Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mengen °C

(<)img src="https://placehold.it/120x600">
deneme kod arasında img'den önce ve en son (<)kapama işareti arasında boşluk olmayacak < img src="https://www.5banners.com/store/img/cms/00102.gif" >

TÜRKİSTAN-Tahsin AKDUMAN

28.12.2014
510
A+
A-

Bolu Belediye Başkanımız Alaaddin Yılmaz, Başk. Yard. Emine Davarcıoğlu, Kültür Müd. Güler Mert, ile Kazakistan’a yaptığımız ziyarette uğradığımız şehirlerden biri olan Türkistan’dan bahsetmek istiyorum. Adından da belli olduğu gibi 5000 km uzakta da olsa buralar Türk yurdu yani Türkistan.

Almaata’dan 13.12.2014 Cumartesi günü saat 15.00 da uçağa binip bir saatte Doğu Kazakistan’da bulunan Çimkent şehrine geldiğimizde Çİmkent Valisi bizi 17.30 da kabul etti. Çok sıcak iki kardeşin kavuşması gibi olan Resmi kabul ve konuşmalardan sonra 200 km uzaklıkta olan Türkistan şehrine doğru minibüs ile yola çıktık. Bu arada belirtmeliyim, bizi Çimkent havaalanında Bolu İzzet Baysal Üniversitesindeki çalışmalarından tanıdığımız ve sevdiğimiz Ahmet Yesevi Üniversitesi eş Rektörü Prof. Dr. Mehmet Kutalmış bey karşılamış ve bize Çimkent Valiliğinden itibaren rehberlik etmeye başlamıştı. Yukarıda bahsettiğim gibi değerli Mehmet Kutalmış Bey bizi temin ettiği araçlarla aldı ve Türkistan şehrindeki otelimize saat 20.30 sıralarında vardık.

Türkistan şehri ve konumundan bahsetmek durumundayım. Adından da anlaşılacağı üzere Horasan bölgenin bir parçası olan Türkistan; Taşkent, Özbekistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Tacikistan vs bölgelerinin de hem fiziki hem de manevi manada merkezi konumunda bulunuyor. Türk yurdunun ana merkezi olan buraları ve Büyük Selçuklu Devletinin büyüklüğünü buraya gelince ancak anlayabildim.

Türkistan şehrinde gece otelimizdeki yemekte Prof. Dr. Mehmet Kutalmış ve Ahmet Yesevi Üniversitesi Öğ.Görevlisi Buket Füsinoğlu hanımın ile sohbet ve konuşmalarından sonra oldukça geç istirahata çekildik. Geceler burada kuzey kutbuna olan yakın mesafeden biraz daha uzun oluyor. Sabah erken uyandım ve dışarısı oldukça karanlıktı. O sırada uzaklardan bir ezan sesi kulağıma geldi. “Esselatu hayrun minen nevm. Namaz uykudan hayırlıdır.” Deyince duramadım. Kalkıp abdest alıp otelden indim. Kapıda kazak görevliye seslendim. Çıkınca “ Ben bir ses duydum. Cami nerede dedim. “ O şaşırıp; “ Ne sesi.? “ diye sordu. Ben “ Ezan sesi duydum. Cami nerede? “ dedim. O da; “ İki cami var. Birisi şurada birisi şu yönde.” diye tarif etti. Otelden çıktım. Etraf karanlık. Kimseler yok. Soğuk yaklaşık -15 C derece. Geniş caddede epey yürüdüm. Daha sonra bir mahalle arasında güzel bir minaresi ile camiyi gördüm. Avluda beni gören cemaatten biri ikinci kata çıkmamı işaret etti. Camide Küçük bir odayı ısıtmışlar 6-7 kişi ihtiyarlardan oturuyorlar. Ben onlara biraz yabancı geldim. Ama ses etmediler. Herkes okuma ve tesbih ile meşgul. Onlar ve ben sünnetleri kıldık. Daha genç birisi geldi öne geçti. Kamet yapılıp namazı cemaatle kıldık. Tesbihat ve dualardan sonra cemaat elle musafaha ederek camiden ayrıldılar. Ama genç imam ile biraz sohbet ettik. İstanbul’a gelmiş, Türkiye’de dini eğitim, kurs görmüş. Bizleri Türkiye’yi çok seviyor. Birbirimize dualar ederek camiden ayrıldık. Cami adabı dualar, tesbihat, sünnet ve farz namaz kılınış bizden hiçbir farkını göremedim.

