Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mengen °C

(<)img src="https://placehold.it/120x600">
deneme kod arasında img'den önce ve en son (<)kapama işareti arasında boşluk olmayacak < img src="https://www.5banners.com/store/img/cms/00102.gif" >

Fark Etmeli – Sinan Gökdemir

17.03.2021
1.478
A+
A-

Her güne farklı uyanıyoruz. Umutları taze tutarak, hayata tutunarak yeni güne merhaba diyoruz. Gecenin bir vakti uyanır uyanmaz, yakmak için ne bir kandil ne bir kibrit arıyoruz. Sevgiliye iki satır mektup yazmak için ne bir kalem ne de bir kâğıt arıyoruz artık. Sahi kaç senedir birine mektup yazmıyorsunuz? Ya da kaç senedir birinden mektup almıyorsunuz? Sahi kalem ile yazı yazmasını biliyor musunuz? Belki de bir iki satır yazı yazıp, bir zarfın içine özenle koyduğunuz kâğıdın ne olduğunu hiç bilmiyorsunuz. Dilinizle ıslattığınız zarfın kapağını kapattıktan sonra yine dilinizde buruk bir tat bırakarak ıslattığınız pulu sağ üst köşeye özenle yapıştırıp, üzerine gönderenin adını ve soyadını, adresini anlaşılır bir dille yazıp postaneye belki de hiç gitmediniz. İşte buna mektup denirdi. Önceleri camlarda bu mektup için günlerce, aylarca postacı beklenirdi. Postacının elinde tuttuğu mektubu size doğru sallamasını görür görmez kan akışınızın normalin üzerine çıkışını çoğunuz yaşamadı. O mektup postacının elinden alınırken, ona edilen dualar, zarfın koklanarak içindeki hasreti içine çekip, özenle açılasıya kadar devam ederdi. Sevgili oğlum, babacığım, anneciğim ya da bir tanem diye başlayan mektubun kaç kere okunduğunu ve kaç yıl saklandığını bilir misiniz? Hele bir de kâğıdın arka yüzünde ufak bir el resmi var ise… Anlatılmaz bir mutluluktur. Hepsi bitti. Dokun bir tuşa karşınızda şimdiki sevdalar. Her şey değişti. Sevdalar, haberleşmeler, sevgi, saygı, giyim, kuşam, her şey…

 

Pazar yerinden baş aşağı, bizim kanaat fırınına doğru kafasında fötr, boynunda kravat, sol yakasında bir gül ya da bir mendil, parlayan iskarpinler, açık renkli takım elbise, sağ elindeki bastonuyla ağır ağır şehir merkezine doğru gelen Deli Tevfik amcamız ne kadar da gururla yürürdü. Uzun kırçıllı, ağır mı ağır pardösüsü, hicazdan gelirken getirdiği siyah beyaz hacı tekkesi, sol yakasında İstiklal madalyası, sağ elinde bastonu, sol eliyle tuttuğu bel küreği, sol omzunda tarlasına ağır bir tempo ile giden dedem Goca Eyüp’teki o asalet ve özgüven ne mükemmel görünürdü bana. Bir gün ütüsüz bir pantolon, bir gömlek ve kravatsız gezdiklerini görmediğim abi kardeş Ali Rıza ve Hayri Aykan amcalara ne kadar imrenirdim.

Bırakın bir ağaç dikmeyi, ağaçtan meyve koparmasını bilmeyen, kedi köpek sevmesini bilmeyen, bir toplum haline geliverdik farkına varmadan. 60-70 metrekarelik küçücük evlerin dört duvarı arasında, kanepelerin ortasında sıkışıp kaldı çocuklarımız. Yüzlerce kanal, dayatma diziler, sahte aşklar, şiddet, silah, mafya, kan, ölüm, ihanet saçan dizilerin yarattığı korkunç bir toplum olduk. İnsan sevgisini bilmeyen idarecilerimiz, hayvan sevgisini öğretmeye kalkıyorlar. Her gün öldürdüğümüz kadınlarımızın gününü, kıymetini bilmediğimiz sağlıkçılarımızın, aydınlık yollarımızın ışığı öğretmenlerimizin günlerini kutluyoruz sahtekârca. Akvaryumların içindeki balıklara döndük. Kapağını aç, bir tutam yem at, yesin, sussun balıklar. Dışarıda ne olduğu önemli değildir.

Hayat bu ufaklık, şakaya gelmez diyor ya şair. Ve devam ediyor. Türlü türlü kostüm giydiriverir insana. Menfaat için her türlü kostümü giyer hale geldik. Fark etmeli diyor Can Yücel, ömür dediğin üç gündür, dün geldi geçti, yarın meçhuldür, o halde ömür dediğin bir gündür, o da bugündür.

Yüreğinizden sevgiler, yüzünüzden gülücükler eksik olmasın..

YORUMLAR

  1. Menderes dedi ki:

    Yüreğine kalemine sağlık sinan abim tamda bam telinden vurmuşsun ….sizin eski fırından taze ekmekler yaman sineması esnafspor mengenspor antremanları bayram çıkarmalar bayram havasında okey oynayan abiler çaylar caner abiden espiriler eyüp ve macit abiden çocukluğumuz gençliğimiz guzel abilerimiz arkadaşlarımız kardeşlerimiz…….mengen

  2. Taner Başer dedi ki:

    Çok güzel belirtmişsin Sinan kardeşim.
    Bu günleri bu şekilde yaşayan gençlerimize arkadaşlarımıza kızmamalı.Yaşam hayat mücadelesi düzen bunları öngörüyor.Geriye baktığımda çok şanslı ve hayatı dolu dolu yaşayan bir kuşaktan geldiğimiz için şükrediyorum.Tüm MENGEN sevenlere selamlar

  3. Yaşar TURAN dedi ki:

    Abi yüreğine sağlık ,kalemi kullanan zamanın da mektup yazıp almış olan biri olarak kalemine sağlık diyeyim,bende çok imrenirdim o eski mengenlilere ve şu anda özlediğim mengene

  4. turgut tabak dedi ki:

    Mükemmel!..