde üzerinde çalışılması  gereken zemin sosyolojik bir zemin. Bizatihi insan, bu yöremizdeki yaşam şekli, tarih, gelecek algısı, emek bunun içerisinde. Bu nedenle bugün  bir araya gelmemizi sağlayan bu anlamlı hedefe varmak için, teori (kavramsal boyut, bir başka ifade ile bilimsel bir algı) ile pratik (büyük bir özveri ile hem ekmeklerini kazanan hem de dünyanın en zengin mutfağına sahip bu topraklarda önemli bir geleneği devam eden aşçılarımızın dinamizmi) bir araya gelmeli.

Bugünkü toplantıların içeriğine baktığımızda bunun, burada gerçekleştiğini görmekteyiz. O nedenle bu toplantının çok önemli bir başlangıç toplantısı olduğunu telakki ediyorum.

Kadim topraklar üzerinde yaşıyoruz. Sosyal tüm konuların bu topraklarda geçmişi insanlık tarihini başlatıyor. Mutfak kültürü hem bu coğrafyanın  iklimi ve ürün çeşitliliği ile hem de tarih boyunca göç alıp vermiş olmasının getirdiği dinamizm ile belirleniyor.

Bugün yaptığımız toplantının da içerisinde bulunduğumuz zamanın özelliklerinin dışında değerlendirilemeyeceğini düşünüyorum. Bir yandan küreselleşme ile aynılaşma süreci, bir yandan da  yerel değerleri ön plana çıkarıp, onları zamana uygun bir şekilde değerlendirilmesi gerekliliği yaşanıyor. Küreseleşmeden müzdarip olan, aktör değil nesne olanlar, işte bu yerel değerlerini uygun bir şekilde ortaya çıkaramayan ya da buna fırsat bulamayanlar. Küreseleşmeyi yönetenlerse üretenler, üreterek büyüyenler, yerel değerlerini korumaya çalışanlar…

Daha içerisinde bulunduğumuz hafta başında, İstanbul’da Dünya Ekonomi Forumu’nda açılış oturumunun adı, ‘Bölgesel Kalkınma İçin Kaynakların Ortaya Çıkarılmasıy’dı. Bölgesel anlamda kalkınma, değer üreten tüm kaynakların zamana uygun olarak değerlendirilmesiyle mümkün olacak.

Mengenin kültürel mirasına bu açılardan bakıldığında, UNESCO’nun somut olmayan kültürel miras listesinde yerinin olması ile, Türkiye’nin en önemli kültürel değerlerinden birinin küresel anlamı yükselirken, Mengen’in bir çekim merkezi olması sağlanacaktır.

Bu noktada daha bilimsel cevaplar hazırlamamız gereken iki nokta var. Bunlardan ilki tarih algımız ve bunu geleceğe taşımak ile ilgili.  Uzun tarihi süreç içerisinde hem kamuda hem de günümüzde özel sektörde  Mengenli aşçıların iyi herlerde çalışıyor olmaları mutluluk verici.  Ancak bu noktalara yaptığımız vurgu kadar Mengen’de gelecek  hedeflerini de vurgulamamız gerekliydi, halen gerekli.  Tarih ondan ders almak, ona büyük saygı duymak için var. Ona hapsolmak için değil. Bakın bu konuda son günlerde okuduğum Aminn Maalouf’un  ‘Ölümcül Kimlikler adlı eserinde yazar ne diyor. ‘Tarihe saygı gösterilmeli – tarih derken bunu tarihe tutkun biri olarak söylüyorum, bu kavram benim için ne boş bir özlemle ne de geçmişe hayranlıkla özdeş, tam tersine yüzyıllar boyunca bellek, simgeler, kurumlar, dil, sanat eserleri adına yaratılan her şeyi, meşru olarak bağlanabileceğimiz her şeyi içine alıyor. Hangi halk olursa olsun, geleceğinden çok tarihine hayranlık duyması üzücü bile sayılabilir; geçmişin parlak çağlarında olduğu gibi, belli bir süreklilik ruhu içinde ama köklü dönüşümlerle ve anlamlı dış katkılarla oluşturulacak bir gelecek…’

O halde geçmişe vurgu yaparken Mengen için bugün ve de gelecek adına sürekli yeni projeler üretmemiz elzem. Unesco sürecinde bu projelerin katkısı olacaktır.

