Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mengen °C

(<)img src="https://placehold.it/120x600">
deneme kod arasında img'den önce ve en son (<)kapama işareti arasında boşluk olmayacak < img src="https://www.5banners.com/store/img/cms/00102.gif" >

İçimdeki Çocuk – Bisikletli Gezgin Tuğba Can yazdı

30.12.2021
1.194
A+
A-

Bir süredir yerleşik hayattayım yine. 3,5 yılın ardından bir kurumsal hayat, büyük bir şehir, ev kirası faturası…

Bir özel okulda işe başlayalı 2 ay oldu. İşe kabulüm Özgeçmişimi okuyan ve kendisi de sporcu olan okul müdürünün aracılığıyla, bisikletim sayesinde oldu:) Hatta işe başladıktan sonra derslerimden birine gelip arka sıraya oturup bir süre dinleyen okul müdürünün şu cümlesi hep gülümsetir:” Ben sizi bisiklete biniyorsunuz diye işe aldım ama matematik biliyor musunuz diye de bir emin olmak istedim.”:)belki bir özet geçmem gerek burada bana dair. 8 yıl devlette kadrolu ilköğretim matematik öğretmeni geçmişim var ve evet istifa ettim; bisikletle gezeceğim ben diye:) evet çıldırmış olabilirim ama pişman değilim:)

“Bu kadın bir çocuğun hayatına dokunabilir.” diyerek bendeki o korkunç akademik baskıyı rahatlatan, halimi anlattığımda gözetmeye çalışan bir yerden bakan bir yönetim. Sanırım bu geçen iki ay da bir kaç çocukla epey derin bağ kurmayı başardım. Ve bugün onlardan bir tanesini paylaşmak geldi içimden.

Okulda bana atanan derslerden bir kısmında her hafta deneme puanlarına göre 5-5 kişilik gruplar halinde öğrenciler sınıfıma gelir ve ben de onlara akademik eksiklerinde destek olmaya çalışırım. Ama onların halini sormayı, empati kurmaya çalışmayı, yolculuğumdan anılar paylaşmayı da ihmal etmem. Zaten o bağları sadece matematik öğreterek kurmak da mümkün olmaz ya! Geçen hafta 7. Sınıflardan bir grup geldi. İlk defa gördüğüm yüzler de vardı. Yolculuğumdan bahsettim onlara, başka diyarlardan, dillerden, hayatlardan ve yogadan… yolculuğuma dair Çark Tv’den dostların hazırladığı belgeselden kısa kareler paylaştım gözlerinde canlansın diye. Sonra içlerinden bir kız çocuğu beni daha dikkatli dinlemeye başladı, benimle olmaya, bana çok anlamlı sorular sormaya. Müdür bey bunu okuyorsa telaş yapmasın matematik de yaptık:) Ders bitti, herkes çıktı, o ilk defa dersime katılan kız çocuğu kaldı ve bana şunları söyledi : “Hocam sizi tanıdığıma çok mutlu oldum ve paylaşmak istedim ama kimse de duysun istemedim. Biliyor musunuz ben de yaklaşık bir yıldır yoga yapıyorum ve ben de değişmeye başladım. Artık kendimi daha çok seviyorum.” Benim içimdeki dalgaların çoşkusunu hisseder belki bazılarınız ta oralardan:)

Aradan bir hafta geçti. Okulda her gün dersim yok. Bugün tekrar aynı sınıfa dersim vardı. Yoga yapar gibi ders anlattım, telaşsız, bir soruysa bir soru ama anlayarak, derinini nereden geldiğini kavrayarak öğrensinler ve benden bağımsız olsunlar akışında yogadan çıkma bir matematik dersi yapıyorum bu aralar:) çok da güzel dönütler alıyorum hatta şu hayta denen gruplardan bile:) deniyorlar, soruyorlar, bir daha anlatır mısınız diye o yavaşlıktaki derinliğe benle yolcu olmaya niyet ediyor o “tembel” diye etiketlediklerimizin hatırı sayılır bir kısmı bile. Öyle tatmin oluyorum ki o derslerden ve aramızda beliren o yeni, tazecik bağlardan. “Hadi, acele edin, koca ders sadece üç soru çözdük, konular yetişmeyecek…” demeden, yoga kıvamında ders yapmaktan. Telaşsız cümleler kurabilmek ve kurulan cümleleri telaşsızca dinlemek… neyse ben bugüne döneyim:) o küçük grupla derse başlamadan önce yogini öğrencim yanıma geldi herkesten evvel:) “Bir kaç gündür sizi görüp konuşmak istiyor bir türlü bulamıyordum.” dedi ve sonra yogamsı matematiğimizi yaptık. Herkes çıktı ama o çıkmadı:) O sessiz biraz utangaç tarzıyla “Bir haftadır öyle mutluyum ki yoga yapan bir öğretmenim olduğu için ve onunla paylaşacak şeylerim olduğu için. Biliyor musunuz evdekiler bile yoga yaptığımı  bilmiyor. Bunu bilen tek insan sizsiniz.” dedi. Ne hissettiğimi yine ta oradan hissedenleriniz var biliyorum:) sonra yogaya dair konuşmaya başladık 13 yaşındaki bu kızla. “Ne sıklıkta yoga yapıyorsunuz? Yoga yaparken terliyor musunuz?” Diye sordu. Ona yogada asanalarda 4 şeye fırsat tanımaya çalıştığımı söyledim; güç, esneklik, durağanlık ve denge. Sonra bana dansçı pozu, aşağı bakan köpek, nefes egzersizleri, nefesini saymak, vücudumuz farklı diyen bir kız çocuğu buldum karşımda. İkimizin de gözleri doldu mutluluktan. Derinimize baktık birbirimizin. Aynı dilde sarıldık. Benim günümün mirası oldu bu on dakikalık an işte. 

Kimileriyle yoga dilinde, kimileriyle bisiklet, spor dilinde, kimileriyle hayvan sevgisinde, doğa aşkında, kimileriyle kitap okumalarımızda, kimileriyle dansta, bir şarkı da kimileriyle “aaa şimdi anladım bu problemi” de, kimileriyle iklim krizinde buluşmaya başladık. Belki bir kurumun akademik şanı için küçük, ama benim için çok büyük bu bağlar bu temaslar, paylaşımlar. Hep bi yere, bir şeye yetişme telaşında yaşarken onları öyle ihmal ediyoruz ki telaştan onu bile fark edemiyoruz artık.

Tüm çocuklarıma sevgiyle..

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.