Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mengen °C

(<)img src="https://placehold.it/120x600">
deneme kod arasında img'den önce ve en son (<)kapama işareti arasında boşluk olmayacak < img src="https://www.5banners.com/store/img/cms/00102.gif" >

İÇİMİZ YANIYOR-Tahsin AKDUMAN

20.04.2014
424
A+
A-

Yıllar ne çabuk geçti. Gençlik yıllarımızda ne büyük, mukaddes ve geleceğe ait güzel hayallerimiz vardı. Dünyaları yeniden kuracak, ahretimizi de bununla kurtaracaktık.
O yıllarda geleceğe umutları olan gençlik gurupları ümitlerini ve hızlarını kesmeden nasıl da çalışırlardı. Dava diye, hizmet diye, kardeşlik diye herkes bir elin parmakları sayısınca küçücük guruplar devasa düşmanlara karşı mücadele ederdi. Mücadele derken kast ettiğim fikir mücadeleleridir. Yoksa biz hiçbir zaman şiddet ve silahlı mücadeleyi düşünmedik. Birisini fiili yaralamayı düşünmedik. Guruplar arasındaki çalışmaları birbirinin tamamlayıcısı gördük. Aykırı seslere itibar etmedik. Bizim cenahımızdaki mukaddesatçı tabanı her zaman bütün gördük. Her hizmet gurubunu birbirinin kardeşi bildik. Bunun aksini söyleyeni kınadık tenkit ettik.
40- 45 senedir milli davanın destekleyeni, duayeni, taraftarı olduk. Ayrımcılığa, kuru particiliğe, hizipçiliğe, katı cemaatçiliğe, mezhepçiliğe, ırkçılığa her zaman karşı olduk.  Tüm inananları kardeş ve bir bildik. Hatta bize inanmasalar bile karşı olanlara hoşgörü ile baktık. Bazen bize kendi cemaatlerine tam meftun ve taraftar görmeyen katı kişilere dahi hoşgörümüzü kaybetmedik.
Yılarca hiç ayrım yapmadan, ortalarda kimse yokken dahi dava diye, hizmet diye tüm bu davamıza yakın gördüğümüz guruplara maddi ve manevi olarak elimizden gelen her şeyi yaptık. Broşürlerini, gazetelerini, dergilerini aldık, dağıttık, okuduk. Ortalarda kimseler yokken, yurtlar, dershaneler açılmasına, evler kiralanmasına vesile olduk. Yıllarca okulda okuyan çocuklara burslar, yardımlar verdik.  Kurban kestik, kurban ve deri bağışı yaptık. Yurtdışına paralar,  yardımlar gönderdik. Bu millet de bizim gibi hatta daha fazlasını sırf Allah rızası deyip her şeyini verdi.
Bu geçen süreler içinde vuku bulan beşeri olaylarda millet olarak savrulurken hizmet guruplarından bazılarında meydana gelen ufak tefek hataları bu millet görmedi veya görmezden geldi.
Milletin büyük hayalleri vardı. Yeryüzünde ve memleketimizde Allah’ın adının anılması ve insanımızın geleceğinin iman ile yoğrulmasıydı. Milletin büyük hayali hem dünyasının hem de nihayetinde de ahiretinin kurtulmasıydı.  Amaç memleketin ve gençliğin imanla aydınlanması, Orta Asya’nın, Balkanların, Afrika’nın tüm dünyanın kurtulmasıydı.
Hizmet gurupları arasında bazen ufak tefek ayrılıklar olsa da, bazen seçimlerde ayrı partileri destekleseler de hiçbir zaman ana eksenden sapma olmadı.  Hiçbir zaman hizmet gurupları devletine milletine aykırı hareket etmedi. Başka düşman devletlerin hiçbirisi ile aynı paralel hale düşmedi.
1970 lerden günümüz 2014 lere geldiğimizde içimiz kan ağlarken olanları anlayamıyoruz. Biz bu günleri görmek için mi bunca çabaladık. Bunca verdiğimiz himmetler boşuna mı idi. Şüphesiz herkes iyi niyetle ve Allah rızası için himmet etti.
Şimdi içimiz kan ağlayarak ve sıkılarak bakıyoruz; bir gurup İsrail, AB ve ABD ile aynı düşüncelerle, aynı tarafta gözüküyor. Asker, yargı, emniyet ve bürokrasi olan Devlet içinde nasıl bir yapı olduğunu bilemediğimiz, emrini başka yerlerden aldığı intibaını veren birileri tarafından ihanete varan, casusluğa varan ters işler yapılıyor. Ve bizim eskiden çok sevdiğimiz yıllarca abone olduğumuz kardeşlerimizin basını, ağabeyleri ve büyükleri bunları TV, gazete ve basın organlarında arkalıyorlar. Devletin, İran, Suriye, Mısır, Ortadoğu gibi dış politikaları bu yayın organlarında devleti zaafa uğratacak şekilde, oralardaki kardeşlerimizi incitecek ve yukarıda saydığımız düşman devletlerin çıkarına olacak şekilde övülüyor arkalanıyor.
30 Mart seçimleri de gösterdi ki; yapılan yalan yanlış propagandalar ve komplolara millet inanmadı. Millet yapılanları siyaseten dış mihrakların tezgâhı ve Millete karşı yapılan darbe teşebbüsü olarak algıladı.
Çok şey yazılabilir. Ama içimiz kaynıyor. İçimiz yanıyor. Bırakın bu gidişi arkadaşlar, hala da kardeşler. Bizim içimizi kararttınız. Bizi ince hastalığa uğrattınız. Kırk yıllık emeğimizi, emeklerinizi, en mühimi bu necip milletin umutlarını heba ettiniz. Tüm ülkede ve yurtdışında olan o fedakâr insanları üzüyorsunuz. Hala içinizde bulunan bizim o saf temiz size taraftar kardeşlerimizi de uyuşturmaya yanlış yönlendirmeye devam ediyorsunuz. Bu inat niye?  Siz bir milletin geleceğini kararttınız. Sizi biz affetsek bile tarih ve milletimiz affetmeyecektir. Tarihte de eskiden var olan örnekler gibi acı bir hatıra olarak yerinizi alacaksınız.
Son tavsiyemiz; İnancımızda her zaman nedamet etmek mümkündür. Derhal yanlıştan dönün ve ancak o zaman içiniz rahata erer.
Sonsuz selam ve sevgilerimle, hoşça kalınız

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.