Bir diğer nokta da Aşçılık geleneğinin neden Mengenliler tarafından icra edildiği, ya da neden daha çok aşçının bu coğrafyadan çıktığı sorusuna verilmesi gereken cevap ile ilgili. Bu sorunun cevabı da  Unesco hedefiyle ilgili. Bir kavramlaştırma çalışması yapmamız gerekiyor. Bu soruya genelde ‘Genetik kodlarımızdan ötürü’ şeklinde cevap veriliyor. Bu çok determinist (önceden belirlenmiş) bir yaklaşım. Cevap eğer bu kadarsa gelecek adına pek de adım atmaya gerek yok. Oysa zaman eskisi gibi değil, yaygın eğitim sistemi ve de aşçılık sanatının ilgi çekici olması nedeniyle bir çok yerden aşçı adayları artmakta. Bu da sevindirici bir gelişme. O zaman Mengen’in çağa uygun atılımlar içinde olması lazım. Bu sorunun bana göre cevabı, Mengen’de aşçılık geleneği var, ve de çok güçlü bir biçimde devam ediyor çünkü bu ilçede bir başarı hikayesi var şekindedir. İşte Unesco listesinde yer alması da bu başarı kültürünü geleceğe taşıyacak bir adımdır. Başarı iklimi ya da kültürü terimlerini de eğitimci yazar, danışman Özgür Bolat’tan ödünç alıyorum. Hürriyetteki makalelerini takip ederim. O da kendisine bir makalede neden en başarılı atletlerin Kenya’dan ve de bu ülkede Nandi bölgesinden çıktığını sormuş. Oradaki geleneğin genç nesillere başarı hikayeleri olarak aktarıldığını ve de çocukların hayalleri önünde tek engelin daha çok çalışmaktan başka bir şey olmadığını şayet yakından incelerlerse gördüklerini anlatır.   Mengen’de de insanlar, bugün önemli kurumlarda aşçılık yapanların başlarından geçenleri dinlemekte ya da geçmişte Saraylarda, Cumhurbaşkanlığı konutunda aşçılık yapanların anılarını dinlemektedirler. Bu nedenle Mengen’de bu geleneğin yansıtılmasına yardımcı olacak her gelişme bu geleneğin devamı için çok anlamlı.

Bu çerçevede sözlerime bir proje önerisi ile devam etmek istiyorum .Mengen’de kurulabilecek bir ‘Somut olmayan kültürel miras müzesinin’ çok önemli olabileceğini düşünüyorum. Bu yaz Ankara’da  Hamamönü’nde Altındağ Belediyesi ve Gazi  Üniversitesi işbirliği ile yapılan müze ile Beypazarı’nda 2007 yılında açılan ‘Yaşayan Müzeyi’ bu gözlerle dolaştık. Ankara ve Beypazarı kültürünü,  mutfağını, tüm yaşamı ve de hikayelerini bu tarihi binalarda yaşatmaya çalışıyorlar. Halk Bilimi Bölümünden öğrenciler konuklara bu yörelerdeki hayatı anlatıyor. Biz de Osmanlı’dan günümüze hatta mümkünse daha önceki Anaddolu medeniyetlerinin mutfak kültürünü yansıtacak,  tarihi canlandıracak şekilde bir müze kurmaya çalışmalıyız. Bu konuda halk bilimi bölümleri, üniversitelerimiz, Bakanlık ve de Unesco işbirliği yaparak  AB fonları gibi hibe programlarına başvurulabilir.

Unesco somut olmayan külltürel miras listesi ile Festivalimiz arasında da çok önemli bir bağ var. Festivalimizin bu yıl başarılı geçti. En önemli nokta da, mutlulukla ifade etmeliyim ki, geleceğe dönük olarak çok daha iyi  festivaller yapılacak algısı ve de beklentisinin oluşması. Katılımcılık ve de aşçı kıyafetini giyerek herkesin dahil olması keyfi çok artırdı. En büyük pilav organizasyonu ile kepçeler büyük tencereyi karıştırdı. İnsanların festivale katılarak bunu kendi çevrelerine mutlulukla paylaşmaları gelecek yıldan itibaren çok daha geniş katılımlı festivallerin habercisi. Gelecek senelerde Mengen Festivali’nden beklentinin bu yılki rekor denemeleri gibi heyecan oluşturacak etkinliklerin yanında, kültürel değeri olan etkinliklerin, Osmanlı mutfağının tanıtılması, yöresel mutfakların tanıtılması konusunda sadece Mengen değil tüm yörelerimizin yer alabilmesi, başka ülkelerin de mutfak kültürleri ile var olması gibi beklentiler en temel beklentiler olacaktır. Festivalin de mutfak kültürü temelli ülkemizin tüm bölgelerine ve de yakın coğrafyadan başayarak tüm dünyaya açılması gerekir.

 

YORUMLAR

  1. Anıl Bulut dedi ki:

    Tanju beyi tebrik ediyorum Çok güzel önemli bir yazı. Mengene neler yapabiliriz diye kafa yoran mevcut durumları objektif olarak değerlendirebilen bu ender insanların sayısı arttıkça çok daha güzel işler ortaya çıkacaktır.

  2. Kamil OĞUZ dedi ki:

    Çalıştayı organize edenleri kutluyorum.Ancak,merak ediyorum.temelde Mengeni ilgilendiren bu önemli çalıştay neden Mengen de ve aşçılıkMYO da veya lisesinde yapılmadı? Konuyla ilgili sunuşlar yapan onca değerli misafiri Mengende ağırlamak ve mengenin çevresindeki doğal güzellikleri gezdirip,göstermek, bence çok güzel olurdu.