Taşı Diksen Yeşerir – İbrahim ATALAY
Bolu da Tarımda Planlama Bolu Ovası öyle verimli ki, eskilerin deyimiyle “Taşı diksen yeşerir” deyişi Bolumuz için söylenmiştir. Bolu Ovası onu baştan başa geçen Büyüksu ve Bolu Ovasını sulamak, içme suyu sağlamak için oluşturulmuş Gölköy Baraj Göleti sayesinde tarıma en elverişli bölgelerimizdendir. Yine Seben İlçemizde de aynı şekilde oluşturulan göletler sayesinde sulamaya elverişli tarım alanları daha da artmış durumdadır. Bolu ürün gamı açısından oldukça zengin olan bir yapıya sahiptir. Mengen, Gerede, Göynük ve Mudurnu, Yeniçağa ve Dörtdivan ovalarında da tarıma elverişli alanlar çoktur ve her türlü ürün alınabilmektedir. Burada Ziraat Odaları, Tarım İl ve İlçe müdürlükleri, DSİ ve Tarım Kalkındırma –Üretim ve satış Kooperatifleri çalışmalarını planlamalıdırlar. Özellikle ülkemizde üretici olan çiftçilikle uğraşan köylümüze ne ekeceği konusunda planlamalı ve pazarlanması kolay ve para eden ürün ekimi konusunda yön gösterilmelidir. Son günlerde 7 bin ton patates çiftçimizin elinde kalmıştır. Bunun sebebi elbette dünyanın, ülkemizin yaşadığı salgın hastalıktır. Ama sadece bu ürünün satılmamasını salgına bağlamakta yanlıştır. Üreten ürettiğini rahatça pazarlayabilen insanlar daha çok kazanç elde edebilir. Yani arz ve talep dengesini iyi kurarak ürettiğinden kar eden çiftçimiz daha çok kazanır ki, bu da ekonomisini güçlendirmek anlamına gelmektedir. Burada özellikle Devlet Planlama Teşkilatı tarafından üretilecek ürünler hakkında bir yön haritası uygulanmalı ve üretici teşvik edilerek daha verimli ürünlere yönlendirilmeli, daha çok kazanması sağlanmalıdır. Ülkemizde maalesef bir tarım borsası oluşturulmamıştır. Bence dünyaya ürün pazarlayan bir Tarım Borsası oluşturulmalı ve çiftçimiz ne ekeceğine karar verirken burada ki arz talep dengesini de gözetmelidir. Şu anda Bolu ‘da birçok yerde tarım arazileri boşta bırakılmaktadır. Bence bu arazilerden elde edilen ürünün para etmemesinden dolayı boş kalmaktadır. Çünkü emeğinin karşılığını alamayan insanımız, şehirde bulduğu düşük ücretli fakat sürekli bir işe girerek gelir teminine yönelmektedir. Bu da arazilerin boş kalmasına neden olmaktadır. Maalesef son yıllarda un fiyatları anormal şekilde artmaya başlamıştır. Un fiyatları 180-250 TL arasında seyretmektedir. Ülkemizde, yöremizde bu kadar verimli toprakların boş kalması ve un fiyatlarının bu kadar yükselmesi veya geçmiş yıllarda yaşadığımız patates –soğan fiyatlarının aşırı yükselmesinin sebebi bence plansız hareket etmekten meydana gelmektedir. Fiyatları düşürmek için uygulanan ithal ürün kullanmakta maalesef salgın hastalık nedeniyle ve ithalat yaptığımız ülkelerin uyguladıkları kota ve vergiler nedeniyle daha pahalıya neden olmaktadır. Bu nedenlerden dolayı üretim yaparken, pazarı, talep ve arzı hesap ederek, planlayarak üretip, emeğimizin karşılığını alabilmeliyiz. Sevgili okurlarım “Biz bize yeteriz” ama önce planlayarak, elimizdeki imkânları değerlendirmeliyiz. Daha sağlıklı ve dostça yaşayabileceğimiz bir ülke istiyorsak bunları başarmalıyız.