Biz gece geldiğimiz için otelin çevresini görememiştik. Hemen 200 metre yakınımızda şehrin Valisi veya onların tabiri ile Kala Hakiminin Hükümet Konağı ve güneş ortalığı aydınlatınca hemen yakınımızda Ahmet Yesevi hazretlerinin oldukça görkemli Türbesini gördük. Pazar günü olmasına rağmen Kala Hakimi bizi resmi olarak kabul etti.  Kardeşlik ve sevginin koktuğu resmi temastan sonra çıkarak ve yürüyerek Ahmet Yesevi Türbe ziyaretimizi yaptık.

Bu arada; Hocası Arslan Baba’dan teslim aldığı emaneti, insanlara “hikmet”leri aracılığı ile damla damla özümseten; kutsal emaneti Horasan Erenleriyle dünyanın dört bucağına ulaştıran; “Pîr-i Türkistan”, “Büyük Veli”, diye de anılan öncü şair “Ahmet Yesevi” hazretlerinden de burada bahsetmek istiyorum. Bu büyük veli Türklerin manevî hayatına asırlarca hükmetmiştir. Türk halk tasavvuf-sufilik geleneğinin kurucusudur. Türk diliyle yazdığı hikmetleriyle dilimizin gelişmesi ve zenginleşmesine de büyük katkısı olmuştur. Yunus Emre, Mevlana, Hacı Bektaş Veli, Hacı Bayram Veli hep devamlı onun yolunda yürümüşlerdir. 

Eldeki bilgilere göre, Çimkent şehrine bağlı Sayram kasabasında, bazı kaynaklara göre ise bugünkü adı Türkistan olan Yesi’de doğmuştur.  Doğum tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte, 1093 yılında doğduğu, 73 yıl yaşadığı ve 1166 yılında vefat ettiği kabul edilmektedir.

Türkler Emeviler ve Abbasiler döneminde Müslümanlığı kabul ederek daha sonra Abbasilere ait halifeleri de korumaları altına alıp Büyük Selçuklu devletini kurduklarında İslamı da kendileri içinde özümseyip kabul ettiler. Büyük mutasavvıf ve alimler yetiştirdiler. Anadolu İslamlığı da Orta Asya’dan Ahmet Yesevi gibi büyüklerin alperenleri, talebeleri ile Anadolu’ya geldi. Biz İslamı bugünkü coğrafyadaki Araplardan değil soydaşlarımız olan Horasan erenlerinden öğrendik. Ama ne yazık ki 80 yıllık sosyalist Rus egemenliğindeki halk geçmişinden her şeyden cahil bırakıldı. Ayni bizdeki gibi bir uyanışın izlerini bugünlerde buralarda da görmek nasip oluyor.

Ahmet Yesevi Türbesinin ve civarının bakım ve onarımı Türkiye’nin yardımları ve Kazakistan yönetiminin gayretli çabaları ile yeniden yapılmış ve yapılıyor. Ortaklaşa Türkistan şehrinde kurulan Türk-Kazak Ahmet Yesevi Üniversitesi bu çabalara ve gelişmelere inşallah öncülük ediyor. Siz Türkiye’de işleri düzelttiğinizde inanın dünyadaki her şey düzeliyor. 2008 yılından önceki yönetimdeki kişilerden hiç de iyi bahsedilmediğini duyuyorum. Derin devlet, yolsuzluklar, ufuksuzluklar ve heba edilen umutlar. Üniversite yönetimi hakkında bir şey söylemek için eskiye ve yeni yönetime bakmanızı öneririm. Bu size her şeyi anlatacaktır.

Yaptığımız temaslarda bir olduğumuzdan, ırkımızın, dinimizin inançlarımızın, dilimizin, adetlerimizin, kültürümüzün bizi kaynaştırması gerektiğini anlatıyoruz. Köroğlu’nun ve nevruzun bizi kaynaştıracak en büyük kültür hazinesi olduğunu Başkan ve bizler anlatıyoruz. Bu karşılıklı görüşmelerin sonunda, muhataplarımızdan onların konuşma ve davranışlarından anlıyoruz ki aramızda binlerce km. mesafe de olsa biz her zaman aynı bir milletiz.

Bizler anayurt Anadolu’da yaşıyoruz. Büyük mücadeleler sonunda Viyana kapılarına kadar gitmiş ve sonunda Anadolu’da sıkışıp kalmış bir milletiz. Orta Asya bizim ata yurdumuzdur. Anayurt ve Ata yurdumuz her asırda olduğu gibi birdir. Biri birine de her zaman destek olmak durumunda ve zorundadır. 

İnşaallah sonra devam edeceğiz.28.12.2014

Sonsuz selam ve sevgilerimle, hoşça kalınız…

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.